Brian'ın gözleri üzerimdeydi.Bakışları,rahatsız ederken bir yandan da benim için korktuğunu söylüyordu.Derin nefes alarak sesli bir şekilde aldığım nefesimi geri verdim.Cevap beklediğimi anlamışa benziyordular.Tom ayağa kalkarak ellerini havaya kaldırdı ve sonra dizlerine ellerini vurarak kısa bir lanet okudu.Tekrar aynı yerindeydi.
Brian ise derin nefes alarak gözlerini benden ayırmadı.Korkusunu anlıyordum,ama ne olduğunu anlamıyordum.Ayağa kalkarak yanıma doğru ilerledi.Ellerini koyduğu açık jean pantolunun cebinden çıkartarak,saçlarının arasında gezdirdi.
'Kristen!' dedi,tedirgin bir ses tonu ile.
Ben ise ses tonunun etkisinden çıkamayarak gözlerimi hızlıca kırptım.
'Neler oluyor Brian? Sadece küçük bir cevap istiyorum.' dedim.
Brian ise karşımda duran pozisyonunu bozarak,asanın olduğu duvara doğru ilerledi.Onun karşısında durarak sessizliğe boğuldu.
'Brian?' dedim bir cevap duyma açlığıyla.
Brian ise bana doğru dönerek;
'O geri döndü.' dedi.
Sesindeki korku beni etkisiz hale sokmuştu.Brian'da korkuyordu. Bende korkuyordum.
Annem ile babamı öldüren katil yaşıyordu.Sanırsam oldukça güçlüydü.Ve beni korkutanda buydu. Sevdiklerimi kaybetme korkusu.
Brian'a doğru hızlıca ilerleyerek,omuzuna birkaç yumruk attım.Gözlerime doluşan gözyaşları Brian'ı bulanıklaştırıyordu. 'Hayır ! Şimdi değil Kristen ! Şimdi ağlayamazsın! ' dedim içimden ama bir çaresi yoktu. Gözyaşları ve korku bedenimi ele geçirmişti. Brian ise ellerimi havada yakalamış beni izliyordu.
Başımı omzuna yerleştirerek hıçkırıkarımı sessizleştirmeye çalıştı.Bedeninden gelen çam kokusu babamın kokusunu hatırlatmıştı.
Evet babamın kokusu. Bu kokuyu babamın bedeninde koklayamamıştım. Ama onun kokusunu Rosa Teyzem sayesinde öğrenmiştim.Geride kalan küçük bir parfüm şişesiyle. Koca bir varlığı sadece cam bir şişede anımsıyordum.
Düşüncelerimden ayrılarak,Brian'ın bedenine dahada sıkı sarıldım.Belkide hayatım boyunca,bir bedende bu kadar derin nefes almamıştım.Brian bedeninden yüzümü ayırmak için ellerini yüzüme yerleştirdi.Ama ben bunu istemiyordum.Ben,bana güven veren iki adamın bir bedende bütünleşmesini hissetmek istiyordum.
Babamı hissetmek istiyordum...
Kendime gelmeye çalıştım.Brian'ın gözleri üzerimdeydi ve oldukça tedirgindi.
'Sana kimse zarar veremez Kristen.Ben olduğum sürece kimse !' dedi.Ben ise sesinde ki huzur ile azda olsa tebessümler yerleştirmiştim yüzüme.Saçlarımdan öperek tekrar omzunda birleştirmişti başımı.O kokuyla başbaşaydım. Babam ile başbaşaydım.
Tam Brian'a bu koku hakkında yorum yapacaktım ki,açık kalan dış kapıdan üç kişi girdi.İkisi geride biri önde duruyordu.
Karanlıkla bütünleşen bedenleri kendilerinden bir ipucu vermiyordu. Ama tanıdığım bir beden vardı orada buna yemin edebilirdim!Onlara doğru ilerleyerek kim olduklarını çözmeye çalıştım.Aslında önde duran kişiyi merak ediyordum. Çünkü bu bedeni tanıyordum. Daha fazla yaklaşmayı deneyecektim ki,Brian kolumdan tutarak beni geri çekti.Gözlerine kızgınlıkla baktığımda,koruyucu bir hisle çarpışmıştım.
Brian beni arkasına yerleştirdikten sonra,kapıya doğru yavaşla ilerledi.Nasıl bu kadar rahattı anlamıyordum.
'Neler oluyor Peter Amca?' dedi.Lanet olsun! O büyükbabam mıydı? Neden böyle korkutucu bir giriş yapmıştı ki? Yaşı bir macera için oldukça geçti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
Hombres LoboBitmiş bir hayatı ancak o hayatının katilinden alınmış soğuk bir intikam canladırır. Peki bunu Kristen,hayatını saran onca sırlar arasında ne kadar başarabilecektir? Ya da;sonsuza kadar ona mühürlenmiş bir aşkın yükünü ne kadar kaldırabilcektir? Be...