Bölüm 9

512 41 14
                                    

Arkadaşlar uzun zamandır bölüm paylaşamadığımın farkındayım okuyan, bekleyen herkesten özür diliyorum. Üniversite son sınıf Öğrencisi olduğumdan ALES ve yds Sınavları'na hazırlanıyorum. Yoğun bir yıl. Ama telefi etmeye çalışacağım. Umarım beğenirsiniz keyifli okumalar. :)

***

- Ada Selin Ademoğlu

Götürün..

Dudaklarım fısıltısını sonlandırdığında bilinçaltım nefret dolu gözlerle beni seyrediyordu. Garson kızı taşıyan iki genç, midemin acıyla kasılmasına sebep olan bu emri duyar duymaz, ağır adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başladılar.

Kızın sivri uçlu botlarının, beyaz zeminde çıkardığı sürtünme sesi kulaklarımda yankılandı. Bir an için sağır olmayı diledim. Hatta kör. Hiçbir şeyi görmek ya da duymak, aslında var olmak bile istemiyordum.

Beynim, ölmesi gereken o diyerek beni sakinleştirmeye çalışırken, bedenimi ateşler içinde yakan bir parçam o masum, bunu ona yapamazsın diye itiraz ediyordu. Hangisine güveneceğimden emin değildim.

Cansız, bomboş bakan, baktığını görmeyen, görebildiğini ise anlamlandıramayan, donuk kahvelerimi; verdiğim kararın memnuniyetiyle cam gibi parlayan gözlerini üzerime diken Altan beyinkilerle buluşturdum.

Farklıydı. Sanki doğru olan buymuş gibi ışık saçıyor ve seçimimle gurur duyuyordu. Daha dikkatli incelemeye başladım.

Bakışları, hayatını başka insanların hayatına adamış bir polisinkinin aksine karanlıktı.Ölüm, onun için hiçbir şey ifade etmiyor gibiydi. Bir şeyler hissedebildiğinden bile şüpheliydim. Gözleri, tanık olduğu ölümler ve verdiği infazlarla ışığını kaybetmişti. Merhameti gördüğümde tanıyabilecek kadar tecrübeliydim ama bu adam onu da kaybetmişti. Acımasızdı.
Kaderi onu bir çelik gibi sertleştirmiş, beyazdan direk siyaha dönmüş, griyi atlamıştı.

Empati kurmaya çalıştım. Bu yükü ve sorumluluğu kaldırabilmesi için belki de bu halde olması gerekiyordu. Yaşadığı zorluklarla ancak bu şekilde yüzleşebiliyordu. Bilemiyorum...

Ani bir yükselişle Aferin diye bağırdı bilinçaltım. Kendini böyle mi kandırıyorsun? O Soğukkanlı katille empati kurarak mı? Ellerine bak! Artık temiz değilsin, buram buram ölüm kokuyorsun.

Boğulurcasına yutkundum. Gözlerim bulanmaya başladığında içimdeki vicdan azabı çoktan baş göstermişti bile. Bilinçaltım haklıydı birazdan birinin Kanı ellerime bulaşacaktı ve ben katil olacaktım. Dudaklarımı konuşmaya zorlamak için araladım. Ama cümleler zihnimdeki çıkış yolunu bir türlü bulamıyordu.

Bakışlarım harekete odaklandığında üniformalı gençlerden birinin kapının kolunu çevirdiğini gördüm. Oluşan bir anlık boşlukla birlikte garson kız iniltiyle öksürmeye başladı. Kurumuş dudaklarını güçlükle kıpırdatarak "Lütfen" diye mırıldandı.

Cılız sesi kulaklarıma dolarken, vücudumdaki tüm kan çekilmiş gibiydi. Dengemi sağlayabilmem için bir şeylere tutunmam gerekiyordu. İçimdeki her şeyi yitirdiğimi hissettim. Beynime akın ederek beni kemiren, düşüncelerimi ve göğüs kafesimi parçalarcasına yükselen kalp atışlarımı yavaş yavaş yitiriyordum.

Şuana kadar bu kızı hep amaca giden bir araç olarak görmüştüm. Oysa şimdi ona baktığımda,
annesi hastalandığında sabaha kadar baş ucunda bekleyen bir çocuk görüyorum. Kardeşi ödevini yapamadığında yardım eden bir abla ya da sevdiğinin gözlerine bakarak aşkını haykıran bir ruh eşi...

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin