0.3

11.8K 1K 440
                                    

JİMİN

Sabah kahvaltısını hazırladıktan sonra Eun Mi'nin odasına doğru ilerledim. Kapıyı üç kere ritmik bir şekilde tıklattıktan sonra kapıyı açmıştım.

"Günaydın, Eun Mi."

Yatakta, battaniyesinin altında olan Eun Mi beni fark ettmemişti. Yanına yaklaştım. Dizimi yatağa koyup elimi saçlarında gezdirdim.

"Uyan tatlım. Kahvaltı hazır."

Ellerime değen ıslaklıkla durdum. Ağlıyordu. Omzundan tutup onu kendime çevirdim. Neden hep ağlıyordu? Onu sıkaca kollarımın arasına aldım.

"Kabus mu gördün?" Dedim fısıltıyla.

"Gözlerimi açtığımda hala buradaydım. Daha büyük bir kabus olabilir mi?"

Bu söylediklerine karşın sinirlenmiştim.

"Sana benden korkma demiştim!" Diyerek bağırdım.

Kalbim delicesine atıyordu. Benden korkuyor olması, beni bir kabus olarak görmesi öfkelendirmişti. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"Böyle davranma, beni kızdırıyorsun. Beni kızdırmak istemezsin değil mi?" Dişlerimi sıka sıka konuşmam, çenemi acıtmıştı.

Hayır anlamında kafasını iki yana salladığında gülümsemeye çalıştım. Onun bileklerinden tutup mutfağa getirdim. Sandalyesini çekip onu oturttum. Tabağına yaptığım yumurta rulolarından bir kaç tane koydum. Eun Mi, yumurta rulosuna bayılırdı.

"Hadi yemeğini ye." dedikten sonra kendime sandalye çekip oturdum.

Yemeğimi yerken bir yandan da bir melodi mırıldanıyordum. Gözlerimi bir an olsun bile Eun Mi'den ayırmıyordum. Onun her şeyini seviyordum. Bu yüzden sadece benim olsun istiyordum. baktığı aynalardan bile kıskanıyordum onu. Gözleri sadece benim gözlerime değsin istiyordum. Ama o benden korkuyordu. Beni istemiyordu. Hep gitmekten söz ediyordu. Öfkem düşüncelerimle tekrardan artmıştı.

"Elin!" demişti Eun Mi.

Gözlerimi ondan alıp elime baktığımda kırmızılığı görmüştüm. Avucumun içindeki bıçaktan sızan kan elimi kırmızıya boyamıştı. Gülümsedim. Hiç bir şey hissetmiyordum. Elim acımıyordu ama kanın sıcaklığını hissedebiliyordum.

"Sorun değil. Acımıyor." diyerek kahvaltıma devam ettim.

*

Bulaşıkları toplamaya başladım. Eun Mi televizyon karşısına oturmuştu. Mutfaktan ona seslendim.

"Bana yardım etmeyecek misin?"

Mutfak kapısından içeri ürkek adımlarla giren Eun Mi'yi gördüm. Kollarını bedenine sarmıştı. Gözleri, ben hariç her yerdeydi. Yanına yaklaşıp elimi beline doladım. Kendime çektim ve çenesinden tutup gözlerini bana bakmaya zorladım. Gözleri hala kızarıktı.

"Artık ağlama. Seni böyle görmek istemiyorum."

Onu sıkıca sarıp kafamı boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim. Usulca beni itti ve tabakları bulaşık makinesine yerleştirmeye başladı. Ellerimi tezgaha yaslayıp onu izledim. Bir süre sonra sofrayı toplamaya başladım.

Son kahvaltılığı da buzdolabına yerleştirdiğimde arkası bana dönük olan Eun Mi'ye arkadan sarıldım. Saçına ufak bir buse kondurduktan sonra yanağımı yasladım.

"Seni seviyorum, Eun Mi."

Kollarımı çözdüm. Onun önüne gelip gözlerinin içine baktım. Kahverengi gözleri beni giderek içine hapsederken bunu engel olmak istemedim.

"Ben banyo yapsam iyi olacak sanırım." diyen Eun Mi'ye gülümsedim.

Kafamı olumlu anlamda salladıktan sonra önünden çekildim. Hızlı adımlarla kapıdan çıktı.

"Bende seni seviyorum, Jimin." diye fısıldadım boş mutfağa. Bir gün elbette söyleyecekti.

nightmare || pjm. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin