1.0

8.6K 790 254
                                    

Eun Mi

Yine o, odanın önüne çekilmiştim. Bir şey, oraya gitmemi söyleyip duruyordu. Gözümde uzayıp duran koridor aslında beş adımlık bir mesafeydi. Bir yanım delicesine orayı gitmeyi istiyordu ama diğer yandan daha fazla belaya bulaşmamalıyım diyordu. Beni içten içe kemiren merak baskın gelmişti ki ilk adımımı atmış, ardından ikincisi gelmişti.

Sessizliği delen kalp atışlarımla dudağımı ıslattım. Sonunda kapı tam önümde duruyordu. Elim yavaşça kapı koluna gitti. Güçsüz bir şekilde kavradıktan sonra aşağıya doğru indirdim. Çıkan küçük bir ses ile nefesimi tuttum. Sessizliği dinledim bir süre. Jimin'den bir ses duymayınca devam ettim. Kapı ardına kadar açılmıştı. Lila renkli duvarın üzerine çizilmiş ilkbaharda açan kiraz çiçekleri dikkatimi çekmişti. Camın etrafını kaplayan çiçekler eskisi kadar canlı görünmüyordu. İçeri attığım ürkekçe bir adımdan sonra yatak odasını incelemeye başlayacaktım ki olduğum yerde dona kaldım.

"Derhal, çık odadan."

Bu sesi duymam ile olduğum yerde kalakalmıştım.

"Defol!" bu duyduğum son ses ile hızla girdiğim kapıdan çıktım.

Koşarak lavaboya girdim ve arkamdan kapıyı kilitledim. Sırtımı kapıyı yaslayıp beklemeye başladım.

"Sana bu odadan uzak dur dedim." sesindeki siniri hissedebiliyordum ve bu beni korkutuyordu.

"Derhal çık oradan! Seninle bir işimiz var!" dedikten sonra kapıyı yumruklamaya başladı. Elimle ağzımı kapatıp bağırma isteğimi bastırmaya çalıştım.

Kapıyı yumrukluyor ve tekmeliyordu. Kapıdan biraz daha uzaklaştım.

"İyi aç ve sussuz orada kalda, aklın başına gelsin!" dedikten sonra yumruklamalar kesilmişti. Şuan sadece kesik kesik aldığı nefesi duyuyordum.

Jimin

Kendini lavaboya kitlemesi öfkemi daha da arttırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Sinirle ellerimi saçlarımın arasına daldırdıktan sonra lavabodan uzaklaştım. Nefesim hala düzene girmemişken açık olan kapıya gözüm takıldı. Adımlarım istem dışı beni odaya doğru sürükledi. Kapıyı usulca kapamadan önce son bir kez gözlerimi oda da gezdirdim.

Kapı gıcırdayarak kapanırken kalbim sessizce çığlıklar atıyordu.

Yavaş adımlara lavaboya doğru ilerledim ve sırtımı kapıya yaslayarak oturdum.

"Üzgünüm, fazla bağırdım sanırım." dediğimde içerden gelen hareketlenmeyi duyabiliyordum.

"Ama o, odaya girmeni istemiyorum. Beni anlıyorsun değil mi?" dedikten sonra bir süre sessizliği dinledim.

"Herkesin arkasında saklaması gereken bir gölge vardır." deyip bir süre bekledim.

"O, oda benim bir gölgem. İzin verde onu saklayayım."

Bana cevap vermesini ya da en azından bir özür dilemesini bekledim. Aldığım tek yanıt koca bir sessizlik olmuştu. Oturduğum yerden kalkıp tam gideceğim sırada cılız bir ses, beni durdu.

"B-ben üzgünüm."

Aldığım cevaba karşı gülümsemem yüzümde büyümüştü. Lavabodan bir iki adım uzaklaşmıştım ki yine onun sesi kulaklarımda yankılandı.

"Bir gölge en iyi gecenin siyahında saklanır. Yoksa sende o yüzden mi siyahsın, Jimin?" Yüzümde oluşan gülümse ile yoluma devam ettim. Bu soru üzerine verebilecek bir cevabım yoktu...

*

*

*

*

*

*

(Y/N: Merhabalar güzel okurlar^^

Bundan sonra yayınlayacağım bölüm ile artık hikayeye resmen başlamış olacağız. İkinci Video'yu media'dan bulabilirsiniz. Şimdi sizden beklentilerinizi istiyorum. Unutmayın 11. bölümde yeni bir karakter işin içine girecek. Videoyu izlemden önce düşüncülerinizi söyleyin.

Sizce bu karakter kim?

Jimin'in sırrı ne?

Ben böyle pasta yapmayı nereden öğrendim? :D assdfgg

Her neyse siz üçüncüyü bırakında ilk iki soru hakkındaki tahminlerinizi çok merak ediyorum. Ah! Bu arada unutmadan Jimin'in hastalığı sizce ne olabilir? Şimdiden herkese sonsuz teşekkürler. İki gün sonra görüşmek üzere^^)

nightmare || pjm. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin