Her bina bitişinde New York'ta bitiyordu. Sanki zaman hızlıca akıyor gibi izlenim vardı gözlerimde. Taksicinin sesiyle irkildim;
'Havaalanına geldik hanımefendi.'Parayı uzatacaktım ki;
'Ücret ödenmiştir hanımefendi.' dedi ve önüne döndü.Ben ise teşekkür ile arabadan indim. Kafamı iki yana sallayarak;
'Rosa Teyze!' dedim.Havaalanında bilet işlerini halletikten sonra biraz soluklanmak için oturmuştum.Havalanan uçakları gördükçe Norveç'i hayal ettim. Büyükbabam Peter'ı...
Duyurudan irkilerek bavulumu peşimden çekmeye başladım. Uçağım kalkmak üzeriydi. Ben ise hayallerle besleniyordum.
Neyseki ugg giymiştim. Daha iyi depar atıyordum. Kısa bir süre sonra uçağı görmüştüm. Hızlıca ona doğru ilerledim..
...Kısa bir süre sonra uçaktaydım.Duyurulardan sonra kemerimi bağlamıştım. Heyecanlıydım. Biran önce büyükbabamla buluşmak ve onu keşfetmek istiyordum. Anılarla bütünleşmek ve onlarla yaşamak istiyordum.
Belkide,annemin olmadığı ama onu hissettiğim anılarla bir ömür geçirecektim. Onu hiç tanımasamda...
Düşünceler beni uykuya daldırtmıştı. Uyandıktan 4-5 saat sonra uçak inişe geçmek üzereydi. Heyecanlanan bedenim hissizleşmeye başlamıştı.
Hızlıca bavulumu olduğu yerden aldım ve merdivenlere doğru ilerledim. Meraklıydım kapıda kim ile karşılaşacaktım. Büyükbabam mı gelmişti acaba? Bu düşünce dahada heyecanlanmama neden olmuştu. Yavaşça ilerleyen ayaklarım,her düşüncemde daha hızlanmış ve kapıya yönelmemi sağılıyordu.
Elimde ki bavulu çekiştirirken,kapıya gelmiştim. Büyük yazılarla 'Kristen Black' yazısını görmüş ve hızlı adımlarla oraya doğru ilerledim .
Tutan her kimse acemiydi. Çünkü yüzünü kağıt ile kapanmıştı. Yanına gittiğimde ise orta yaşlarda bir bay vardı. Sevimli bir ses tonu ile;
'Sen Peter'ın torunusun değil mi?' dedi. Ben ise fazla beklemeden evet decesine kafa salladım. Gülümseyerek elimde ki bavulu alarak bagaja doğru ilerledi. Ben ise meraklı bakışlarla adamı izliyordum. Kısa süre sonra bakışlarımı ondan uzaklaştırarak arabanın arka koltuğuna yerleştim. Oda fazla geçmeden arabaya binmişti.
Merakıma engel olamayarak;
'Peki ya siz kimsiniz?' dedim.Gülerek ekledi;
'Ben büyükbabanın bir dostuyum,kendisi gelemediği için beni yolladı.' dedi.
Bu cümle benim korkmama neden olmuştu. Acaba büyükbabama birşey mi olmuştu?'Büyükbabam iyi değil mi?' dedim korku dolu ses tonum ile. O ise ironi yaparak.
'Senin büyükbabana bir şey olmaz.' dedi peşinden boğazını temizleyerek;
'Yani çok sağlam bir bünyeye sahiptir.'Kafamı iki yana sallayarak Norveç'i izlemeye devam ettim. Beyaz örtüyle kaplı dağları ve şirin iki katlı evleri oldukça iç ısıtıcıydı. Ama bir sorun vardı. Biz gittikçe ıssız biryere doğru ilerliyorduk. Koskoca bir ormanın içine girmiştik.
Kısa bir süre sonra araba yavaşlamıştı. Etrafa bakınarak,neden durduğunu düşünüyordum. Şöför merakımı kısa bir süre sonra susturmuştu.
Bana dönerek;
'Burdan sonrasını sen devam edeceksin çünkü araba daha fazla ilerleyemez' dedi.Ben ise birşey diyemeden etrafı izlemeye devam ettim.
Derin bir nefes alarak;
'Evi bilmiyorum bayım nerede?' dedim ve araban inerek bagaja doğru ilerleyip bavulumu aldım.Adam ise bana dönerek;
'Bu yoldan ilerlemen yeterli,ormanda tek ev büyükbabanındır.' dedi hafif bir gülümsemeyle.Ben de gülümsedim. Bagajdan aldığım bavulumu peşimden sürükleyerek ormanın derinliklerinde ilerlemeye başladım.
Olduça kalın bir kar vardı ve beni yoruyordu. Etraf ise ağaç ile donatılmıştı ve korkutucu bir sessizlik hakim olmuştu.Arkama baktığımda taksi gitmişti. Ben ise koskoca ormanda tek başınaydım..
İlerledikten sonra,önüme düşen demir parçasıyla irkildim. Lanet olsun! Buda neydi böyle? Bir adım daha atsaydım kafama gelebilirdi. Ve bu ıssız yerde beyin kanamasından ölebilirdim.
Demir parçasını almak için yere eğildim. Kafamı hafif kaldırdığımda önümde bekleyen bir çift siyah bot gördüm. Birazdaha kaldırdığımda ise koyu mavi bir jean ve mavi T-shirt.
Ov! Aman tanrım! Bu soğukta t-shirt. Heralde ateş yutmuş olmalıydı. Kafamı tam kaldırdığımda ise bir çift soğuk mavi gözlerle karşı karşıyayadım. Bu soğukta içimi ısatan bir çift gözdü onlar. Birazdaha incelediğimde ise oldukça yapılı bir vücudu vardı. İtiraf etmeliydim ki oldukça çekiciydi.
Kalın ve soğuk bir ses tonu ile;
'Özür dilerim' dedi.Sanki zorla yapıyordu bunu. Ben ise içimde bu düşünceyi fazla tutamayarak;
'Zorla özür diliyor gibisin. Oldukça kuru bir özür.' dedim ve bavulumu yerden alarak devam ettim. Biran önce büyükbabamın yanına gitmek istiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
WerewolfBitmiş bir hayatı ancak o hayatının katilinden alınmış soğuk bir intikam canladırır. Peki bunu Kristen,hayatını saran onca sırlar arasında ne kadar başarabilecektir? Ya da;sonsuza kadar ona mühürlenmiş bir aşkın yükünü ne kadar kaldırabilcektir? Be...