Hastane koridorunda bekliyorduk. Doktorun yaptırmamız için verdiği tüm tahlilleri yaptırmıştık. Geriye sonuçları beklemek kalmıştı. Aslına bakarsanız işin en zor kısmı da buydu. Beklemek. Tabi bu sefer yanımda Ege olduğundan işim biraz daha kolaylaşmıştı ama yine de zordu.
" Bu çok sinir bozucu. "
Ege'nin sessizliği bozan sesini duyduğumda başımı ona çevirdim.
" Ne? "
Nefesini bıkkınlıkla dışarı verip gözlerini etrafta gezdirdi. Allahtan ortalık fazla kalabalık değildi de fazla dikkat çekmiyorduk.
" Şu beklemek. Sonucun ne olacağını bilmemek beni delirtiyor. Seni yeni buldum ve şu anda seni kaybetme ihtimalim var. Bu ihtimal benim aklımı kaybetmeme yol açıyor. "
Gülümsemeye çalıştım. Önemli bir şey olmadığını söylemek istiyordum. Ama şu anda bir şey söylemek için çok erkendi. Ona daha fazla yalan söylemek istemiyordum. Annemin orada olmasını umursamadan göğsüne başımı dayadım. Kalbinin düzenli atışlarını dinlerken beklemek daha kolaydı.
(...)
Sonunda bütün sonuçlar çıktığında derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Artık doktorun yanına gidip neler olduğunu öğrenebilirdik. Egenin hala ayağa kalkmadığını görünce soran bakışlarımı ona çevirdim.
" Bana biraz zaman ver. Kendimi her ihtimale hazırlamam için gereken süre henüz geçmedi. "
Kafamı çevirip anneme baktığımda onunda gözlerinin dolu dolu olduğunu fark ettim. İkisininde beni kaybetme ihtimalinden bu kadar korkmasının iyi hissettirmediğini söylesem yalan söylerdim. Birilerinin benim varlığıma ihtiyaç duyması iyi hissettiriyordu.
Elimi Ege'ye doğru uzattım. Elimi yakalayıp kalktıktan sonra beni kendine çekti.
" Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Karşıma çıkan şey her ne olursa olsun. "
Doktorun odasına girip masasının önündeki sandalyelere oturduk. Annemin ağzını bıçak açmıyordu. Konuşursa ağlayacağını bildiğinden böyle yaptığını bildiğimden bir şey demiyordum.
" Sonuçlarınızı aldım. "
Egenin nefesinin kesildiğini hissettiğimde elimi elinin üzerine koydum. Ben burdayım dercesine elini sıktım.
" Haberler iyi. Hiçbir hastalık belirtisi gözükmüyor. "
Annemin rahatlayarak ağlamaya başlaması ve Ege'nin ayağa kalkıp beni de ayağa kaldırması aynı saniyeler içinde gerçekleşti. Beni içine sokarcasına sarılması o kadar iyi hissettiriyordu ki! Doktorun kısık sesli kahkahasını duyduğumuzda sarılmayı kestik. Tabi Egenin kolu hala üzerimdeydi.
Annem " Peki neden burnu kanıyor? " dediğinde doktor bakışlarını anneme çevirdi.
" Bu iyi bir şey aslında. Burun kanaması her zaman kötü şeylerin belirtisi değildir. Arada burnun kanaması gerekir. Vücut buna ihtiyaç duyar. "
Annem anladığını belirtircesine başını salladı. Doktora teşekkür ettikten sonra odasından dışarı çıktık.
" Artık çocuğumu görmek istiyorum. Özledim. "
Egenin söylediği ile annem anında ona döndü. Yürümeyi dahi kesmişti. Kızacağından korkarak kendimi olası bir kavgaya hazırladım.
" En kısa sürede evlenin. Benim minik torunumun psikolojisini bozmayın. "
Ege gözlerini üzerime diktiğinde bakışlarım otomatik olarak onunkilerle buluştu. Bu bir çeşit gereklilik gibiydi. Gözlerimin içine bakarken gözlerinin içi gülüyordu. O his o kadar mükemmeldi ki anlatacak kelimeyi bulamıyordum. Anlatsam bile doğru kelimelerle anlatabileceğimi sanmıyordum.
" Benimde niyetim o. Onlardan daha fazla uzak kalmak istemiyorum. "
Egenin telefonu çalmaya başlayalarak içine girdiğimiz anı bozdu. Telefonu çıkarıp ekrana baktı. Yüzüne sıkıntılı bir ifade yerleştiği zaman kimin aradığını anladım. Elimi uzatarak telefonu istediğimde tereddüt etmeden verdi. Hemen telefonu açıp kulağıma dayadım. Kadının konuşmasına izin vermeden direk ben lafa girdim.
" Tatlım merhaba. Yakın bir tarihte düğünümüz var. Eminim sende tarihi merak ettiğin için arıyordun. Biz seni tarih hakkında bilgilendireceğiz merak etme. O yüzden bir daha arama lütfen! Seni son olarak düğünümüzde görüp bir daha görmek istemiyoruz. Anlayışla karşılayacağını düşünüyorum. "
Söyleyeceklerim bitince bir şey demesine yine izin vermeden telefonu kapadım. Annemin ve Egenin yüzünde her an gülecekmiş gibi bir ifade vardı. Egeye telefonunu geri verdiğimde " Senden korkulur cidden, " dedi. Omuzlarımı silktim. Gerekli durumlarda korkulması gerekirdi. Buna itirazım yoktu.
(...)
" Sana yeni bir şarkı yazdım. "
Kaşlarımı çatarak Egeye döndüm. Heyecanlı bir haldeydi. O kadar kişinin karşısında heyecanlanmadan şarkı söyleyen adam benim karşımda heyecanlanıyordu.
" Yeni bir şarkı derken? Bana daha önce hiç şarkı yazmadın ki... "
Dudağının kenarını dişledi. Biraz hayal kırıklığına uğramış gibi gözüküyordu. O anda yaptığım hatayı fark ettim. Bana şarkı yazdığını söylemişti ama ben farklı bir yere odaklanmıştım.
" Özür dilerim. Bana şarkı yazman harika bir şey aşkım! Dinlemek istiyorum. Şimdi söyleyecek misin? "
Başını onaylarcasına salladı. Hiçbir enstrüman olmadan onun sesini dinlemek bir ayrıcalıktı ve ben bu ayrıcalığa sahip sayılı kişilerden biriydim.
" Ama önce bir konuya açıklık getireyim. Bu zamana kadar yazdığım tüm şarkılar sanaydı. Sen bilmesende. "
Gülümsedim. Ben yanında olmadığım halde bana şarkı yazmıştı. Bu adam ona ne kadar aşık olduğumu biliyor muydu acaba?
" Şarkının adı ne? "
Bu sefer gülümseyen taraf o oldu. Yüzüme düşen saçlarımı geriye iterek yüzümü ellerinin arasına aldı.
" Benimle evlenir misin? "
Nefesim kesildi. Bu soruyu bin kere sorsa bin kere nefesim kesilirdi. Yüzümü ellerine daha çok yaslayarak " Evet, " dedim.
" Öyle değil. Şarkının adı 'Benimle evlenir misin?' "
Yanaklarımın kızarmaya başladığını hissediyordum. Yüzüm ellerinin arasında olduğundan onun da hissettiğine emindim. Geriye çekilmeye çalıştım ama izin vermedi.
" Tamam utanma, " dedi kahkahalarının arasında. Bu daha iyi hissetmemi sağlamadı tabi ki. Gözlerimi kapatarak yaşadığım utancı hazmetmeye çalıştım.
" Zaten şarkıyla evlenme teklifi edecektim. Sen biraz aceleci davrandın sadece. "
Dudaklarımı birbirine bastırarak atacağım kahkahanın çıkmasını engelledim. Yine normal olamadığımız bir durumla karşı karşıya kalmıştık. Sebep yine bendim!
" Yine normal olamadık, " dedim gözlerimi açarak. Gözlerini devirdi.
" Seninle normal olmak isteyen kim? Herkes normal zaten. Biz normal olmayacağız. Olamıyoruz da zaten! "
Biraz bekledikten sonra yüzüne bir sırıtış yerleşti. Bu ifadeyi biliyordum. Şu anda beni sinirlendirecek bir şey yapmaya hazırlıyordu kendini.
" Ayrıca benle evlenmeye bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum. Söyleseydin daha önce teklif ederdim. "
" Kapa çeneni, " dedim geriye çekilerek. Yüzümdeki gülümseme gitmiş yerini bir somurtmaya bırakmıştı.
" Evlenme teklifimi ben daha teklif etmeden kabul ettiğine göre teklifi sen etmişsin sayarım. Bende evet diyorum. "
Gözlerimi devirdim. Ayağa kalkarak ilerlemeye başlarken " Vazgeçtim, evlenmeyeceğim seninle, " dedim.
" Evleneceksin güzelim. Hemde öyle bir evleneceksin ki! "
" Evlenmeyeceğim! "
Ama evlenecektim. Bunu o da biliyordu. Bende biliyordum. Seven insan bilirdi.Bir hikayemin daha sonuna geldik. Bu zamana kadar okuyan ve yanımda olan herkese teşekkür ederim. İyi geceler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIRAKMA BENİ
Teen FictionAşık olmak için 3 saniye yeterken, unutmak için 3 sene yetmemişti...