İntikam Çanları

3.2K 208 4
                                    




Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir gökyüzü veya temiz bir güneş yoktu bulutların arasında. Derin bir pus,sanki bütün evren hissetmişti güçlü bir intikam günü olacağını. Belkide bunlar, derin mavi gözlerim,parmaklarım çenemdeyken düşündüğüm ve inandığım bir görsel şölendi.

Derin bir nefes alarak,ellerimi çenemde gezdirerek gözlerimde buluşturdum.Uykunun tadını unutmuş hatta hatırlamak istemeyen gözlerim benden daha  inançlı bir şekilde parmaklarımın ucunda buluşmuştu. Oturduğum sert sandelyeyi geri iterek yavaşça olduğum yerden ayaklanıyordum.

Kapıya doğru yöneldim ve kısa süre sonra merdivenlerden yavaşça salona, şöminenin karşısına ilerledim. Bu sırada güçsüz kalmış saçlarımı omuzlarımın üzerinden toplamış sırtımda dans etmesine izin vermiştim. Ama kısa sürmüştü.

Brian parmak uçlarını omzumda gezdirerek yavaşça sırtıma usulca döktüğüm saçlarımı dokunmuş ve işaret parmağı ile saçlarımı sıkı tutan tokamı aşşağıya nazikçe sürüklemişti.

Kulağıma yaklaşarak,usulca;

- Savaşçı Kristen...

Ben ise hafifçe gülümseyerek,belimde dans eden elini,ellerimin arasına yerleştirdim.Gözlerine bakmak benim için güzel bir kaçış olsada bunu denemek için cesaretim yoktu. Çünkü her bakışım ona kısa bir veda içerikliydi ve bunu hissetmesini istemiyordum. Gözlerimin aniden  bulanıklaşmasını sonucu yüzümü ahşap parkeye yönelttim.Gözlerim ise parmak uçlarımı izliyordu. Göz yaşlarımın akmaması için belki de binlerce dua sayıklıyordum.

Brian'ın ellerimin arasında olan ellerini sıkarak yüzümde ki dikkatini ellerimde toplamıştım.

Bu sırada birkaç hareket ile toparlanmıştım. İçimden hafifçe gülerek 'Zekice bir hareket Kristen.' diyerek Brian'a baktım ve hafifçe gülümsedim. O ise durumu pek çakmamış gibi görünüyordu. Bunu ise gülümseyen ve aniden dudaklarının arasından çıkan dişlerinden anlamıştım..



Yavaşça şöminenin karşına geçtik. Ben en sağda ki kanepeye oturmuştum.Brian ise yanımda oturmak yerine kanepenin başlığına kıçını hafifçe yerleştirmişti. Ona dönerek gülümsedim o ise ellerimi sıkıca tutarak Stark'a baktı.
Stark ise derin nefes almıştı.Bu birkaç konunun konuşulacağı anlamına geliyordu. Ve yanılmamıştım...



'Evet Kristen savaş vakti.' dedi ve ellerini önünde birleştirdi.
Bella,Rosa teyzem,Tom hepsinin gözleri bendeydi.



'Kristen,öncelikle çevik vücudun hepsinin üzerinden gelecektir biliyorum. Ama unutma senin bir diş izin hepsini küle çevirecek bunu biliyorsun.' dedi.

Ben ise hafifçe gülümseyerek,cadının bedeninden eksilttiğim bir parçayı aklıma getirmiştim. Ve kül haline gelip ormanın derinliklerin de kaybolduğunu...

Stark ise devam etti;

'Isırıkların güçlü olsun Kristen ve bunu boğazlarında dene. Iskalama!'

Brian ise araya girerek;

'Senin en büyük silahlarından birisi ise hislerini acını veya mutlululuğunu karşındakine hissettirmen. Bunu benim üzerimde denemiştin hatırla Kristen Black.' dedi ve gülümsedi.

Ben ise ellerimi önümde birleştirerek ona baktım;
'Yanlış kurtla dans ettin bebeğim.' dedim ve gülümsedim.

O ise dişlerini öne atarak;
'Henüz dans etmiş değilim.' dedi.

Rosa teyzem derin nefes alarak;

'Bir diğeri ise hareketlerini,düşüncelerini ve taktiklerini bilmiyorlar ve Lydia tahmin edemiyor. Bunu iyi kullan Kristen.' dedi ve gözlerinde ki inancı hissettirircesine gülümsedi.

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin