Bölüm 8

754 54 8
                                        

                 

-Ada Selin ADEMOĞLU

Yakalanmak, hapse girmek ya da kimsenin haberi olmadan tenha bir köşede duygusuz bir adamın silahından çıkan tek kurşunla öldürülmek... Tüm bunlara verilmesi gereken en mantıklı tepki neydi ? Korku...

Evet evet hissettiğim tam olarak buydu, saf korku. Zihnimi terk ederek beni boşluğa düşüren bilinçaltımın, ardında bıraktığı kırıntılardan yoğun olarak hissedilen tek duyguydu. Ve bu duyguyu yıllardır çok iyi tanıyordum

Korku; kimi insanın bedenini karanlık bir telaşa sürükleyip, zayıf yanlarını ortaya çıkarırken, kiminin ise soğukkanlı bir ruha bürünerek mantıklı kararlar alabilmesine yol açıyordu.

Ve benim şuan bulunmam gereken nokta, tam olarak ikinci cümlede bahsettiğim karanlık taraftı.

Bir süre boş otoparkta bekleyerek, tedirgin gözlerle etrafı taradım. Belki de olanları çoktan öğrenmişlerdi ve hareketlerimi gözlemlemek için birini peşime takmışlardı.

Düşüncelerim gözlerimin iri iri açılmasına sebep olurken, saçmaladığımı fark ettim. Eğer bir şey biliyor olsalardı şuan çoktan yakalanmıştım. Paranoyaklaşıyordum ve bu, bulunduğum durumda hiç de iyi bir şey değildi. Hata yapma lüksüm yoktu bir an önce kendimi toparlamalı ve harekete geçmeliydim.

Çevik adımlarla otoparktan çıktım ve boş bir taksiye atlayarak yola koyuldum. Demir'in yanımdan ayrılmasından hemen sonra telefona sarılmış, Nihal Hanımı arayarak ondan yardım istemiştim.

Aklıma bir tek o gelmişti. Güvenebileceğim başka biri olmadığı için Nihal Hanım benim tek ümidimdi. Titreyen sesimi duyduğunda bir anlık paniğe kapılsa da, kısa sürede kendine gelerek kimseye fark ettirmeden ofisine gelmemi söylemişti.

Taksiciye daha önceden bildiğim adresi verdikten sonra arka koltuğa sinerek düşünceli gözlerle akıp giden yolu seyretmeye başladım.

Yakalanırsam neler olacağını düşünmek istemiyordum. Ama aklımda dönüp duran tek şey buydu. Panik, zehirli bir virüs gibi zihnimi ele geçirmiş, kendimle olan savaşımı kaybetmeme sebep olmuştu.

Sanırım ilk olarak yaka paça Dimitri pisliğine götürülürdüm. Kendisine bunu yapanın benim gibi genç bir kız olduğunu görünce, önce iğrenç bir kahkaha patlatır ve midemin bulanmasına sebep olurdu.

Merhametten yoksun bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra ise tüm yaptıklarımın sebebini öğrenmek için beni konuşturmaya çalışırdı. Zararsız olduğuma kanaat getirirse polise giderek benden kurtulabilirdi. Ama ona sorun teşkil edeceğimi anlarsa...

Devamını bilinçaltım bile dile getiremedi. Aslına bakarsanız ölümden korkmuyordum. Çünkü bir insan yaşadığı şu kısacık ömründe ne kadar çok kayıp verirse, kendi ölümünü kabullenişi de bir o kadar kolay oluyordu.

Ve ben kayıpların en büyüğünü henüz üç yaşındayken yaşamış, geri kalan ömrünü iç dünyası bir ölüden farksız olarak sığ ve yalnız devam ettirmek zorunda kalmıştım.

Endişe duyduğum tek şey o adamın hak ettiğini bulamamasıydı. Benden sonra hiç bir şey olmamış gibi masum insanlara yaptığı zulümlerine devam edecek, kendisine denk bile olmayan rakiplerinin canını yakabilecekti.

Taksicinin gür sesiyle kendime gelerek, canımı sıkan bu korkunç düşüncelerden sıyrıldım. 

Gelmiştik,  Nihal Hanımın ofisi tüm cazibesiyle karşımda duruyordu. Derin bir nefes alıp, taksiden indikten sonra bir an bile duraksamadan önümde uzanan yüksek binanın kapısından içeri girdim ve beklemekte olan boş asansöre bindim.

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin