0.2

13.5K 1K 309
                                    

EUN Mİ

Uyumaya gittiğim zamanlar nadirde olsa yalnız kaldığım anlardan biriydi. O, hep yanımdaydı. Bana Eun Mi diye sesleniyordu ama benim adım Cho Hee'di. Artık bunun bir önemi yoktu, sanırım. Korkuyordum ve gitmek istiyordum. Bu yaşantıyı normalmiş gibi hissetmeye başlamış olmam beni ürkütüyordu. Her geçen gün nefes alamıyormuş gibi hissediyordum.

Duyduğum ayak sesleri ile battaniyemi üzerime çektim. Kapı gıcırdaması ile hızla gözlerimi kapattım. Uyuyormuş numarası yapamaya çalıştım. Yatakta hissettiğim bir çökelme oldu. Bir süre sonra saçlarımda bir el hissettim. Ağlamamak için kendimi zor tuttum.

"Sevgilim..." dediğinde fısıltısını saçlarımın arasında hissedebiliyordum.

Saçlarımı narin hareketlerle kulağımın arkasına sıkıştırdı. Nefesini hissedebiliyordum. Kokusu her yerimdeydi.

"Seni seviyorum." sesi ninni gibiydi.

"Beni bir daha terk etmeyeceksin. Buna izin veremem." dedikten sonra elini benden çekmişti.

Ama gözleri hala üzerimde geziniyordu. Diğer yastığa kafasını koymuş beni izlediğine yemin edebilirdim. Camdan sızan ay ışığı odanın yarısın bile aydınlatmıyordu. Karanlığın verdiği huzursuzlukla iyice korkmaya başlamıştım.

"Gitmeyeceksin." dedi fısıltı ile.

Tüylerimi diken diken etmeye yetmişti. Onunlayken bu alışıldık bir durumdu.

"Neyi denesem bir yolu yok.

Kalbim, duygularım ve aklım var ama görünüşe göre beni dinlemiyorlar.

Oh yine kendi kendime konuşuyorum.

Ama hiç bir şey söylemiyorsun,

Ah, iyi olacağım.

Gökyüzü tekrar maviye döndü.

Gökyüzü mavi, güneş parıldıyor.

Belki de gözyaşlarım daha çok belli olacak.

Neden sana bu kadar çok derinden bağlanmışım?

Neden sana bağlanmışım?

Sana ihtiyacım var sevgilim."

Melodik sesi kesildiğinde sessizlik tüm hücrelerime kadar yayılmıştı. Sesi bir melek kadar saftı. Bir süre sonra ellerini belimde hissetmiştim. Beni kendine çekti. Kafasını saçlarıma gömdüğünde nefes alışverişini hissetmeye başladım. Bir şeyler mırıldanıyordu ama anlayamayacağım kadar boğuktu. Kıpırdandığını hissettiğimde yataktan kalkıyordu. Kulağımın arkasında ki nefesle irkildim.

"Uyumadığını biliyorum, Eun Mi." dedikten sonra yanağıma bir öpücük kondurdu. Buz kesilmiştim.

"İyi geceler..."

Kapının kapanma sesinden sonra kafamı kapıya çevirmiştim. Hala gözlerini üzerimde hissedebiliyordum. Sesli bir şekilde yutkundum. Her gece kafamı yastığa koyduğumda bunun sadece kötü bir kabustan ibaret olduğunu sabah her şeyin düzeleceğini söylüyordum.

Fakat bir türlü bu kabustan uyanamıyordum...

*

Sabahın ilk ışıkları göz kapaklarımda ahenk ile dans ederken gözlerimi açmaktan korkuyordum. Bu günün de diğerlerinden bir farkı olmamasından. Olabildiğince yavaş hareketlerle gözlerimi açtığımda tanıdık odayı görmemle hayal kırıklığına uğramıştım. Derin bir nefes alıp geri verdim. Nerede olduğumu bile bilmiyordum. Evin için de hiç bir iletişim aracı yoktu. Sadece televizyon vardı. O da kurtulmama işe yarar bir şey değildi. Bir süre sonra bir şey fark ettim. Ev olması gerektiğinden daha sessizdi.

Parmak uçalarında yürüyerek ses çıkarmadan kapıya doğru ilerledim. Kapı hafif bir gıcırtıdan sonra açıldı. Etrafta kimse yoktu. Mutfağa doğru ilerlediğimde oranın da boş olduğunu fark ettim. Hemen dış kapıya doğru ilerlemiştim. Fakat kapı kitliydi. Camlarda zaten demirlik olduğu için yine bu kafeste kala kalmıştım. Bende evi dolaşmaya başladım. Üst kata çıkıp odaları geziyordum. Koridorun sonunda bir oda vardı ve bir şekilde dikkatimi çekmişti. Ona doğru ilerledim. Her adımımda kalbim daha da hızlanıyordu.

Ellimi kapını kulpuna yerleştirdim. Derin bir nefes aldım. Kapıyı tam açacağım sırada onun sesini duydum.

"Meraklı insanlardan hoşlanmadığımı biliyorsun değil mi, Eun Mİ?"

Yavaşça ona doğru döndüm. Gözlerimi ayaklarıma dikmiştim. Onun bakışlarından korkuyordum. Gözleri dipsiz bir kuyu gibiydi. Kimi zaman ortaya çıkan bir parıltı vardı. Şeytani bir pırıltı...

Yanından geçip gideceğim sırada elini kolumda hissettim. Kolumu sıkan elleri canımı acıtmaya başlamıştım. Gözlerimi yavaşça ona çevirdiğimde, sırıtıyordu. Yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırdığında nefesini yüzümde hissettim. Yamuk gülüşü giderek tehlikeli bir hal alıyordu. Gözleri yüzümün her yerinde gezinirken korkuyordum.

"Bir daha seni bu odanın yakınlarında görürsem, seni kırabilirim. Bunu ikimizde istemeyiz değil mi?" dediğinde kafamı itaatkar bir şekilde salladım.

"İyi kız olursan ikimizde mutlu oluruz." deyip gülümsedi ve kolumu bıraktı.

Arkasını dönüp giderken sızlayan koluma baktım. Kızarıklıkta beş parmağı kolaylıkla görülüyordu.

nightmare || pjm. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin