Bölüm 10-Proje(Kısım 4)

2.5K 277 9
                                    

Uyuyor muyum yoksa uyanık mıyım?
Yada uyanık olup olmadığımı kontrol ettiğim bir hayalin içinde miyim?
Sanki kafam kocaman boş bir tuvaldi,bir köşesine de ailem çizilmişti.
Mutlu gülümseyen yüzleri canımı yakıyordu,şu an yaşamaları gerekenler onlardı. Burada onların beni yolladığı şeyin bana ne yapacağından habersiz olduklarını biliyordum. Zamansız bir sürede ailemle olan anılarımı görüp durmuştum.
Onuncu yaş günüm,okul balosunda babamla dans edişim,annemin gizlice odamdaki Green Day albümlerini dinlediğini öğrendiğimdeki tepkim. En yakın arkadaşım Bethany'nin(Bee) salgından önce başka bir şehre taşınması. İlk kez hoşlandığım erkeğe duygularımı söylediğimde reddedilişim.
Amcam Mark'ın adını daha önce adını duymadığım ülkelere yaptığı gezilerdeki komik anıları anlatması. Ve daha bir çok paramparça anı daha vardı o boşlukta.
Hepsi birbirinden alakasızdı ama o anılara bu şekilde baktığımda hayatımın nasıl değiştiğini,nasıl büyüyüp genç kızlığa adım attığımı fark edişim beni şaşırtmıştı.Yıllar içinde bedenen yaşadığım değişimin yanında her yıl ile birlikte daha farklı biri olmuştum. Şu ana kadar kendimdeki değişimi fark edememem,hayatıma uzak bir gözle bakmam kendime karşı yabancı hissettirmişti.
Uyumak şu an çok tuhaftı.
Sanki ölmüştüm ve beyaz ışığı görmek için bekliyordum ve kalbimin hala attığını hissetmek istiyordum. İçimde tek bir şey bile kıpırdamıyordu,sadece kocaman siyah bir boşluk ve anılar vardı.
Gerçekten de ölmüş olabilir miydim?
Belki de şu an can çekişiyordum,belki de kalbim artık atmaktan bıkmıştı.
İlahi bir cevap beklemiyordum bunun ispatı için,sadece iki günümü anılar görerek mi geçirmiştim yoksa aslında çoktan uyanmış ve normal hayata geri mi dönmüştüm?
Çünkü hatırlayamıyordum.
Eğer uyandıysam hatırlayamıyordum.
Hatta uyumadan önce ne yaşadığımı görmekte güçlük çekiyordum. Bir şeyler eksikti,bozulmuş ve zarar görmüştü.
İçimde hızla yükselen,beni uyaran derin bir acı dalgası vardı,bunu hissettiğim anda,sevindim.
Gerçekten de bir yerim acıyordu,sert bir şey etimi kesti. Ardından yakıcı bir şey değdi tenime.
O kadar acıtmıştı ki,eğer uyanık olsaydım çok fena bağırırdım.
Yaşıyordum. Yaşamasaydım bir şey hissedemezdim. Acı duyamazdım.
Bedenimden kopmuş bir parça gibiydim,karanlığa hapsolmuş ve adım adım yeni dünyaya doğmakta olan güneştim ben. Ben kendi güneşimdim,yeni bedenime doğacak olan umuttum.
Güçtüm,gerçeğe dönüşen hayaldim.
İçimdeki değişimi uyanarak hissetmek istiyordum.
Sonunda beklediğim an geldi. Bedensel olarak uyanıyordum,karıncalanma hissi başımı ağrıtıyordu. Kalbimin atışı içimi sarsıyordu. Yaşıyordum! Gerçekten de uyanmaya başlamıştım.
Bedenimin ağırlığını hissedebiliyordum.
Sonra birinin sıcak nefesinin yüzüme çarptığını hissettim. İlk olarak korktum,kötü bir şey olacaksa henüz gözlerimi açmamışken olacaktı.
Nefes çok yakımdaydı, bir çift dudak dudaklarıma değdi. Yumuşaktı, beni öpen kişi her kimse,dudaklarında yoğun bir isteği taşıyor gibiydi. O kişi bir kaç dakika öpücüğün zevkini çıkardı. Hafif bir parfüm kokusu alıyordum,erkeksi bir kokuydu. Hatta cezbedici bile diyebilirdim.
Aniden olan bu şeye tepki verememek beni korkutmuştu.
Nefes yüzümden uzaklaşırken,gözlerimi o kadar yavaşça açtım ki gizemli kişinin arkasını dönüp gittiğini zar zor görebildim.
Tanımadığım biri beni öpmüştü ama kim olduğu konusunda fikrim yoktu.
Saçmalıktı.
Burun deliklerime dolan havayla ciğerlerim cesaretlenerek şişti. Artık neye dönüştüğümü,nasıl göründüğümü merak ediyordum.
Başım sızlamasına rağmen merak yüzünden rahatsızca sağa sola hareket etmeye çalıştım. Bunu yapmak canımı yakmıştı.
Etrafımı bulanık görüyordum. Elimi kolumu oynatamıyordum fakat yumuşak bir şeyin üstünde yattığımı hissedebiliyordum. Konuşamıyordum. Ağzımdan hafifçe soluk vermem dışında tek bir kelime bile çıkmıyordu.
"Aramıza hoşgeldin." dedi bir kadın sesi.
Adı...adı neydi? Doktor Wood,evet bu Doktor Wood'tu. Nerede karşılaştığımı hatırlayamasam da onu tanıyordum.
Tanıdık bir yüz gördüğüme sevinmiştim. Açık bıraktığı omuzlarına dökülen saçlarını gözlerinin önünden çekti,elinde tuttuğu dosyaya bakarak konuşmaya devam etti,"Açıkcası uyanmanı beklemiyordum. Umudumuzu yitirmiştik. İşleri biraz daha kolaylaştırmama izin ver, on dört haftadır uyuyorsun ve bedenin gelişimini tamamladı." dedi.
Sonra anlayıp anlamadığımı tespit etmek için biraz bekledi.
On dört hafta mı? Olamaz,bu mümkün olamaz. Uyku halindeyken sanki iki gün geçmiş gibiydi,her şey çok hızlıydı,o kadar sürenin geçmesi imkansızdı. Uykuya dalmadan önce en son ne yaşadığımı hatırlayamıyordum.
Hâlâ konuşmadığım için,kadın çok endişeli bakıyordu. Sanırım onu korkutuyordum.
Sağ koluma baktığımda kalın bir bandaj vardı. Sol kolumda ise 3 adet iğne,muhtemelen seruma bağlı olan iğneler.
Bu odayı daha önce gördüğümü hatırlamıyordum,eğer burada bulunduysam bile şu an hatırlamıyordum.
Kadının biraz solunda yerdeki kocaman bir lekeye gözüm ilişti. Koyu renkli ve oldukça iğrenç bir iz bırakmış bir şeydi. Kusmuk gibi duruyordu ama rengi tersini gösteriyordu. Benimle ilgili olup olmadığını merak ettim.
"Bana kendin hakkında bir şey söyleyebilir misin?" diye sordu. Sesi beni yargılar gibi sert çıkmıştı.
Gözlerinde oluşan endişe ve sorusunun alakasızlığı beni geriyordu.
İşte o an anladım.
Kim olduğumu bilmiyordum.
Bu çok tuhaftı,ailemle ilgili bir çok anı görmüştüm. Hepsinde ben vardım. On yaşlarında,on altı yaşlarında bir kız olarak. O kişinin ben olduğundan emindim. Peki nasıl oluyor da adımı bile hatırlayamıyordum?
Gözlerini kapatıp düşünmeye başladım,kimim ben?
Sakinleşmeye çalışırken gözlerim dolmaya başlamıştı. Kocaman bir boşlukla karşılaşıyordum adımı düşündüğümde.
Kaç yaşındaydım?
En azından gördüğüm anılar, eğer gerçekse on altı veya on yedi olmalıydım. Keşke yüzümü görebileceğim bir ayna olsaydı,diye düşündüm. O zaman gördüklerimdeki kişinin ben olduğundan emin olabilirdim.
"Bil...mi...yorum." dedim elimle yüzümü kapatarak. Nefes almak zorlayıcı bir eyleme dönüşüyordu.
"Sorun değil. Bu gayet normal ve sağlıklısın. Benim kim olduğumu biliyor musun?" dedi ve sakinleştirmek için elini omzuma koydu.
"Siz Doktor Wood'sunuz." dedim anında. Bunu bilmenin verdiği rahatlıkla neredeyse gülecektim.
Kadın bunu duyduğuna sevindi,"Evet doğru bildin. Şimdi bana neler bildiğini söyler misin? Sana yardımcı olabileyim."
Biraz düşündüğümde,aslında hatırlamadığım tek şeyin uyumama sebep olan olay olduğunu fark etmeye başladım.
O ana kadar her şey net bir şekilde aklımdaydı.
Getirilişim,Togram-bu adı hatırlamam uzun sürdü-,Başkan Calibren ve Raven.
Proje Ivy. Ekstra olmak.
Ama adım? İşte buna cevabım yoktu.
"Proje Ivy'de Ekstra adlı gruptayım. Bizi Togram denilen yere getirdiler. Sonra uyudum ama nasıl olduğunu bilmiyorum. Adımı bilmiyorum." diyebildim sadece. Adımı ve nasıl uyutulduğumu bilememek, gerçekten içimi acıtıyordu. Oysa projeyi hatırlayabilmem çok saçmaydı. Hatta Raven'ı hatırlamam bile. Sanki biri kasıtlı olarak o anı beynimden silip atmıştı. Nedenini merak ediyordum.
"Lütfen bana yardım edin." diye yalvardım,çaresizdim.
"Aslında...sadece altı hafta uyuman gerekiyordu. Ama vücut sistemin sarmaşığı salgın virüsü zannedip bağışıklık sistemini harekete geçirdi. Bu yüzden seni canlı tutmak için uyuttuk. Uyanacağını tahmin etmiyordum."
"14 hafta neredeyse üç ay ediyor. Bu...kötü bir şey mi?"
"Hayır,şu an sağlıklısın hatta istersen kendine yeni bir ad seçebilirsin. Bu senin yeni hayatın." dedi.
Aklıma gelen ilk ismi söyledim,"Lily."
Güzel bir isim olduğunu düşünüyordum.
Doktor Wood yatağımdan kalkmadan önce gülümsedi,"Diğer grup arkadaşlarına yetişmen zor olacak. Gidebilirsin,seni bekliyorlar." dedi.
Kalkmama yardım etti,bunu yaparken hızlı davranmıştı.
Ayakta dururken dengemi sağlayabilmem için koluma girdi. Üzerine yakıcı dezenfenktan kokusu sinmişti,elini önlüğünün cebine atıp bir şey çıkardı. Bir...bir bileklikti.
Yine iğrenç çim yeşili renkte ve saate benzer ekranı olan bir bileklikti.
Bana uzatırken kapının koluna uzandı,"Akşam herkesle beraber ilaç almak için yanıma uğramalısın çünkü henüz güç kullanmanız yasal değil." dedi.
Ah,demek Togram yasaları vardı. Hem de bizim hakkımızda.
"Tamam." dedim başımı sallayarak.
Doktor Wood'un arkamdan "İyi şanslar." dediğini duydum.
Sanırım şu an en çok ihtiyacım olan şey,şanstı.

Proje Ivy (Güncellenmeyecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin