Bölüm 3

660 63 10
                                    


-Ada Selin Ademoğlu

Arkamdan gelen ve tüylerimi ürperten ses ile olduğum yerde dona kaldım. Kıpırdayamıyordum. Koşarak uzaklaşmam gerekirken sanki beynim , bacaklarıma hareket emrini vermiyor , kalbim vücudumun her bir hücresinde ayrı ayrı atıyordu. Bedenim istemsizce titrerken , kulaklarımı gittikçe bana yaklaşan adamın ayak sesleri dolduruyordu.

Tam arkamda durdu ve "Arkanızı dönün" dedi. Seçtiği kelimeler ne kadar kibar olsa da ses tonu, her an boğazıma yapışacak ve beni oracıkta öldürecekmiş gibi şiddet doluydu. Usulca arkamı dönerken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Hani cesurdun? Hani içinde öfkeden başka bir duyguya yer yoktu? Hani bu hikayenin sonunda o adam sahip olduğu herşeyi kaybedecekti? Ne bu halin? Diye alay ediyordu bilinçaltım. Sahi bu kadar mı güçsüzdüm ilk tökezlemem de pes edecek kadar mı?

Bu düşünce bedenimi elektrik çarpmışa çevirdi ve beni kendime getirdi. Sırtımı dikleştirdikten sonra kendimden emin bir şekilde arkama döndüm. "Hanımefendi burada ne arıyorsunuz?" Diye sordu tek kaşını kaldırarak sesi soğuk, bakışları şüpheciydi.

Sol kaşının üzerinde piercingi olan , uzun boylu , esmer adama bakarken gözlerim yakasındaki özel bir güvenlik şirketinin amblemine kaydı. Ben bir yandan adamı inceleyip bir yandan da ne diyeceğimi düşünürken merdivenlerin başından Leo göründü.

"Ada" dedi , sesindeki şaşkınlığı gizleyemeden "Burada ne arıyorsun?" Leo'nun sesi beni biraz olsun rahatlatmıştı. Gerçi kendim de halledebilirdim, bu oyunda kimseye ve kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu. Ben yalnız başıma güçlüydüm ama daha az dikkat çekmek için Leo'yu kullanmak daha akıllıca bir fikirdi.

"Ben" dedim yüzüme sahte, hüzünlü bir ifade yerleştirerek ve devam ettim "Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı" Leo büyük adımlarla yanıma gelerek, sol elini çenemin altına yerleştirdi ve ona bakmam için başımı hafifçe yukarı kaldırdı. "Ne oldu? Yüzün sapsarı olmuş çok kötü görünüyorsun" dedi.

Yalandan burnumu çektikten sonra sahte bir gözyaşının yanağıma doğru akmasına izin verdim "Ben pastanın kesildiği anı görmek istemedim çünkü.. İki gün sonra benim de babamın doğum günü ve o artık aramızda değil.. Biliyor musun her doğum gününde pastasını benimle birlikte üfler bıçağı ikimizin elinin arasına sıkıştırırken kulağıma iyi ki doğduk diye fısıldardı. Ama o artık.." Dedikten sonra devam edemeyecekmiş gibi yalandan başımı sağa sola salladım.

"Şşş" dedi kolunu omuzlarıma dolayıp beni kendine çekerken "Tamam sakin ol, geçti"
Uzun süredir içimde tuttuğum nefesi Leo'nun göğsüne doğru verirken gözlerimi yumdum. Bu kadar rahat yalan söyleyebilmem beni bile şaşırtmıştı. İçimdeki hırs ve öfke beni değiştiriyordu bunun farkındaydım ama anne ve babama yapılanlar için herşeyimi feda etmeye hazırdım çünkü tüm bu oyun sona erdiğinde herkes hakettiğini bulmuş, Dimitri denen o herif yaptıklarının bedelini ödemiş olacaktı.

Leo beni yavaşça serbest bırakırken güvenlik şirketi için çalışan adama "Bir sorun yok o benimle, lütfen siz görevinizin başına dönün" dedi kibar ama otoriter bir ses tonuyla. Bunun üzerine adam hiç birşey demeden arkasını döndü ve bizden uzaklaştı. Leo tekrar bana dönerek "Daha iyi misin?" Dedi ,gözlerinde merhamet ve endişe vardı.

Ben ise gayet iyiydim içimde en ufak bir duygu kırıntısı bile yoktu Leo'nun gözlerinin içine baktım ve "Evet yanımda olduğun için teşekkürler, hadi aşağıya inelim Alin merak etmiştir" dedim sıcak ses tonuma küçük bir hüzün parçası ekledikten sonra ve Leo'nun koluna girerek onu merdivenlerden aşağıya yönlendirdim.

Partinin olduğu ana salona girdiğimizde Alin ve Demir içeceklerin olduğu barın önünde sohbet ediyorlardı. Alin onlara doğru ilerlediğimizi görünce dudaklarını büzerek "Pasta çoktan kesildi, kaçırdın" dedi sesinde küçük bir hayal kırıklığı vardı. Demir'in gözleri bir an için Leo'nun kolunda duran elime kaysa da orada oyalanmayarak Leo'nun gözlerine çevrildi. "Neredeydiniz?" Diye sordu donuk bir ses tonuyla.

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin