Ada Selin Ademoğlu
Kapı yavaşça aralandığında kendimi sakinleştirmek için derin nefesler alıyordum. Sakin ol ve toparlan diye bağırdı bilinçaltım. Her şeyin böyle bitmesine izin vermeyeceksin daha önce de böyle küçük tehlikeler atlattın. Şimdi kendine gel ve bu odadan kurtul.
Gelenin kim olduğunu anlamak için başımı kapıya doğru çevirdiğimde , gözlerimi kısarak içeriye girmekte olan uzun silüeti inceledim. Kahretsin! Çok karanlıktı kim olduğunu çıkaramıyordum.
Uzun silüet ağır adımlarla ilerleyip çalışma odasının ışıklarını yaktığında, gözlerim aydınlığın etkisiyle bir kaç saniye kendine gelemedi. Kirpiklerimi iki üç defa hızla kırpıştırdıktan sonra gözlerim, şaşkınlık ve öfkeyle irileşen yoğun mavi gözlerle buluştu. Demir..
Elini anlam veremiyormuş gibi havada sallayarak "Senin burada ne işin var" dedi hayretle. Birşeyler gevelemek için dudaklarımı araladığımda Demir buna izin vermeyerek devam etti "Buraya babam ve benden başkası giremez! Sana burada ne işin var dedim"
Dişlerini o kadar çok sıkmıştı ki kırılacaklarından korkmuştum. Boğazımda oluşan yumruyu yok sayarak yutkundum ve "B-ben" diyebildim boğuk bir ses tonuyla.
Demir seri bir hareketle ışığa uzanıp geri kapattığında ortalık tekrar zifiri karanlığa bürünmüştü. Neler olduğuna anlam veremeyerek konuşmak için tekrar ağzımı açtığımda "Şşş" dedi ve avuç içini dudaklarımın üzerine kapatarak konuşmama engel oldu.
Harika ben de ne diyeceğimi bilmiyordum zaten diye düşünürken ,duyduğum ikinci ayak sesiyle bunun o kadar da harika olmadığını anladım. Demir kulak kabartmış dışarıdan gelen sesleri dinliyordu.
Duvara yaslanmış halde duran bedenime daha fazla yaklaşırken eli hala dudaklarımın üzerine örtülüydü. Kısa bir an gözlerimi gözleriyle buluşturduğunda , endişeli olduğunu farkettim.
Anlam veremiyordum sonuçta burası onun eviydi ve istediği odada bulunma hakkı vardı , onu bu kadar tedirgin eden şey neydi? Ben mi?
Telefonda konuşan Dimitri'nin sesini duyduğumda tüm vücudum aniden kasıldı. Gözlerimi Demir'den ayırmıyordum, o da gergindi. Karanlıkta bile rahatça seçilen yoğun mavileri, aklına birşey gelmiş gibi kısıldı ve dudaklarımın üzerine örtülü olan elini yavaşça çekti.
Gözlerim hala ondaydı. Eliyle onu takip etmemi belirten bir hareket yaptıktan sonra sessiz adımlarla ilerlemeye başladı. Onu takip ediyordum. Beyaz ,tek kapılı ,uzun , ince bir dolabın önüne geldiğinde durdu ve kapağını yavaşça açtı.
Ne yapmaya çalıştığına anlam verebilmek için gözlerimi bir kaç defa kırpıştırdım. Demir yan dönerek sessizce dolabın içine girdi ve sağ elini bana doğru uzattı.
Ne istiyordu? O dolabın içine girmemi mi? Ben asansörlerde bile kapalı kalmaktan korkan biriydim. Şimdi onunla bu küçücük dolapta nefessiz kalıp ölmeye hiç niyetim yoktu.
Hayır anlamında başımı sağa sola salladım. Bir an için gözlerini yumarak , kendini sakinleştirmeye çalıştı ve belli belirsiz bir ses tonuyla "Gel" dedi uzattığı elini hafifçe sallayarak.
"Olmaz , gelemem" diye fısıldadığımda derin bir nefes verdi. Bana doğru eğilerek ,pek de nazik olmayan bir şekilde kolumdan tuttu ve hızla dolabın içine çektikten sonra kapağını üzerimize kapattı.
Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Demirle bu dolaba zor sığıyorduk, öyle ki elimi kolumu nereye koyacağımı bile kestiremiyordum. Nefes alışlarım sıklaşmıştı ve terlemeye başlamıştım işte yine oluyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
Teen FictionSonra bilinçsiz bir küfür koptu dudaklarımdan "Seni adi orospu çocuğu!" Çileden çıkarcasına ona doğru koştum. Kıpırdamadı, bir şey söylemedi sakince bekledi yaklaşmamı. Sıktığım yumruğu çıplak göğsüne savurduğumda, engel olmadı. Hakettiğini almış...