Koskoca bir yalnızlıktaydım belki ama verdigim savaşta her zaman ayakta kalmaya çalıştım ki hala çalışıyorum .
Derslerine giren vizelerine hazirlanan ve eş zamanlı çalışan sıradan biriydim sıradan günler , sıradan bir hayat ...çok sıradandı evet ama çok zordu .
Ve biz insanlarin aldıgı nefes sayısı bile belirlenmişken ilâhi kalem ile yazılmış kaderimizin bize neler getirecegini bilemiyorduk. Ve bilmeden ana rahmine düştügümüz andan itibaren büyük bir oyunun içine girmiş yüzbinlerce canlıdan birisi oluyorduk. Nitekim o örneklerden biri bendim bilmeden karanlik bir kuyuya atmiştim kendimi .
Koşusturmacalarla dolu bir güne yine merhaba demiş ve sabahin erken saatlerinde kendimi zaman denen çukurun icinde bulmuş o dersten o derse girmiş ve son reddelerime gelmistim . Bir süre bos bir bankta esen sert rüzgarın altinda ruhsuzca oturdum telefonumu çıkartıp saate baktim ve oturduğum banktan kaltım işe gitmem gerekiyordu ve galiba geç kalmıştım. Adimlarimi hızlandırdım , hiç birseyim olmadıgı gibi ihtiyaçlarımı karşılayacagım bir gelirimde olmadıgından lüx bir cafede güzel bir miktarda -ağır şartlarda- garsonluk yapıyordum .
Geç kalmam demek kapı dışarı edilmem demek ve part time is bulma secenegim nerdeyse sıfır demek açıkcası, adimlarimı biraz daha hızlandirip caddeye yaklaştim hala durmamışken kulaklıgımı çıkarma telaşindaydım ki ne oldu bilmiyorum ama kendimi caddenin ortasinda trafigi kilitlemiş ve sağ ayagımdaki acı ile yerde buldum .
Çantam savrulmuştu aciya aldırış etmeden cantamı aldim ve ayağa kalktım saçım yüzümü kapatacak sekilde öne meyilenmişti karşımda kocaman bir araba ve o arabadan sinirle inen bir adam ile karşılaştıgımda beklemeden karşı tarafa gecmeyi basardim arkamdan gelen bariton sese aldırış etmeden aksayarak hızlandim ve cafeye ulaştım .
Hava soguktu yüzüm ve ellerim donuyordu birde üstüne sag ayagım cok sorun çıkartmasada acısını belli ediyordu. Soyunma odasina girip kiyafetlerimi seri bir sekilde degistirdim. Boş ve soguk odada tuylerim havalanmıştı çok geçmeden ince gomlegim kısa etegim ile kendimi tempolu bir çalısma akısına bırakmıştım bile .
Saatler birbirini kovalarken çıkış saatime yaklaşmıştım ama kalabalık insan toplulukları buna engeldi fazla yorulmustum açıkcasi ve ayagimdaki acı dayanilmaz bir hal almıştı.
Çok geçmeden içeriye kızlı erkekli bir grup girdi cam kenari masaya oturdular ben adimlarımı o tarafa yönlendirecekken bir çift kahverengi göz ile kenetlenmistim adam çok fazla dikkat çekiciydi ama bakısları içimi ürpertmisti .
Aldırış etmeden masaya doğru ilerledim teker teker siparişleri not ediyordum ama üzerimde sabitçe gezinen gözler huzursuzlaştırmıştı beni . Kafamı kaldırıp gözlerine bakmamaya çalısarak siparişini not ettim ve siparislerin hazırlanışinı bekledim .
Siparisler hazır olunca masaya doğru ilerledim hararetli bir konusma vardi ve kuzguni kahveler bu sefer beni hedef almamış konusuna odaklanmıstı ki ;
- Sabah arkadaki cadede birini eziyordum ve evet trafigi kilitledigi için ihale toplantısına geç kaldım.
Söyledigi sözler beni afallatmıstı bahsetigi bendim , sesi öyle sert çıkıyordu ki aldırış etmeden ve nasîl oldugunu bilmeden gözlerine diktim bakıslarimı ve bolca şaşkınlık yaydıgım havaya karıştı cümlelerim;
-Bana çarpan senmiydin ?
《《《《《¡》》》》》》
.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
~CELLAT~(yazım Hataları Düzenleniyor)
Teen FictionKendimi onun karanlığına bıraktım onun söylediği gibi bu hikayeyi o yazmıştı ve ben ona göre oynayacaktım , o git derse gidecektim gel derse gelecektim ve belkide öl derse ölecektim. Büyük bir oyunun içindeydim hatta o oyunun icinde onlarca oyun oyn...