Bölüm 15

75 12 1
                                    

Gözlerimi aralayıp belimi tutan kişiye baktım. Düşseydim keşke diye düşündüm. Gördüğüm siyah gözler yine gülümsemeden ama bu sefer öfkeli olmayarak dikkatli bir şekilde bakıyordu.Kerem belimi artık düşme ihtimalim olmamasına rağmen bırakmamıştı.
"Saol" dedim soğukça , yerimde rahatsızca kıpırdandım. Elini çekmesi gerektiğini anlayabildi!
Egemen koşarak kapıdan "Deriiin gel bura.." diye bağırıyordu ki Kerem'i görünce birden durdu. "Ne işin var burda." Dedi direk Kerem'e bakarken. Fazlasıyla ciddi bir halde. Kerem ellerini ceplerine koyup umursamazca kafasını çevirdi. Cevap vermeyince Egemen "Derin yürü bu şerefsizin yanında durmayacaksın." Deyip bileğimden çekmeye başladı. Birden yediği yumrukla geriye savrulduğu için bende düşecek gibi oldum. "Sen kime şerefsiz diyon lan" diye tısladı Kerem dişlerinin arasından. Egemen yediği yumruğun şokunu atlatmış yumruğunu sıkıyordu. "Burda senden başka göremiyorum." Dedi Egemen sinirle. Kerem iyice sinirlensede kafasını yana çevirdi umursamamaya çalışıyor gibi. Bana dönüp "Derin konuşmamız gerekiyor." Dedi sakince. Egemen bileğimde olan eliyle beni yanına çekip "Konuşmayacaksınız. Hatta bundan sonra Derin'e yaklaşmayacaksın bile." Dedi bugüne kadar hiç görmediğim o sert ses tonuyla ve bakışlarıyla. Başka bir zaman Egemen'in bu ciddiliğini , sinirli halini görsem gülmekten krize girerdim kesinlikle. Ama şuan gülmenin ne yeri ne de zamanıydı.
Kerem yine Egemen'i umursamıyor gibi bakıp "Çok konuşuyon sen." Dedi ve bileğimdeki elini itip kendi tuttu. Egemen'in boş anına denk geldiği için bileğimi bırakmıştı sonrada çok geç olduğu için tutamamıştı. Çünkü Kerem bileğimi sımsıkı tutmuş beni çekmeye başlamıştı.
"Bırak kızı!" diye bağırdı Egemen peşimden gelirken. Okul bahçesinden çıkacağımız sırada Giray'ı park ettiği arabadan çıkarken gördüm. Egemen cesaretli olsa bile Kerem'in elinden beni kurtaramazdı ama Giray'la beraber olurlarsa kurtulabilirim diye düşündüm. Bir daha Kerem'le yalnız kalmak istemiyordum. Bir daha o bakışların hedefi olmak istemiyordum. Bir daha o acılara katlanmak istemiyordum.
Ben "Bırak!" Diye bağırıp çırpınırken Giray da sesleri duymuş koşarak gelmeye başlamıştı. Kerem normal bir gündeymiş , hiç bir sorun yokmuş gibi rahat rahat yürümeye devam ediyordu. Giray sinirle yanımıza gelip "Bu sefer götüremezsin Derin'i!" dedi direk Kerem'in gözlerine bakarken. Öfkesi mavilerine yansımıştı. Bursada ki olay için hala kendini suçluyordu. Binlerce kez özür dilemişti ama hala kendini affetmiyordu.
" Giray mısın nesin bu sefer bayılmakla kalmazsın. Çekil şurdan." Dedi Kerem sakin ama etkili ses tonuyla. En azından benim için etkiliydi. Eğer sinirden gözü dönerse her şeyi yapabilirdi. Giray'a Egemen'e veya başka birisine benim yüzümden bir şey olsun istemiyordum. Ama şuan Kerem'le gitmekte hiç mi hiç istemiyordum.
Kerem yürümeyi kesmiş Giray'la konuşurken bileğimi daha da sıkmıştı. Bileğimin acısıyla "ahh" dedim istemsizce. Bileğimdeki morluklar geçmeye başlasa bile hala varlıkları kendini belli ediyordu. Bu kadar sıkı bir şekilde tutulunca da acısı beliriyordu. Herkes birden bana baktı. "Bileğim" dedim sessizce. Sanki suçlu bendim (!) Tatsızlık çıksın istemiyordum sadece. Beni bu hale getiren adamı koruyacak değildim kesinlikle.
Kerem bileğime bakıp direk tutuşunu gevşetti. Acısı azalmıştı ama Kerem bileğime bakmayı kesmemişti. Giray bir şeyler söylerken daha doğrusu kükrerken Kerem bir kolunu belime dolayıp hızla otoparka doğru yönlendirdi. Huysuzca kıpırdanıp "çek elini belimden" dedim nefret kusarcasına. Giray'la Egemen peşimizden geliyor ve bağırıp çağırıyorlardı. Kerem'e yaklaşmamalarının sebebi korkmaları değildi kesinlikle. Ikiside fazlasıyla yürekliydiler ama bana bir şey yapmaması için yaklaşmıyorlar diye düşünüyordum. Hatta emindim çünkü onları çok iyi tanıyordum.
"Benden korkma Derin." Dedi Kerem sadece benim duyabileceğim kadar sessizlikte. Gözlerindeki ifade bugünki ifadelerin hepsinden farklıydı. Ondan korkmamamı yalvarırcasına ister gibi. Veya da artık benim piskolojim bozuluyordu hayal görüyordum , kendi kafamdan bir şeyler uyduruyordum. Kerem SAYGINER ve yalvarmak. Evet evet piskolojimin bozulma fikri daha mantıklı gelmişti gerçekten.
Ben şaşkın bir şekilde Kerem'e bakıp düşüncelerime dalmışken birden durup Giray'lara döndü Kerem. Belimdeki kolunu hala çekmediği için bende onunla beraber döndüm. "Derin'e hiçbir şey yapmayacağım. Onu götürmeyeceğim de ama bir şartla." Deyip durdu. Sonra onlara söz hakkı bırakmadan devam etti. "Yalnız bırakın bir şey konuşmam gerekiyor." Dedi Kerem SAYGINER havasından hiçbir şey eksiltmeden. Başkası yapsa açıklama yapıyor denirdi ama Kerem yapınca bambaşka bir havası oluyordu. Normalde olsa bunu bile yapmaz bindirir arabasına götürürdü ama galiba Giray'lardan kurtulamayacağını anlamıştı. "Sana güvenmediğimizi hala anlamadın mı Derin'e bakmana bile izin vermezken gelmiş konuşcam diyorsun." Dedi Giray sinirle karışık alayla. Kabul etmediğini de kısaca ifade etmişti.
"Şansınızı kaybettiniz." Dedi Kerem bakışlarını sakince arabalarda gezdirirken. "Bende Derin'i omzuma atarım sizde bir halt yapamadan burdan basar giderim." Dedi bakışlarını direk Giray'a çevirerek. Sesindeki soğukluk her zamanki gibi tehtitler savuruyordu. Kelimelere gerek yoktu onun için. "Gidemezsin. Kolay değil o işler. Beni hafife alma." Dedi sinirle Giray mavilerine yüklediği sinir hiç görmediğim cinstendi. "Sende kendine fazla güvenme." Dedi Kerem ciddiye almıyormuş gibi alayla.
Bu tartışmanın biteceğini sanmıyordum. Kerem beni götürmekten vazgeçmezdi Giray ve Egemen de beni bırakmaktan.
Otoparkın hocalara ayrılmış kısmına park edilen arabayla sustular. Şimdiye kadar Kerem çoktan yumruğu geçirir diye bekliyordum ama nedense yapmamıştı. Sakince götürmeye çalışıyordu belkide okulda olduğumuzdandır diye düşündüm ve arabadan inen müdürümüze baktım. Müdürümüz Selma hoca son derece otoriter ve disiplinli bir kadındı. Kurallar onun sayesinde çıkmış gibiydi. Okulda en ufak kavgalar dahi cezasız kalmazdı. Hiç kimseye ayrımcılık yapmazdı bedencimiz Kürşat hocaya dahi. Kürşat hoca Selma hocanın abisiydi. Fakat şimdiye kadar en ufak ayrımcılık yaptığı görülmemişti.
Bizi fark edip bu tarafa doğru gelmeye başladı. Kavga etmemelerine şükrettim. Yoksa Giray ve Egemen'in çırasını yakardı Selma hoca. Kerem zaten bizim okuldan olmadığı için bir problem olmazdı. Kerem'e kızsa bile takacağını sanmıyordum. Selma hoca kavga var sanıp sert bakışlarla yanımıza geldi. Daha doğrusu direk Kerem'e bakarak geldi. Yabancıları pek sevmezdi okulunda. Ama Kerem'inde Selma hocaya bakışları bir değişikti. Selma hoca yanımıza gelip "Bir sorun mu var çocuklar?" Dedi bana Egemen'e ve Giray'a bakarak. Sesinde fazlasıyla ima vardı ama anlayamamıştım. "Biz de Derin'i alıp sınıfa çıkıyorduk hocam." Dedi Egemen. Selma hoca bana sonrada bileğime baktı. Keremin bileğimi tuttuğunu görünce soran gözlerini Kerem'e çevirdi. "Siz sınıfa geçin çocuklar." Dedi Selma hoca Giray ve Egemen'e bakıp. "Derin'i almadan gidemeyiz hocam." Dedi Giray. "Derin sen de." Dedi Selma hoca bakışlarını Keremden ayırmadan. Bileğimi çeksemde Kerem bırakmamıştı. Öldürücü bakışlarını müdüre kenetlemişti. "Derin benimle kalıyor." Dedi Kerem itiraz istemeyen tonda. Bu ton Selma hocaya sökmezdi. Bu sefer sert kayaya çarpmıştı. "Sınıfa gidiyor dedim." Dedi Selma hoca bastırarak ses tonunu yükseltip. Kerem'in sinirden çenesinin kasıldığını görebiliyordum. Kerem bugün fazlasıyla garipti. Onu çok tanımasamda Selma hoca'ya hesap vermeyeceğini biliyordum. Yani normalde vermezdi. Ama şuan burda durup cevap vermesi bile mucizeydi.
"Benimle geliyor." Dedi Kerem de bastırarak. Ses tonunu yükseltmemişti ama. Aralarındaki bakışma farklıydı. Şuandan başka bir mesele gibiydi. Önceden birikme bir sinir gibiydi. "Kerem haddini aşma!" dedi Selma hoca tehtit edercesine. Kerem demişti adını biliyordu. Yani doğru tahmin etmiştim önceden tanışıyorlardı.
"Aşmıyorum merak etme hala sınırımı bilirim." Dedi Kerem imalı imalı. Yaptığı imayı anlamaya çalışmam gerekirken hala kelimesine takılmıştım.

Derin yaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin