Hayatta çok şey kaybetniş insanlar her zaman diğerlerinden daha güçlü olur. Benim diğerlerinden güçlü olmamı sağlayan bu olmuştu. Hastalığı yenmemde de en önemli etkenlerden biri bu olmuştu. Ama benim kazandığım şey kaybettiğim şeyden daha değerliydi. Ege'yi kaybetmiştim ama onun bebeğini kazanmıştım. Eğer bebeği ona söylemiş olsaydım onun bebeği aldır diyeceğinden emindim. O yüzden gitmiş ve hastalığı yenip bebeği elime almıştım. Ve şu anda Ege beni geri istediğini söylüyordu. Teknik olarak bakınca değişen birşey yok gibi gözüküyordu. Yerimde başkası olsa belki de koşarak Ege'nin kollarına girecekti. Ama ben bunu yapmazdım, yapamazdım. Ege'nin benden sonra elbette aziz hayatı yaşamasını beklemezdim ama bunu bu şekilde, bu kadar rahat konuşacağını da tahmin etmezdim.
" Hayır bunu yapamayacaksın. " dedim birkaç sessiz geçen dakikadan sonra. Kollarını göğsünde kavuşturdu ama inkar eden bir kelime de söylemedi. Melek'i kucağıma alıp yatak odasına geçtim. Yatağın üstüne bir örtü serdikten sonra örtünün üstüne yatırdım. Ege peşimden yatak odasına girdiğinde gözlerimi devirdim ve dolabı işaret ettim. Madem peşimden gelmişti, bir işe yarasa iyi olurdu.
" Dolapta sağ köşede bebek bezi var. İçinden bir tane çıkarıp bana getirir misin ? Yanındaki ıslak mendil kutusuyla birlikte. " Kaşlarını kaldırıp birkaç saniye bana baktıktan sonra topuklarının üstünde dönerek dolaba yürüdü. Bir bezi baş ve işaret parmağı ile tutarak bana doğru kaldırdı. Gülmemek için yanağımın içini kemirip Melek'e odaklandım. Gözleri arada kapanıyordu, çünkü çok uykusu vardı. Kolumdaki saate baktığımda 1 saatin dolduğunu görüp onu altını değiştirdkten sonra uyutmaya karar verdim.
" Al bakalım. " Getirdiklerini alıp çıkması için Ona baktım. O ise beni görmezden gelerek Melek'in başucuna oturdu.
" Çıkmayacak mısın ? " Başını iki yana salladı ve Melek'in ellerinden birini tuttu. Bezi açıncaki tepkisini düşünüp gülerek omuzlarımı silktim. Ben altını değiştirirken o bir eliyle burnunu tutuyordu.
" Of kızım ya ! Böyle de olmazki. Acı bize. " Melek kahkaha atınca o da gülümsedi ve kucağına almak için niyetlendi. Bende bu fırsattan yararlanarak bezi elime aldım ve banyodaki çöp kutusuna attım. Ellerimi de yıkadıktan sonra dışarı çıktığımda Ege'nin yatağın bir tarafına kurulduğunu gördüm.
" Hayırdır ? "
" Kızımla yatmak istedi de canım. " Eh, bunda hakkı olmadığını söyleyemezdim. Dolabın yanına gidip üstünde battaniye ve yastığı elime aldım. Ege kafası karışmış gibi bana bakıyordu.
" Ne yapıyorsun ? "
" Salonda yatacağım. Yerimi hazırlamak için battaniye ve yastık alıyorum. Bir sorun mu var ? " Gözlerindeki parıltı söndü ve dudakları hoşnutsuz olduğunda yaptığı gibi aşağı doğru büküldü.
" Ben burada yatacağını sanmıştım. " derken sesindeki hayal kırıklığı belli oluyordu. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Ciddi miydi ? Yanında yatmayacağım için hayal kırıklığına mı uğramıştı ? Bu hayal kırıklıklarından bende bolca vardı, Onda da birkaç hayal kırıklığı olsa fena olmazdı.
" Sana iyi geceler. " deyip odadan çıktım. Bebeği bırakıp peşimden gelemeyeceğini biliyordum. O yüzdendi birazda bu rahatlığım. Çarşaf sermeyle uğraşmadan yastığı koltuğun üstüne koydum. Battaniyeyide koydum ama yatmadım. Uyumayacaktım, kendimi biliyordum ben. Bu kadar yorgun olmama rağmen uyumayacaktım. Ceren salona girdiğinde ilgimi ona verdim. Elinde iki tane fincan vardı.
" Türk kahvesi yaptım. İçer miyiz ? " Sanki buna itiraz edemediğimi bilmiyormul gibi konuşuyordu. Gülmseyerek yanıma oturması için yana kaydım. Önümdeki sehpaya fincanı bırakarak bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIRAKMA BENİ
Novela JuvenilAşık olmak için 3 saniye yeterken, unutmak için 3 sene yetmemişti...