Aklımı kaçırmış olsaydım o kızı vuracaktım. Kendime bunu söylemek o kadar acı verici bir şeydi ki,şu an yeterince çarpılmış gerçekliğimde sadece bu, bir kaçış yolu olabilirdi. Ama sorunlarımdan biri de şuydu,birini öldürmenin ne demek olduğunu bilmiyordum. Kızın kafasına silahın namlusunu dayayıp tetiği çektiğimde,kurşunun patlayıp kızın kafatasını delmesi ve yere saçılan kanı gözümün önüne getirmeye çalışıyordum. Ardından da cansız bedeni hayal ettim. Boş bakan gözler ve artık kalbini taşımak zorunda kalmayan bir yığın ete dönüşen anlamsız bir şey olurdu.
Sağlam kolumdan aşağı doğru sarkan silaha göz ucuyla baktım,kullanmak zorunda kalmak istemiyordum. Zihin kontrolü yeteneğimi son anına kadar kullanacaktım. Silah son seçenek olacaktı.
Bu yüzden de kanayan kolumu görmezden gelmek için tişörtümü çekiştirdim,yeterince kanadığını düşünüyordum ama gerçekten de kötü görünüyordu. Bildiğiniz kocaman bir et parçası kopmuş ve derimin kırmızı içini gösteriyordu. O kız hangi ara bu kadar güçlü ısırmıştı? İnanılır gibi değildi.
Yaranın gözümden uzak olması belki de biraz daha rahatlatacaktı beni.
Sonra amaçsızca koşmaya başladım. Ciğerlerim soğuk havayla gerilip açılmaya başladı,bacak kaslarım da acımaya başlayana kadar koşmaya,kulağıma dolan boğuk sesler beynimdeki şüpheleri ve soruları susturana kadar nereye gittiğime bakmadım. Sakinleşene kadar tek bir şey bile düşünmedim.
Sonra nefesim kesilip durmamı emretti. Durup kapalı olan gözlerimi açtım.
Nasıl olduysa,ayaklarım beni doğrudan Merkez'e getirmişti.
Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım,kendi kendime söylendim,''Bu nasıl oldu böyle?''
Sonra kapıya doğru birkaç adım attım,gece olduğu için sadece içeride birkaç ışık görüyordum. Korumalar ortada yokmuş gibi gözüküyordu. Gün içinde geldiğimde orada durması gerekenler neden şimdi yoktu? Saçmaydı ama işime yarayacaktı.
Raven ve Rose'u gözümün önüne getirdim,sesimin onlara ulaşması gereken bir mesaj olduğunu hissettiğimde konuştum,
Merkez'e geldim. Neler yapıyorsunuz? Her şey yolunda mı?
Gerçekte konuşsaydım sesim titrerdi ve başıma ne geldiğini sorabilirlerdi. Neyse ki düşünce titreyen,şekil değiştiren bir şey değildi.
Raven'ı duydum,
Ben... Bilmiyorum...Sadece....Claire sana bir ad söyleyeceğim. Ofise girmeyi başarırsan bakar mısın?
Olduğum yerde durmaya devam ederek,
İyi misin Raven? Bir şey mi oldu?
Raven,
Sadece dediğimi yapar mısın? Lütfen?
Birkaç saniye durdum,
Pekala,söyle.
Eddy Romanov,isim bu, diye düşündü Raven.
O anda beynimde şimşekler çaktı.
Başka bir Romanov mu?
Raven,ne oldu?,diye düşündüm.
İhtiyacın olursa diye oraya geliyorum,içeri gir Claire,diye düşündü. Düşüncesi normal bir sesle aklıma akmaktaydı ama sinirlendiğini hissedebiliyordum.
Tamam,diye düşündüm.
Camdan kapıya doğru yürümeye devam ettim ve içeri girdim. Sağıma soluma baktım,kimse yoktu. Yine de tedbirli olmaya karar verdim ve silahı pantolonumun arkasına sıkıştırarak yürümeye devam ettim. Eğer elimde silahla yakalanacak olursam beni tehdit olarak görürler ve suçlamaları kolaylaşırdı. Binada çıt çıkmıyordu,hatta tek sesin gergin bir şekilde nefes alışım olduğunu fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proje Ivy (Güncellenmeyecek)
Science FictionProje Ivy,kıyameti başlatan salgının yarattığı yıkıcı etkiyi azaltması ve yeni bir toplum düzeni kurulması amaçlanan bir projedir. Ve bu projenin en değerlileri Ekstra adındaki seçilmiş kişilerdir. Ekstralar üstün güçleriyle yeni kurulan şehir Togra...