Resimdeki Masal,
Bölüm , Ateş'in ağzından;
-Masal bana hala aşık mısın ?
Nefes alamıyordum, zaten soruma cevap verene kadar nefesimi tuttuğumu da farketmemiştim. Bana ne olduğunu anlamıyordum , anlayamıyordum. Bu kız bana bu kadar duyguyu bir arada yaşatmayı nasıl başarıyordu? Mesela şuan korkuyordum, bunu kendime itiraf etmek çok güçtü ama vereceği cevaptan korkuyordum. Ya aşık değilim derse!
-Ben sana bunun cevabını önceden verdim Ateş.
Dondum kaldım. Ne demek önceden cevabımı verdim. Yani seviyor mu nefret mi ediyor. Bu nasıl cevap ya, bilerek yapıyor resmen.
Peki bu neden bu kadar önemli? Neden önemsediğimi ve çoğu şeyi bilmiyorum evet ama bildiğim bir şey bana yetiyor, onu hep yanımda görmek istiyorum. Çünkü onu başkasının yanında görmeye tahammülüm yok!
İki saat kadar kendimle çelişip durdum. Masalın tadı aklımdan çıkmıyordu ve yanına gitmemek için kendimi zor tutuyordum. Madem ben uyuyamıyorum onun yüzünden o da uyuyamasın diye, sırf bu yüzden onunla konuşmak falan istediğimden değil yani ona mesaj attım.
"Ne yani biz şimdi sevgili miyiz?"
Sırf sinir olsun diye sorduğum bu sorunun cevabını korkuyla bekliyordum. Cevap sesini duyar duymaz telefonu elime aldım.
"Formaliteden evlenecek olan formalite iki sevgiliyiz biz. Yani o dediğinde sayılır herhalde. "
Formalite kelimesini bu kadar üst üste kullanması canımı sıktı, ne bekliyorsam artık...
"Hmm. O zaman iyi geceler formalite aşkım. "
"İyi geceler ŞİZOFRENİK ÖKÜZ!"
Bu şizofrenik öküz nereden çıkmıştı bilmiyorum ama ne kadar saçma olduğunu bilsemde hoşuma gidiyordu. Onunla aramdaki özel bir bağ gibiydi bu yeni iki kelime. Çünkü o sözcükler bir tek benim için dökülüyordu ağzından. Tabiki bu iki kelimenin hoşuma gittiğini bilmesine hiç gerek yoktu.
###
7.00 da çalan alarmımla hemen kalktım, önce bir duş aldım.
Anneme mutlu haberi vermeli ve geri kalan evrak işlerini halletmeliydim. Mutfağa inip bir şeyler atıştırdım. Tam çıkacakken tezgahın üstündeki çilek reçelini gördüm. Masal çok severdi çilek reçelini... Neyi sevip sevmediğini çok iyi biliyordum. Bu kadar dikkat ettiğimi bilmiyordum ama onun hakkındaki her şeyi hatırlıyorum.
Mesela, hep geç uyanırdı, herkes kahvaltı yapmış olurdu tek başına kahvaltı yapmayı sevmediği için de genelde kahvaltı yapmazdı.
Bugün de yapmaz kesin. Eskiden uyandığım halde yataktan kalkmaz onu beklerdim sonra bende yeni uyanmışım gibi davranıp onunla kahvaltı yapardım. Madem onu bekleyemiyorum ben de ona kahvaltı hazırlayayım dedim.
En sevdiği şeyleri hazırlayıp yanına da acele bir not yazıp koydum. Geç kalıyordum.
Hızlıca odasına çıktım , uyuduğunu bildiğim için sessizce girdim odaya. Gerçi top atsak uyanmazdı orası ayrı... O güzel yüzü takıldı gözlerime. Tepsiyi yavaşça içeri bıraktım. Masal iki büklüm olmuş yatıyordu, çok çabuk üşür çünkü. Keşke onun yanına yatıp onu kendi ellerimle ısıtabilseydim. Bu fikir hoşuma gitmişti , gülümsememe engel olamadım. Sonra geç kaldığımı farkedip hızlıca üstünü örttüm. Biraz daha bu odada kalırsam onu öperek uyandıracaktım!
Hızla annemin odasına geçtim ve yavaşça kapıyı tıkladım.
-Girin.
Kapıyı aralayıp kafamı uzattım.
-Anne, Masal evliliği kabul etti ne gerekiyorsa abartmadan yapabilirsin.
Annem gülmeye başladı. Bunda bu kadar gülecek ne vardı?
-Neye gülüyorsun ?
-Asla teklif etmiycem dediğin Masal'a teklif etmişsin diye duydum da ondan.
-Annee , mecbur kaldım. Bu konuda konuşmak istemiyorum. Sen de gülme artık sinirim bozuluyor!
-Tamam tamam düğün işi bende tatlımm.
-O yüzden bu kadar korkuyorum ya!
***
Neredeyse tam on gün boyunca Ateş'i göremedim. Aynı evin içindeyiz ama bir türlü denk gelemiyoruz resmen. Tabi bu durum aklıma çok kötü şeyler getiriyor. Benimle zorla evlendiğini bu kadar belli etmeseydi keşke ...
İki gün sonra düğünümüz vardı. Teyzem tüm İstanbulu ayağa kaldırmıştı bu düğün için. Artık her şey hazırdı. Ama bu gidişle Ateş düğüne de gelmezdi.
Düğün evin bahçesinde olacaktı. -villa de lütfen- diye uyardı gereksiz iç sesim!
Bugün babam gelicekti ve ben o yüzden çok heyecanlıydım. Onu deli gibi özlemiştim. Her ne kadar kendime itiraf edemesem de Ateşi de çok özlemiştim...
###
2 gün sonra;
Birazdan gelinliğimi giyecektim, şuanda ise makyajım yapılıyordu. Evlenmekten çok bugün Ateş' i göreceğim için heyecanlıydım. -tabi düğüne gelirse- diye hatırlattı, adı lazım değil!
Artık gerginlikten saçmaladığımı farkındaydım.
-Kızım?
-Babacımm?
-Kızım , on dakikadır sesleniyorum. Eğer yapmak istemiyorsan evlenmek zorunda değilsin kızım. Kimse seni hiçbir şeye zorlayamaz.
-Biliyorum, babacım. İstiyorum merak etme.
-O zaman gelinliğini çabuk giy de seni damada teslim edelim.
-Tamam babacım.
Babam odadan çıkar çıkmaz gelinliğimi getirdiler.
Artık hazırdım. Herkes gitmişti ben de odada babamı bekliyordum ama dışardan gelen sesleri duyunca kapıya yaklaştım. Babam ve teyzem konuşuyorlardı.
-Semra o çoçuğa nasıl bu kadar güvenebiliyorsun? Evlenince her şey ona kalıcak sana hiç bir şey vermeyebilir. Üstelik kızıma bir zarar vermesinden korkuyorum.
-Yusuf nasıl öyle dersin o benim oğlum ve ben ona sonuna kadar güveniyorum. Onu ben büyüttüm ve hiç bir zaman öz annesi olmadığımı bilmeyecek! O sevdiğim adamdan bana kalan en değerli şey ...
Tüm bu duyduklarım , teyzem Ateş'in annesi değil miydi? Hızla kapıyı açtım:
-Baba , teyze bu duyduklarım doğru mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANET ADAM
Teen FictionYıllar önce aşkını itiraf ettikten sonra bu itirafa kahkahalarla gülen bir adam ki bu adam kuzenin ve onu her zaman görmek zorundasın daha fazla canın yanabilir mi ? Peki ya bu adamla evlenmek zorunda kalsaydın? Dalga geçercesine attığı o kahkahadan...