Geçtiğimiz üç hafta hayatımın en en en iyi günleri diyebilirdim. Ege her zamankinden daha iyiydi. Hatta fazla iyiydi. Önceki sevgili olduğumuz halini bile geride bırakıyordu davranışları. Düğünü en kısa zamanda istiyordu ama 2 hafta benim düğün hazırlıklarını tamamlamam için yeterli değildi. Ve en önemli engeli unutmuştuk ; annem. Annem Egeyle evlenmeme şiddetle karşı çıkacaktı. Ege yokken yaşadığım şeyleri biliyordu.
" Hadi yanıma gel de dizinin izleyemediğimiz sezonunu izleyelim. "
Ceren'e döndüm. Ben anneme evleneceğimi nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum, o ise dizinin yeni sezonunda Dean ve Sam'in neler yaşadığını. Tamam, güzel diziydi ama şu anda daha önemli işlerim vardı.
" Sen izle, " dedim Melek'in yanına giderken. " Ben biraz kızımla vakit geçireceğim. " Her zamanki gibi beni rahatlatan şey yine çocuğum olacaktı. Eskiden annemle bunun yüzünden dalga geçtiğimi hatırlıyordum ama gerçekten bazı şeyler anne olmadan anlaşılmıyordu. Melek kollarını hemen boynuma sardığında gülümsedim. O kucağımdayken telefon çaldığında heyecanla çırpınmaya başladı. Birkaç gündür Ege ona telefondan şarkı söylüyordu ve bu çok hoşuna gidiyordu. Melek'i sağ tarafıma geçirip diğer elimle telefonu açtım.
" Efendim ? "
" Birazdan sizi almaya geleceğim, " dedi Egemen. Arkadan sesler geliyordu ve kalabalık bir yerde olduğu belliydi. Bu aralar işleri gereğinden fazla yoğundu ama yine de bizi ihmal etmiyordu.
" Tamam. Hazırlanırız ikimizde. "
" Kediciğim n'apıyor ? " Kıkırdadım. Melek'e kediciğim diyordu. Melek kendisinden bahsedildiğini anlamış olacak ki " Bab-ba " diyiverdi. Ege'nin nefesinin kesildiğini duydum. Bir daha konuşmaya başladığında sesi duygu yoğunluğundan titriyordu.
" Buradayım kızım. " Duraksadı ve birkaç saniye bekledi. " Buse, hemen hazırlanın. Daha fazla beklemem ben, hemen çıkıyorum. Kızıma sarılmam lazım. "
İçime sıcacık bir şeylerin dolduğunu hissettim. Bu adam her zaman benim kalbimin erimesini sağlamayı başarıyordu.
" Tamam, " dedim ve telefonu kapatmak için kulağımdan uzaklaştırdım. Ancak Ege " Şort ya da mini etek giyme. " dedikten sonra, benden önce telefonu kapadı. Telefonu şifonyerin üzerine bıraktım ve hızlı adımlarla Ceren'in yanına geldim. Televizyonun önüne geçince filmi durdurup kızgın gözleriyle bana baktı.
" Melek'i giydirir misin ? Bende kendim hazırlanayım. "
" Yine mi ? " dedi bıkkınca. Omuzlarımı silktim. Evde tek kalmaktan nefret etmeye başlamıştı artık. Ama ' Yanımızda gel ' desem onu da yapmayacağını biliyordum. Eh, bu durumda ona evde kalmaktan başka seçenek kalmıyordu. Kızımı kucağına alınca baştan aşağı beni süzdü.
" Çirkin giyinme sakın. "
Gözlerimi devirdim ve arkamı dönüp odama ilerledim. Dolabın karşısına geçince şortları ve etekleri es geçip elbiselere yöneldim. Sonuçta elbiseler hakkında bir yorum yapmamıştı. Dudağımda bir gülümseme oluştu. Onu sinirlendirmek hoşuma gidiyordu.
20 dakikanın ardından hazırdım. Yeşil elbisemi giymiş, saçlarımı düzleştirmiştim. Yüzümde hafif bir makyaj vardı. Çantamı alıp odadan çıktım. Ceren'in hala Melek'i giydirmediğini görünce kaşlarımı çattım. Beni görünce bir ıslık çaldı ve Melek'in kulağına " Anne taş olmuş, " diye fısıldadı.
" Peki kızım neden hala ev haliyle, " dedim tek kaşımı kaldırıp.
" Çünkü o bugünlük benimle kalıyor ve anne babası da baş başa eğleniyor. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIRAKMA BENİ
Teen FictionAşık olmak için 3 saniye yeterken, unutmak için 3 sene yetmemişti...