Her zaman mantıklı hareket ederdim, yani en azından bugüne kadar öyle olduğunu düşünüyordum. Ama şu anda karşımda bu adam bu şekilde dikilirken mantıklı hareket etmem imkansızdı sanırım. Sonunda ağzımı açabildiğimde neredeyse yerimde zıplayacaktım.
" Keman çalışınızı çok beğendim, ben yapımcı Ahmet Meral. " deyip elini uzattı. Bende elimi uzatırken bir hayal aleminde gibiydim.
" Bende Buse Gedik. Teşekkür ederim. " Kafamda oluşan soru işaretleriyle Ege'ye baktım, ama o nişanlısının dediği bir şeye kahkaha atmakla meşguldü. Kafamda oluşan soru işaretinin sebebi ise bu adamı Ege mi göndermişti ?
" Ege beyle çok güzel keman çaldığınız konusunda hemfikiriz. Bizimle çalışmak ister misiniz ? " Durdum ve düşündüm. Bu teklifi kabul etmem demek, burada yaşamaya geri dönmem demekti. En önemlisi de her gün Ege ve nişanlısını görmem demekti. Peki ben bunu kaldırabilecek miydim ? Şu anki düşüncelerim bunu yapamayacağımı bas bas bağırıyordu. Arkamdan koluma dokunan elle itiraz cümlem havada kaldı.
" Kemanı hissederek çalıyordunuz hanımefendi. Size hayran kaldım. " Karşıma geçip elime bir öpücük konduran adama baktım. Takım elbise giymişti ve konuşma tarzından kibar olduğu belliydi.
" Teşekkür ederim. "
" Ben yapımcı Bora Akar, sizinle çalışmaktan onur duyarım. " Adam'a gülümsedim, belkide bugünkü ilk içten gönderdiğim gülümsemeydi. Adam sarı kaşlarından birini havaya kaldırdı ve o sırada birinin boğazını temizlediğini duydum. Arkamı döndüğümde Ahmet beyle karşılaştım.
" Boracığım ne yazık ki ben zaten teklif yapmıştım senden önce. " Bakışlarım Ahmet bey ile Bora bey arasında mekik dokudu. Bir kezde Ege'ye bakma gafletinde bulundum, sevgilisiyle öpüşürken görünce bakışlarımı önüme indirdim.
" İkinizle de çalışmak istemiyorum, iyi akşamlar. " dedim ve koşar adımlarla kendimi dışarı attım. Ceren susuyordu ve bu hepsinden daha kötüydü, bana kızgın olduğuna adım kadar emindim. Arabaya binince derin bir nefes aldım ve gaza bastım. Buraya gelmekle feci hata yapmıştım, hemen eve dönmek istiyordum.
" Ağlama. "
" Ağlamıyorum ben. " dedim burnumu çekerken. Ama görüşümün bulanıklığınında farkındaydım. Ağlamıyorum derken bile kendimi kandırıyordum. Önüme uzatılan hap ve su şişesine baktım, sonrada arabayı kenara çektim ve hapı yuttum.
" Üzme kendini tamam mı ? Böyle olacağını bilseydim hayatta buraya getirmezdim seni. " Omuzlarımı silktim. Umrumda değilmiş izlenimi vermeyi istiyordum ama bu ağlarken pek mümkün değildi.
" Senin hatan değildi, ben kendim gelmek istedim. " Buna kesinlikle bir cevabı vardı, ancak çalan telefonum ona engel oldu. Bilmediğim numarayı görünce bir süre telefona baktım. Açmamaya karar vermiştim ki Ceren eline aldı ve telefonu açtı. Gözlerimi devirdim ve tekrar arabayı sürmeye başladım.
" Evet burada ama araba kullanıyor. " Kendi adımı duyar duymaz ona döndüm. Araba sürerken kulağım ondaydı. Ben telefonun yanlış numaradan olduğunu düşünürken beni tanıyan biri çıkmıştı.
" Tamam alıyorum. " Telefonu hoparlöre aldı. Kimin konuştuğunu duyunca kalbim tekledi.
" Harbiden korkaksın sen. "
" Ne alakası var Ege ? "
" Buradan koşar adımlarla çıktın, görende hala beni seviyorsun sanır. " Gözlerimin tekrar dolduğunu hissettim. Öyle sanırdı tabi, çünkü öyleydim.
" Hadi ya, bense orada çok sıkıldığımdan çıkmıştım. "
"Bu korkak olduğun gerçeğini değiştirmez. " Sinirlenmeye başlamıştım ve sinirlendikçe gaza yükleniyordum. Yanımda oturan Ceren sıkı sıkı kenarlara tutunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIRAKMA BENİ
Novela JuvenilAşık olmak için 3 saniye yeterken, unutmak için 3 sene yetmemişti...