Bölüm 30.5 - Ara Bölüm

1.5K 114 21
                                    

Deliliğin sınırı olmaz. Fakat fark etmenin sınırı olur. Çünkü bunca zaman yıllarımı yapay bir anı dünyasında kaybettiğimi fark etmem deliliğin ta kendisi olmuştu.
Basit miydi bu kadar?

İnanın bana,değil. Yıllardır uykuda kalmak hayatımın en önemli anlarını aptal bir biçimde kaçırmak... Meğer kendi kıyametimi kendim yaratmışım. Meğer Raven'a en başta duyduğum ilgi zaten şu anki halimizden dolayıymış. Ve İzolelerin tehditleri,Mist ve diğer her şey benim uyanabilmem için birer yardımmış.
Raven'ın babasını onun Sanal Kalpler projesine katılmak istemediğimiz için öldürmüştüm ve Bay Romanov anında beni bir tür yapay anı odasına kapatmıştı.

Sırtımdan bir serumla vurdurtarak hem de. Adam intikamını çok güzel almıştı. Hem de şu an ölüydü! Bunun rahatsız edici ve berbat bir şekilde bana vurması şu ana kadar yaşadığım en acı verici şeydi.

Bir kızım bile vardı. Ama kim bilir kaç senedir onu göremeden anılarda kaybolmuştum?
Annesi uykuda olduğu sürece küçük Scarlett ne yapmıştı acaba?
Kızım bana mı Raven'a mı benzemişti?
Nasıl biriydi?

Gözlerimi boşluktan alamıyordum,düşündükçe düşünüyor, düşündükçe daha da derine süzülüyordum.
Kanım çekilmişti. Oturduğum yerde sallanıyordum. Ellerim birbirine geçmiş biçimde birinin odama girmesini bekliyordum.

Ve her şey yerine oturmaya çoktan başlamıştı bile.
Bay Romanov beni en değer verdiğim şeylerden ayırmak için son hamlesini yapmıştı.
Çünkü onu öldüreceğimi biliyordu.
Peki şimdi ne olacaktı?
Bana deliymişim gibi davranıp itip kakarlar mıydı? Yoksa bir yere kapatıp ölmemi mi beklerlerdi emin olamıyordum.

Kapının gıcırtısıyla kendime geldim ve o yöne baktım.
Gelen kişi önce başını içeri sokup bakmayı tercih etti. Göz göze geldiğimizde tanıdık bir yüz gördüğüm için sevinmiştim.
Gelen kişi elbette Raven'dı.
Beni uyank görmenin sevinciyle gülümsedi ve içeri girdi,"Claire,daha iyi hissediyor musun?" dedi.
Yüzü gerçeklere uygun olarak daha yaşlıydı. Yüzünde bir çok çizgi bile vardı. Saçları bile biraz beyazlaşmış gibiydi,sahiden de kaç yaşlarındaydık merak etmiştim ve sorusunu cevaplamak yerine,"Kaç yaşındayız?" diye sordum.

Raven bu sorum karşısında da gülümsemesini yitirmedi belkide daha farklı şeyler sormamı bekliyordu.
"Sen kırk iki,ben de kırk üç yaşındayım." dedi.
Eğer on yedi yaşında olduğumu sandıysam şu an ki gerçek yaşımla arada tam olarak yirmi üç yıl kayıp vardı. Ama bu hesaplamam pek doğru gelmemişti bana.
Yanıma gelip önümde durdu,ellerini giydiği siyah pantolonun ceplerine sokup konuşmasını sürdürdü,"Eğer soracak olursan,sen...anne olduğunda yirmi beş yaşındaydın,Scarlett şu an on yedisinde. Sen gittiğinde bir yaşındaydı. Yani on altı yıl kayıp."

"Anladım." dedim boğazıma yükselen duygularla ve devam ettim,"Peki beni biliyor mu Raven? Ona benden bahsettin mi hiç?" dedim merak ve boğazıma yükselen acı dalgasıyla savaştım. Sakin kalacağıma dair kendime söz vermiştim.

"Elbette biliyor Claire,her gün seni görmek için odana gelmişti. Ama... geriye kalanlarımız seni görmekten mutluluk duymayacaktır." dedi.
"Katil olduğum için değil mi?" dedim birden.
Sanırım daha açıksözlü birine dönüşmüştüm.
"Bak... Yaptığın şey için sana kızgın değilim,senden nefret etmiyorum. Zaten bunu yapacaktın Claire,bunu biliyordum. Sadece zamanlaman yanlıştı ve babamın planı çok hızlıydı. Yani kısaca,her şey yanlış bir zamanlamadan dolayı bu hale geldi."
"Peki şimdi ne olacak Raven? Nasıl yaşayacağız? Ne yapacağız?" dedim.

Beni oturttukları sandalyeden düşeceğim hissine kapılmıştım. Sandalyenin kenarlarını tutuyordum.
"Bunu söylemekten nefret ediyorum ama yönetim Eddy'de kaldı. Ve sen uyanınca seni sorgulamak istiyordu fakat onu hafızanın bozulduğuna ikna etmeliyiz. Hala yıllar kayıp gibi hissediyorsun değil mi?"

Proje Ivy (Güncellenmeyecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin