Büyükbabama olan sitemim daha doğrusu Brian'a bağlı kalma nedenim beni oldukça sinirlendirmişti.Büyükbabamın yanından ayrılarak mutfağa doğru ilerledim.Bir kahve iyi gelirdi.Fincanı aldıktan sonra kahvemi de hazırlamıştım.Oflayarak odama çıkmaya başladım.Gıcırdıyan merdivenler sinirimi artık bozmuyordu.Galiba buraya alışıyordum.
Odaya geldiğim de pencerinin yine açık olduğunu fark ettim.Lanet olası bu penceriyi kim açık bırakıyordu böyle.Penceriyi kapadıktan sonra yatağıma yerleştim.New York'tan aldığım kitapları çantadan çıkardım ve sayfalarını çevirmeye başladım.
Romanın yarısına gelmiştim.Ama gözlerim bulanıklaşmıştı ve bu kadar yeterli olduğunu düşünmüştüm.İstemsizce camdan dışarıya baktığımda Brian'da sandelyeye oturmuş kahvesini yudumluyordu.Bu çok insancıldı! Bir hayvana göre. Bu düşünce sesli kahkaha atmama neden olmuştu.Kafamı tekrar o tarafa çevirdiğimde Brian'ın orda olmadığını gördüm.Nereye kaybolmuştu?
Onu düşünürken,pencerinn önünde belirlemesiyle küçük bir çığlık attım.Lanet olsun ! Buda neyin nesi böyle? Demek pencere mi Brian açık bırakıyordu! Omzuna küçük bir yumruk attım.Brian acıdan inliyormuş gibi yaptı.Ama biliyordum,benim yumruğum ona sivrisinek ısırığı gibi gelirdi.
Gözlerine bakarak;
'Neden buradasın? Kapının icadından haberin yok galiba?' dedim.
Brian ise tek eliyle tutunduğu bencereden geriye doğru baktı.Ve gülümseyerek bana döndü;
'Sadece senin kalbini bu kadar hızlı atmasına neden olan şeyi merak ediyorum Kristen!' dedi.
Oldukça çekinmiştim.Bedenim kaskatı olmuş diyebilirdim.Ama bunun nedenini bilmiyordum.
Brian tekrar gözlerime bakarak;
'İşte bu,çok hızlı atıyor!' dedi.
Ben ise yalancı tebessümü yüzüme yerleştirerek;
'Sadece düşmenden korkuyorum.' dedim.
O ise gülümseyerek;
'İçeri gelmemi mi istiyorsun?' dedi.
Ben ise gözlerimi büyülterek;
'Aslında istiyordum.Düşmen oldukça iyi fikir.'dedim.
Kelimeler ağzımdan döküldüğü an Brian kendini pencereden aşşağıya bırakmıştı.İstemsizce ellerim kalbime gitmişti.Korkudan kaskatı kesildim ve anında pencereden aşşağıya baktım.Lanet olsun! İki ayağının üstündeydi!
'Beni korkuttun' diye bağırarak penceriyi üzerine kapattım.Perdeyi de çektikten sonra ellerimi saçlarımın arasına alıp küçük bir küfür savurdum.Bunu yapmaya hakkı yoktu.
Kısa bir süre merdivenden gelen ayak sesleri 'Büyükbaban geliyor' mesajını verdi.Kapıyı tıkladıktan sonra;
'Girebilirmiyim güzel kızım?' dedi.
Sesinde ki şefkat tebessüm etmeme neden olmuştu.
'Girebilirsin büyükbaba' dedim ve yataktan kalktım.
Büyükbabam içeri girdiğinde elinde ki araba anahtarlarını gördüğümde küçük bir şok geçirmiştim.
Büyükbabam ise bana bakarak;'Arka tamirhanede küçük bir kamyonet var,uzun zamandır orada.Bakımını bugün yaptırdım.' dedi ve anahtaları bana uzattı;
'Şimdi senin oldu,pek iyi olmasada hoşuna gider diye düşündüm.' dedi ve anahtarları elime bıraktı.
Bu oldukça iyiydi.Ehliyetimi almıştım.Oldukça sorunlu bir sınav olsada kazanmıştım.
Hızlıca büyükbabama ilerleyerek boynuna sıkıca sarıldım.
Büyükbabamın keyifli kahkahasını duyduktan sonra;'Teşekkür ederim büyükbaba bu oldukça mükemmel bir hediye.' dedim ve yanağından öperek arka tamirhaneye koştum.
Kapısına geldiğimde karşımda gördüğüm,koyu yeşil Dodge'yle karşı karşıyaydım.Bu oldukça iyiydi. Arabaya binerek,anahtarı yerine yerleştirdim.Çalıştırdığım andaki motor sesi kulaklarımın pasını silmişti.Eski dostu tamirhaneden çıkartarak evin önüne doğru yanaştırdım.
Büyükbabam bana bakarak;
'Kısa bir sürüşe çık istersen.' dedi.
Ben ise dişlerimi göstererek;
'Peki büyükbaba fazla geç kalmam' dedim.
Kar fazla olduğundan yavaş ilerliyordum.Kasabaya az kalmıştı.Benzine baktığımda ise bitmek üzereydi. Biraz daha hızlı gitmem gerekliydi.Yoksa yarı yolda benzinsiz kalacaktım.
Kafamı camdan dışarıya yönlendirdiğimde benimle birlikte gelen bir karaltı gördüm.
Lanet olsun bu Brian'dı! Bunun ne işi vardı peşimde?
Aniden fren etmemle birlikte oda benimle durmuştu.Karşımda gördüğüm siyah büyük bir kurt bedeniydi.Ve bana bakan bir çift kırmızı göz.Bu ne anlama geliyordu bilmiyordum ama bunu ona sormalıydım.
Kısa bir süre sonra ağacın arkasına girerek geri geldi.Şimdi ise bir insandı! Ve bu muhteşemdi!
Hayranlığımı gizleyerek;
'Amacın ne Brian? Beni sürekli takip mi edeceksin?' dedim.Brian ise suçluluğunu kabul etmişti kafasını öne eğmiş ayağıyla karla oynuyordu.Onun bu haline kurt denmezdi.
Kısa bir süre sonra grimsi gözleri üzerime yerleşmişti;
'Sadece iyi olmanı istiyorum Kristen' dedi. Ve ormana doğru ilerledi.
Benim bir kelimeme sarf etmeme izin bile vermemişti.İçim kötü olmuştu.Ama neden kötü olmuştu? Daha doğrusu Brian neden beni bu kadar koruyordu?
Daha fazla kafamı yoramazdım.Benzinliğe doğru gitmeliydim...
Kısa bir süre sonra ilerde benzinliği görmüştüm.Benzin alıp eve geri dönmeliydim oldukça geç kalmıştım.Benziliğe girdim ve görevliye parayı uzatıp markete doğru ilerledim.Oldukça susanmıştım.Bir su alıp kasaya geldim.Parasını ödedim ve büyük ama bakımsız marketten çıktım.
Karşımda gördüğüm manzara karşısında nefesim kesilmişti.Koyu kırmızı bir arabanın önünde duran beyaz tenli sarışın bir bay bana bakıyordu.Siyah paltosu oldukça korkutucuydu ama bedeni 'Ben iyiyim' diyordu.Aynı yaşta görünüyorduk.Ama fiziği ve duruşu oldukça nefes kesiyordu.Keskin bakışları ise gözlerimi,gözlerine odaklıyordu.
Bakışlarından kurtulmalıydım! Gözlerimi ondan alarak önüme çevirdim.Tam arabaya binecektim ki kolumdan tutan soğuk bir el beni ürkütmüştü;
'Kristen Black' dedi soğuk bir sesle.
Arkamı döndüğüm de ise karşılaştığım gözler beni haraketsizleştirmişti.Bu bu ! Az önce arabının önünde duran kişiydi bu...
Benden ne istiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
WerewolfBitmiş bir hayatı ancak o hayatının katilinden alınmış soğuk bir intikam canladırır. Peki bunu Kristen,hayatını saran onca sırlar arasında ne kadar başarabilecektir? Ya da;sonsuza kadar ona mühürlenmiş bir aşkın yükünü ne kadar kaldırabilcektir? Be...