0.8

8.6K 861 294
                                    

Jimin

Korkmuş bir şekilde duvara sinmiş Eun Mi'ye baktım. Kızgındım ona. Beni bırakmamasını söylemiştim. O, ise ilk fırsatta kaçmanın yolunu bulmuştu. Kalçamı yasladığım eski masadan çektikten sonra rutubet kokusunu içime çektim. Titreyerek ağlayan kıza baktım.

"Şimdi sana ne yapsak acaba?" derken odanın içinde dolanıyordum.

Ona doğru yaklaşıp karın boşluğuna bir tekme indirdim. İki büklüm yerde inleyen Eun Mi'ye baktım. Birkaç kez öksürdükten sonra yerden kalkmayı denedi ama yapamamıştı. Elimle saçını tutup kaldırdım. Gözlerini kendi gözlerime hapsettiğimde iyice gülümsüyordum.

"Senin bu yaşadığın fiziksel acı bir süre sonra geçecek ve iyileşeceksin." dedim gülümserken.

Saçalarını bırakıp tekrar bir tekme savurduğumda tekrar öksürdü.

"Ama duygusal acı ne zamanla geçer, ne de alışırsın!" dediğimde tüm öfkemin bedenimi sardığını hissettim.

Ellerimi hiddetle saçlarıma daldırdıktan sonra Eun Mi'den biraz uzaklaşıp ona sırtımı döndüm.

"Sen beni terk ettiğinde hissedeceğim acı bundan daha fazla olacaktı!" diye bağırdıktan sonra eski masanın üstündeki jileti elime aldım. Yavaş adımlarla ona doğru gelirken bundan zevk almaya çalıştım.

"Hergün yaşayan bir ölüden farksız olmanın ne demek olduğunu biliyor musun?" dedikten sonra onun hizasına indim.

Elimle saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdım. Korku dolu gözlerine bakarken gülümsemiştim. Yavaşça kulağına doğru yaklaştığımda hızlanan nefes alışverişlerini duyabiliyordum.

"Ben sensiz kalan sol yanımdan nefret ettim, Eun Mi."

Geri çekildiğimde hızla sol elini kaptım. Çırpınmasına izin vermeden jiletin keskin yüzünü sol elinin avucuna batırmıştım. Avucunun içinde "sonsuzluk" işareti yaptıktan sonra oradan çıkan kanı izledim. Elimi ondan çektikten sonra gülümsedim.

"Artık sonsuza kadar benim yanımda olacağını anlamışsındır." dedikten sonra elimde ki jileti bir kenara attım. Yüzüne daha da yaklaştım.

Benden kaçırmaya çalıştığı yüzünü çenesinden tutarak kendime çevirdim. Gülümsemem giderek artarken benden kaçırdığı bakışları ve akan gözyaşlarını izledim. Dudağına küçük ve masum diyebileceğimiz bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildim. Ayağa kalktığımda kapıya doğru ilerlemeye başladım. Kapıdan çıkacağım sırada sırtım ona dönük bir şekilde durdum.

"Duygusal acıları ne zaman alıp götürebilir ne de sen alışabilirsin. Düğüm gibidir. İpi daha sağlam yapar ama her üstüne basışından canın acır." dedikten sonra kafamı ona çevirdim.

"Sensizliğime düğüm atıp her seferinde canım acısın istemiyorum. Bu yüzden sana ihtiyacım var diyorum."

Kafamı öne eğdikten sonra usulca kapıyı kapattım. Kapıya yaslanıp uyumasını bekledim. Uyuduğunda onu odasına taşıyacaktım. Sırtımı beton duvara dayadıktan sonra kafamı ayaklarıma gömdüm.

"Kimse tarafından istenmemem önemli değil. Ama senin, benden kaçmandan nefret ediyorum." fısıltı gibi çıkan sesimin ardından hıçkırıklara boğuldum.

nightmare || pjm. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin