Aslına bakarsanız . Şuan bulunduğum konum ne kadar anlamlı ve ne kadar anlamsız bilemiyorum . Saatler önce bisikletim ile terketmek icin çıktıgım şehire yalpalayarak geri dönüyordum . Onun kollarında , onun arabasında ... Bana varlıgı bir saniye bile unutturmadıgı öfkesi elle tutulur cinsten hissediliyordu ki zaten aramizda bir bacak mesafasi varken ve nefes alışverişleri saçlarimi okşarken bunu anlamamak mümkün degildi .
Geçmişimi nasıl getirdim ve ona sundum hatta benden vazgecmiş olan bu adami tekrar kendime nasıl çektim bilmiyorum .
Kelimeler vardı söylenmis sözler vardı ama ne kadarını anladigim meçhuldü . Işaret parmagımı uzun tırnaklarim araciligiyla baş parmagımın içerisine sürtüyor ve dinmiş yagmurlu havayı izliyordum yollar akıp giderken .
Özgürlüge her adım attıgımda yakalanip tekrar onun avcuna düşmem ayrı bir ironiydi . Ama pekte umursamıyordum . Arsızlasmıştım! Gelse ve gitse dövse ve sevse ki ikinci secenek imkansızken bana herzaman mâkul geliyordu bu adamın ölüm kokan kolları ...
Kirpiklerim arasından dışarıyı izlerken ona dönme gereksinimi bile duymadan soludum .
-Neler oluyor ?
Kafasını baktıgı camdan bana çevirdigini hissettim ve gözlerimizin buluşmasina izin verdim onun gölgesi ve benim gözlerim ...
-Neden o sokuk yarışlara gittin .?
Sinirliydi bunu koyulaşan göz renginden segiren kaşından ve sıklaşan çenesinden anlayabiliyordum . Ama çok bilinmişlik aşilayan bedenim bunu umursamama izin vermedi .
-Dikkat çekmek istedim.
Derin bir nefes çektigimde gözlerim ile gözlerini tam olarak bulusturdum . Alaylı ve kışkırtıcı bir gülümseme yerlestirdigimde aslında sadece dudaklarımın gerildigini biliyordum .
-Altımda senin olan miliyarlık bir araba vardı ve zevkini çıkarmalıydım bence ..
İcten olmayan sırıtısımı yüzüme yaydıgımda kafamı tekrar dışarıya çevirdim .
Ruhsuz bir kahkahaya ev sahipligi etti kulaklarım ve bıcak gibi kestigi kahkasini sözleri doldurdu ruhsuzdu ;-Bazen seni anlamakta güçlük çekiyorum elfin.
Dedi gözleri beni buldugunda alay eder ifadesi yok olmuş saniyeler icinde degişen ruh haline mütamadiyen yine dönmüş ve o can alıcı bakışlariyla bakiyordu en derinimi görmek istermiscesine devam etti
-Nasıl bir bataklıkta olduğunu bilmiyorsun ve hâla polyanayı oynuyorsun .
Durdu ve yutkundum .
-Ve ne yazık ki her defasinda daha çok dibe batığınında farkında degilsin .
Kafasini onaylamaz mırıltılar esliginde saga sola salayıp camın kenarında olan dirsegini yukarı kaldırdı ve işaret ile orta parmagı doldun dudaklarını örseledi gözleri akıp giden yoldaydı duruşu ciddi ve ürperticiydi . Sustum ve yutkundum sesli ve acımasız bir soluk çektim .
Polyanayı oynadigim dogruydu onun nefretini bile kendime pozitif bir pay çıkarabiliyordum biliyorum .Ama inan elimde degildi etrafımda suan ondan başka kimse yoktu ve o güçlüydü fazlasıyla güçlü ve cüretkârdı ...
-Geçmişim ?
Gözleri anlık bi sekilde beni bulup geri döndügünde
-Koskocaman karanlık bir kuyu ... senin ellerindeyim ... geçerli sebeplerin var ama bu oyunun beni nereye götürecegini bilmiyorum.
Arabayı yine soģuk kahkahası doldurduģunda dönüp ona bakmadım
-En başından beri bu oyunun senin nefesinin kesilmesiyle bitecegini biliyorsun küçük !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~CELLAT~(yazım Hataları Düzenleniyor)
Teen FictionKendimi onun karanlığına bıraktım onun söylediği gibi bu hikayeyi o yazmıştı ve ben ona göre oynayacaktım , o git derse gidecektim gel derse gelecektim ve belkide öl derse ölecektim. Büyük bir oyunun içindeydim hatta o oyunun icinde onlarca oyun oyn...