C-12

128 27 2
                                    

Önce beynim uyuşuk uyuşuk sinyaller vererek aydınlandı daha sonra yavaş yavaş göz perdelerimi aralamaya başladım görüntüm bulanıktı bir kaç defa kırpıştırdım zihnim allak bullak resimler sunarken kendimi zorla geri çektim ve sırtımı yatak başlıgına yasladım ellerimle gözlerimi ovuşturup etrafımı taradıgımda dün olanlar canlılıgını korumaya başlamıştı ve buda benim yüzümü buruşturup gözlerimi diz kapaklarıma dikmemi sağlamıstı.
Ayagımda pijama alti vardı ama ince bacaklarıma inat o koca sargı bezi ve keskinligini yitirmemiş acısı ben burdayım diye bagırıyordu üstelemedim gözlerim pencereden dışarı kaydıgında benligime taht kurmuş karanlık göz yuvalarıma hücüm etmişti bile .



Hava henüz aydınlanmamıştı yada saat kavramını yitirdigimden bir başka geceyi selamlıyordum bilemiyorum , ama şu vardı ki kasvetli hava kasvetli bünyemi daha çok tetiklemişti içimde nedeni olmayan duygular vardı bir yerleri parçalamak istiyordum kırıp dökmek bana yapılanların hesabını sormak , neden burdaydım bilmek ve en önemlisi burdan gitmek istiyordum ve tabiki de sadece istemekle yetiniyordum . Çaresilik... bu inanılmaz bir histi kolu kanadı kırılmışlık çok yaralıyordu bunu defalarca yaşamış biri olarak en iyi ben biliyordum , şuandan itibaren kendimi karanlıga bırakmaya yemin ettim zaten boş dünyamda karmaşık renklere isimlendirmedigim sıfatlara ve bu saaten sonra gereksiz sıfatlara ihtiyacım yoktu . Derin ve hırıltîlı bir nefes çektim içime oda soğuktu aşikâr olduğum ortam vay be dedim. ' vay be karanlık ve soğuk bir siğara olsaydı ' dedim ne iyi giderdi simdi . Sağ elimle yüzümü sıvazlayıp beynimi yoran düşünceleri defetmeye çalıştım ayaklarımı yataktan sarkıttım , dizimdeki acıyı yok sayarak doğruldum kücük ve sekerek attıgım adımlarla odanın kapısına doğru yürüdüm hatırladıgım kadarıyla dün kapıyı kilitleyip gitmişti , elim demir ve soğuk kulpa temas edince sîcak avuç içlerim gıdıklanmıştı usulca aşağı doğry indirdim ve metalik bi ses eşliginde kapı usulca açıldı bu kapıdan attıgım adımların hayatımı degiştirecegini bilmeden kendimi dışarıya savurdum ve merdivenleri sessiz bir şekilde aşıp büyük holde gezdirdim gözlerimi karanlık salonda dışarıdan yayılan sarı ışık loş bi hava katmıştı ve gözlerim parlak bir ayakabıda durdu . En köşedeki tekli koltukta sadece üst bacagını görebildigim siyahlara hükmeden bir beden ve yine sadece elinde az once gözlerimin odagına girmiş olan kristal bardak gözlerimi ve beynimi zorlayıp yüzünü bulmaya çalışmıştım ama görüşüm net degildi bir adım daha attım ki oda aydınlandı oldugum yerde kalırken gözlerimin ışıga alışması zor olmuştu sağ kolumla gözümü kapatıp beklemeye başladım ilk başta karıncalandı biraz sislendi bulanıklaştı ve netleşti gözlerim odagından şaşmadan hedefini bulmuştu tam karşımda 10 adım uzagımda tüm heybetiyle duran celladım kuzguni harelerini dikmiş çatık kaşları ve ona eşlik eden kusursuz kirpikleri ile beni izliyordu elindeki kristal bardakta kehribar rengi sıvıdan büyük bir yudum alıp önünde ki daha yeni farkettigim cam sehpaya sert bir şekilde bıraktı , sağ kolunu koltuğun kenarına sabitleyip baş parmagını hoyratça dudaklarında gezirmeye başlamıştı bu hareketiyle kol kasları gerilmiş ve giydigi siyah çeketini zorlamıştı . Gözlerim tekrar gözleri ile buluştugunda sessiz ortamı sesi doldurdu ;


-Otur.

Verdigi emir ve sağ eliyle gösterdigi koltuğa doğru lafını ikiletmeden yürümeye başladım , ayagımdaki acı nedeniyle attıgım minik adımlarla önünden geçerken o keskin sert kokusu tüm cigerlerimi talan etmişti derin bir nefes çektim ve unutmaya çalıştım kendimi koltuga yavaşça bırakıp kafamı ona doğru çevirdim bu sakinlik hayrı âlamet degildi içimde yeşermeye başlayan korku tomurcuklarını umursamamaya çalıstım ve ona odaklandım . Yerinden kalktı istemeden de olsa onu süzdügümde oturduğu için yukarî çekilen pantolonu aşagıya doğru süzüldü gerilen kolları ve bedeni yüzünden eş zamanlı gerilen gomlegi ve çeketi birazda olsa gevşedi üç büyük adımda sol tarafta bulunan cam dolaba yöneldi ve içinde kristal büyük şişeyi alıp onümde duran cam sehpaya yöneldi az önce sertçe bıraktıgı bardagı aldı ve yine o kehribar rengi sıvıyı boşaltı her hareketini izliyordum ve onunda beni izledigini biliyordum . Kristal şişeyi sehpaya bırakıp elindeki bardakla bana yaklaştı bacakları bacaklarıma değiyordu uzun olan bacaklarımı geriye çekmeye çalışsamda pek bi faydası olmamıştı çok geçmeden iri cüssesi ile sol ayağımı kendi bacaklarının arasına alıp cam sehpaya oturdu. Ellerimi kucagımda birleştirmiş alttan alttan onu izliyordum içkisinden kücük yudumlar alıyordu ve sert bakışlarını çehremde gezdiriyordu . Bardağını yan tarafa bırakıp bana döndügünde konuşmaya başladı ;



~CELLAT~(yazım Hataları Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin