JİMİN
Gecenin karanlığına sığınan acılar gün yüzüne çıkıyordu. Sessizlik her an başlayacak olan fırtının habercisi gibi pusuda bekliyordu. Karanlık örtünün üstüne serpiştirilmiş yıldızlar biraz da olsa geceyi yaşanabilir kılıyorlardı. Bir üşüme kaplamıştı kalbimi. Gözlerimi doldurmaya başlayan yaşlara isyan etmiştim. Masamın üzerinde ne var ne yoksa bir kenara uçurdum.
"O, asla gitmeyecek. Benim yanımda kalacak..."
Boğazıma doğru ilerleyen yumru nefes almamı engelliyordu. Gözyaşlarım önümü görmeme izin vermiyordu. Kalbim çığlık çığlığa atıyordu. Gece lambasının loş ışığında yere serilmiş eşyalarıma baktım. Nefes alamamak giderek canımı yakıyordu. Masanın çekmecelerini karıştırmaya başladım. Bulduğum jileti tuttum.
Bu acıdan kurtulabilmem için başka bir acıya ihtiyacım vardı. Jileti yatay bir çizgi oluşturabilecek şekilde kolumda gezdirdim. Çizikten çıkan her kan acımı azaltıyordu. Sessizliği kesen kısık bir kahkaha attım. Kolumdan akan kan yere ritmik bir şekilde damlamaya başladı. Her damlasında acıdan kurtulduğumu hissedebiliyordum.
Loş bir ışığa sahip olan oda da kanım yakut gibi parlıyordu. Elimde olmadan gülümsedim. Acı bir süreden sonra o kadar da kötü değildi. Zaman sana alışmayı ve tahammül etmeyi öğretiyordu. Artık acı o kadar da kötü değildi benim için...
Kimse tarafından sevilmeyip bir kenara itilen bendim. Boş gökyüzünde savrulan bir uçurtma gibi, rüzgar nere isterse oraya savuruyordu beni. Sonra biri ipimi tutuvermişti. Artık savrulmuyordum. Benim rotam o olmuştu.
Eun Mi beni nere isterse oraya götürüyordu. Artık savrulan değil de belli bir rotası olan bir uçurtma olmuştum. Tekrar rüzgarın insafına bırakılmak istemeyen bir uçurtmaydım. Yalnız kalmak istemeyen bir uçurtma.
Ben sadece Eun Mi'den beni daha fazla sevmesini istemiştim. Beni tekrar zalim rüzgara bırakmasını değil. Yanaklarımdan süzülen sıcaklığı elimin tersi ile sildim. Yüzümü alan gülümsemeye engel olamadım.
"Ama o uçurtmayı terk etti." Kahkaham daha da şiddetlendi.
Jileti bir kenara attıktan sonra koltuğa uzandım. Pıhtılaşmaya başlayan kana baktım. Zamanda böyleydi işte yarayı pıhtılaştırıyordu ama izini hiç bir zaman alıp götüremiyordu. Sadece o yara ile yaşamayı öğreniyordum. Yayıldığım koltuktan kalkıp lavaboya gittim. Ellimi soğuk suyun altına koyduğumda bir süreli karıncalanma hissettim. İlk yardım kutusundan aldığım bandajla sardıktan sonra lavabodan çıktım.
Eun Mi'nin arılık kapısını fark ettiğimde bir süre kapıya baktım. Sessiz adımlarla kapıya doğru ilerledim. Küçük bir gıcırtıdan sonra aralık olan kapıda geçebilecek kadar açtım. İçeri girip arkamdan kapıyı aralık bıraktım.
Eun Mi, tüm masumluğu ile uyuyordu. Bir süre uzaktan izledim. Minik adımlarla yanına doğru yaklaştım. Oda ne kadar karanlık olsada minik burnunu görebiliyordum. Yavaşça yatağın kenarına oturdum. Düzenli nefes alışverişinden uyuduğunu anlayabiliyordum. Ellerimi saçlarında gezindirdim. Onun yokluğunu hayal ettiğimde bile boğazımda oluşan yumruyu hissedebiliyordum.
Yavaşça yatağa uzandım. Kollarımı beline sardıktan sonra kokusunu içime çektim. Artık yalnız hissetmiyordum.
Yapayalnız savrulan bir uçurtmadan daha farklıydım, artık ipimi tutan bir Eun Mi vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nightmare || pjm. ✓
Fanfiction"Eğer kabustan uyanamıyorsan belki de uykuda değilsindir." 悪夢 [Nightmare] | @-PeterPan | Her hakkı saklıdır. @jiminisa ithafen yazılmıştır.