(Y/N: Media daki müzikle okuyun lütfen^^)
Yoongi
Gecenin ilerleyen saatlerinde Eun Mi ile yasaklı odanın tam önünde duruyorduk. Eun Mi arkamda etrafı kolaçan ederken fazlasıyla gergindi. Benimde kalbimin küt küt atmadığını söylesem yalan olurdu. Belki de gerçekler bu kapının ardında gizliydi. Bunu düşünmek bile heyecanlanmama neden oluyordu. Kurumuş dudaklarımı ıslattıktan sonra fısıltı ile konuştum.
"Kapıyı açıyorum."
Elimi kulpun üzerine yerleştirip aşağıya çektim. Kapı küçük bir gıcırdama ile açıldı. Yüzüme vuran papatya kokusu ile gözlerimi içeride gezdirmeye başladım. Lila rengi duvarların üzerini toz kapladığı için griye dönmüşlerdi. Duvarın üzerine çizilmiş kiraz ağacının çiçekleri terk edilmiş gibiydi. İçeri doğru bir, iki adım attıktan sonra Eun Mi'de arkamdan girdi.
Sağ köşede bir yatak vardı. Hemen karşısında gömme bir dolap ve sol köşede makyaj masası vardı. Mobilyalar beyazdı ya eskitme kullanılmıştı ya da gerçekten eskimişti. Yatağın yanında ki cama ilerleyip camı araladım. Arkamı döndüğümde Eun Mi'nin şaşkınlıkla bir çerçeveye baktığını gördüm. Camdan uzaklaşıp yanına gittim. Gözlerimi ondan alıp baktığı yere çevirdim. Şaşkınlıkla gözlerim büyürken fotoğrafa öylece baka kaladım.
"Bu,"dedim inanamayarak, "Eun Mi." devamında ne söyleyeceğimi anlamış olacak ki o devam etti.
"Aynı bana benziyor."
Sahte Eun Mi, hala ismini öğrenememiştim ki açıkcası pek ilgilenmiyordum da, fotoğrafı yerine koyup parmağını kollarında gezdirdi. Bu durumdan rahatsız olmuş gibiydi. Bende fotoğraftan uzaklaşıp dolapların olduğu yere gittim. Çekmeceleri karıştırıp bir şeyler aradım ama burada sadece giysiler vardı. Can sıkıntısı ile bir nefes verdikten sonra dolap kapaklarını kapattım. Makyaj masasının olduğu yere ilerleyip çekmecileri karıştırırken Eun Mi'nin sesi ile ona döndüm.
"Sanırım bir şey buldum." deyip yanıma yaklaştı.
Elinde ağzından aşağıya doğru açılan bir mor tonlarının hakim olduğu bir vazo ile geldi. Ağzı kapalıydı. Vazoyu elime aldığımda ortasına çizilmiş bir papatya olduğunu fark ettim. Elim kapağına gitti. Kapağını açtığımda gördüğüm şey ile Eun Mi'ye baktım o da benim kadar şaşkındı.
"Kül..." dedik ikimizde.
Ne yani Eun Mi ölmüştü ve Jimin bu külleri saklıyor muydu?
"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" Duyduğum sesle arkamı döndüm.
Jimin'in sinirle çatılmış kaşlarını ve öfkeden kızarmaya başlayan yüzünü gördüğümde yutkundum. Elimdekinin kapağını kapatıp kenara koydum.
"Bu," dedi ve bir süre hızla kalkıp inen göğsünden öfkesinin arttığını anlayabiliyordum.
Cümlesini tamamlamadan hızla yanıma geldi ve suratıma güçlü bir yumruk attı. Yüzümle birlikte bedenimde sol tarafa doğru savrulduğunda çenemin kırıldığını düşünmüştüm. Yerden daha kalkamadan Jimin üzerime oturmuştu bir sağdan bir soldan yumruk savurmaya başlamıştı. Bir süre sonra kendime geldiğimde bende karın bolluğuna yumruklar savurmaya başladım. Ayaklarımı hızla kendime çekip sırtına darbeler indiriyordum.
Jimin'in gözlerinin içine baktığımda o, karanlığı görmüştüm. Gözü dönmüş gibi davranıyordu. En sonunda bir boşluğunu yakalayıp onu üzerimden ittim. Hızla kalkan Jimin bu sefer Eun Mi'nin üzerine ilerledi. Saçlarından yakaladığı gibi benim karşıma doğru sürükledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nightmare || pjm. ✓
Fanfiction"Eğer kabustan uyanamıyorsan belki de uykuda değilsindir." 悪夢 [Nightmare] | @-PeterPan | Her hakkı saklıdır. @jiminisa ithafen yazılmıştır.