Doktor Wood seni bekliyorlar derken başka bir şey kast ediyor sanmıştım. Herhangi bir görevli gibi bir şey.
Ama odadan dışarı çıktığımda gördüğüm kişiler Rose ve Raven'dı. İkisinin üzerinde de aynı kıyafet vardı, askeri bir kıyafet değildi,bol ve yamalanmış işçi kıyafetlerine benziyordu. Bir tişört ve pantolondan oluşuyordu. Neden bunları giydiklerini merak ettim.
Yüzleri en son gördüğümden beridir çok değişmişti. Raven'ın sapsarı saçları uzamıştı,yüzü eskisinden daha sert hatlarla gölgelenmişti. Tamamen başka birine dönüşmüştü.
Rose da aynı şekilde değişmişti,saçları ilk tanışmamızdaki gibi kısacıktı,onda değişen şey,gözlerinde beni selamlayan, algılayamadığım bir kibir,öfke karışımı olmasıydı.
Hâlâ anlayamadığım şey,onları hatırlıyordum ve adlarını biliyordum. Peki unutulabilecek o kadar anı varken,kendi adımı nasıl unutabilmiştim?
Anlamıyordum,daha doğrusu anlamak istemiyordum. Daha kötüsü,bunun devamının gelmesinden korkuyordum.
Şu an vücudumda taşıdığım gücü hissedemiyordum, doğru düzgün bir duygu bile hissedemiyordum.
Uyandığıma sevineyim mi yoksa karışmış aklımın derinliklerinde yüzeyim mi bilemiyordum.
Derin bir nefes aldım,ikisi bana doğru geliyorlardı. Ne diyecektim?
"Adımı unuttum ama sizi hatırlıyorum." mu?
Bu saçma olurdu.
Raven kollarını göğsünde birleştirdi,gülümsüyordu. Onu böyle görünce biraz olsun rahatladım.
"Selam." dedi Raven sakince.
"Selam Raven." dedim. Bilerek ismini kullanmıştım,neler olacağını görmek için.
Bu sözümü duyunca kaşlarını kaldırıp yüzünü ekşitti,"Raven mı? Uzun süredir uyuyordun,bunun olacağı söylenmişti. İsmim Ralf." dedi.
Elini tokalaşacakmış gibi havaya kaldırmıştı fakat söylediklerim yüzünden bundan vazgeçtiği belliydi. O el daha geçen günlerde elimi tutmuştu,bana sakin olmamı söyleyen dokunuş bu ele aitti. Fakat şu an bir yabancının elinden farksızdı.
Sen Raven'sın, diye bağırmak istesem de,bunun olması gerçekten içimi burkmuştu, kendimi tutup Rose'la yüzleşmeye karar verdim. Belki o ismini hatırlıyordu.
"Hoşgeldin. Ad olayına hiç girmek istemiyorum ama ismim Marie. Peki sen...?" dedi Rose. Beni tanımıyordu.
Başını sanki bana kafa atacakmış gibi ileride tutarak konuşuyordu. O an gözüm elindeki eldivenlere takıldı. Bakır rengi,deri gibi parlak bir şeyden yapılmıştı. Elektrik gücü için olmalıydı. Bunun anlamını biraz tahmin ediyordum, sekiz haftada güçleri hakkında bir şey öğrenmiş olmalılardı. Belli ki ona gelen bu korkutucu güvenin kaynağı buydu.
Ve Marie demişti. Bana sürekli seslendiği ismi neden kullanıyordu?
Bozuntuya vermeden,"İsmim Lily." dedim.
"Memnun olduk." dedi Raven. Ne zamandır "biz" halini almışlardı merak etmiştim doğrusu.
Ve böylece,ikisiyle tekrar tanışmış oldum.
Beni bomboş koridor boyunca sanki bir Marslıymışım gibi seyrettiler. İkisinin bu şaşkınlığının nedenini merak etmiştim. Ama yinede temkinli olup susmaya karar verdim,projede asıl şimdi neler döndüğünü ve onların sekiz hafta boyunca yaptıkları şeylere yetişmem gerektiğini kavramıştım.
"Nereye gidiyoruz?" dedim uzun koridorda belki de altıncı kez sağa dönmüştük. Bizim dışımızda başka insan görmemiştim,burası bir hastane değil miydi?
"Bize eğitim verdikleri yere. Ekstra Alanı." dedi Rose. Bize derken bir saniyeliğine Raven'a göz attı.
Şu "biz" olayı neydi bir türlü anlamamıştım. Takım mı olmuşlardı?
"Eğitiminiz nasıl bir şey?" diye sordum,konuşmayı sürdürmeye çalışmam içimi sıkmasına rağmen amacım eğitim hakkında bir şey öğrenmek değildi. Bu çok saçma olsa da,Raven'ın benimle muhatap olmasını istiyordum. Onun gerçekten de tanıştığımızdaki samimiliği hoşuma gitmişti. Ve şimdi,artık Raven diye biriyle hiç tanışmadığımı kabullenmek içimdeki acıyı alevlendirip vücuduma tıpkı kanın pompalanması gibi dağıtıyordu,gerçekten can yakıcı bir histi bu. İçinizde birini kaybetmenin yarattığı boşluğun yanan hali gibi. Anlamsız ama bir yandan da acısını içinize batırarak bunun zevkini çıkaran bir his.
Yumruklarımı sıktım,Raven'ın konuşmasını o kadar istiyordum ki. Sadece konuşmasını istiyordum,saçma olsa da ağzından çıkacak her kelime bana iyi hissettirebilirdi. Çünkü o Ralf değil,Raven'dı benim gözümde. Başımda yavaş yavaş oluşan tuhaf uyuşukluk yüzünden gözlerim kararır gibi oldu,elimle dayanabileceğim bir duvar aradım,tökezledim.
Bu sırada kollarım sanki ateşten iki uzuv gibiydi. Yanıyordu.
Dişlerimi sıkarken inanılmaz bir şey oldu. Hâlâ ayaktaydım,sadece ayağım kaymıştı fakat Raven konuştuğu zaman az önce çektiğim tüm acılar dinmişti,
"Büyütülecek... bir şey değil. Sadece... şu an... başımıza iş açma yeter." dedi. Duraksaması ve cümle bitene kadar gözlerimin içine bakması korkutucuydu. Sanki transa geçmiş gibiydi. Sanki beni umursamasını istediğimi hissetmişti.
Rose bana ters ters bakıyordu.
"İyi misin Lily?" dedi hiç te samimi olmayan bir ses tonuyla. Başımı salladım. O sırada Raven'da kafası karışmış gibi bakıyordu,gözleriyle ilerimizde duran kapıya baktı. Birlikte kapıya yaklaştık.
Gelen seslerden anladığım kadarıyla-bağırış,çığlık,ağlama üçlüsü- o kapının ardında her ne yapılıyorsa iyi değildi. Zaten bu sesler kimin hoşuna giderdi ki? Filmlerdeki katillerin mi?
Rose'un yumruklarını sıkıp açmasını izledim. Raven'da geriniyordu.
Ekstra Alanı hastanenin içine saklanmış bir yerdi,zekiceydi. Sonuçta önemli bir şey için açık bir alana bina koyamazlardı,bu çok tehlikeli olurdu.
"Bilekliğin olduğu sürece iznin olan her kapıyı açabilirsin." dedi Rose.
Raven bu sırada kolunu kaldırıp kapıya bir iki adım kala durup, sabit bir şekilde beklemeye başladı.
Aynı hareketi Rose'da yapınca bende onlar gibi yaptım. Kolumu havaya kaldırıp kapının geçmemize izin verdiğini belirten herhangi bir ses duymak için bekledim.
Bir kaç dakika sonra,tanıdık bir bip sesi duydum.
Sürgülü beyaz kapılar iki yana doğru kayarak odayı bizlere açmıştı. Bu kadar kolay olmasını beklemezdim.
Rose'un arkasından adım attığımda benim gibi gençlerin gruplar halinda oturup bir şeylerle ilgiledikleri dikkatimi çeken ilk şey olmuştu. O korkunç sesleri çıkaranlar bu halleri sanki normalmiş gibi yapıyordu. Sanki bağırmak hatta ağlamak normal ve eğlenceli bir ruh haliymiş gibiydi.
Benden bir yaş büyük esmer bir oğlanın parmakları arasında bir bıçak çevirdiğini gördüm,o anda bana bakarak sırıttı ve gözle takip edemeyeceğim şekilde bıçağı üzerime fırlattı. Kaçacak kadar hızlı değildim,ne olduğunu anlamakta bile geç kalmıştım.
Bıçak havada daireler çizerek bedenimde nereye saplanacağını seçerken,Raven'dan yayılan tuhaf bir enerji ortaya çıktı. Önüme geçmese de bunu hissedebiliyorum. Tüm bedeninden,kolları,gözleri,ağzı hatta soluduğu havanın içinde bile bu enerjinin inanılmaz parçaları vardı. Raven'ın ela gözleri kararıp iki boşluğa dönüşmüştü.
Onun neyi seçtiğini hatırlamam kısa sürmüştü,kalkan olmak istemişti ve şu an beni kurtarıyordu.
Bıçak dalgalara çarparak sekti. Ve kimsenin kafasına gelmeden duvarda asılı duran Başkan Calibren'ın posterinin tam ortasına-kalbinin olması gereken kısma- saplandı. Raven gözlerini açıp kapattığında ağzım açık ona bakıyordum. Gerçekten de gücünü bu kadar iyi kullanabilecek hale mi gelmişti?
Bıçağı atan oğlan Raven'ı yavaşça alkışladı,tek kelime söylemeden onu kısıtlayan çemberinin içine oturuverdi.
"Sen...şey,teşekkür ederim." diyebildim.
Üzerime dikilen bakışlardan bana şunu söyleyenler vardı: Ucube.
Buradaki ucubelik güç kullanmamam olabilirdi vebunu söylemekte haklılardı. Ama kimse başıma ne geldiğini bilmediği için bu tanım yüzde elli kabul edilebilecek türdendi. Raven konuşmadı. Yaşadığım şey yüzünden kızardığımı hissedebiliyordum.
Rose Raven'ın yanına geçtiğinde ikisini arkasında kaldım.
Sakin ol,dedim kendime. Daha bir şey olmadı.
Doğru alana gelene kadar ikisinin konuşmaları dışında kaldığım için çenemi kapalı tuttum.
Gruplar yere çizilmiş daireler içinde oturuyordu. Anladığım kadarıyla,burada bir eğitmen yoktu. Herkes birinin eğitmeniydi. Bir kaç kalın ve eski kitap dışında geriye kalan herkes kendi grubuyla güçlerini deniyordu.
Herkesin kıyafeti tahmin edeceğiniz üzere standarttı.Raven ve Rose'un giydikleriyle aynıydı. Kendi üzerimde ne olduğunu görmek için başımı öne eğdim. Çevremde gördüğüm insanlarla aynı şeyi giyiyormuşum meğer. Tek farkı şuydu,hepsinin birer numarası vardı. Üstümdeki bol giyside 147 yazıyordu. Raven ve Rose'da da 147 sayısı fazla büyük olmasa da fark edilebilecek şekilde basılmıştı.
Sonunda üzerinde 147 yazan çembere ulaşmıştık. Yerde kare şeklinde minderler vardı,ve üç adet bilgisayara benzeyen ekran.
Oturduğumuzda geride kalan gruplara baktım. Onlardan biri olabilmek bu kadar basit miydi? Hatta buradaki herkes nasıl oldu da Ekstra olabildi?
"Birbirimiz üzerinde deneyerek öğreniriz." dedi Rose, eldiveninin tekini çıkarıyordu.
Raven bu sırada başka yöne bakıyordu,sanırım bıçağı atan çocuğa doğru. Onun kim olduğunu öğrenmeyi de aklımdaki soru kafilesine ekledim.
Rose,"Elime dokun." dedi.
Eldivensiz elini bana doğru uzattı.
Eline sakince dokundum. Birden parmak uçlarından titrek bir enerji dalgası yayıldı ve elektriğe dönüşerek beni çarptı. Acıyla elimi geri çektim.
Ah harika,beni istediği zaman çarpabilir.
"Seni engellemem mi gerekiyordu?" diye sordum merakla.
O sırada Raven yüzünü bana çevirdi,hâlâ hafifçe acıyan elime bakıyordum.
Raven tekrar gerindi,minderinin yanında duran ekranı alıp bir şeyler yazarak aramıza katılmak istemediğini belli etti.
"Bunu yapacağını nasıl tahmin edeyim?" dedim bir elimle bandajlı kolumu gösterdim.
"Sadece odaklan. Beyine ve akla,şekillere,konuşma tarzına." dedi Rose.
"Bunları yaparsam aklını mı okumuş oluyorum?" dedim şaşkınlıkla ona bakarken.
Zor bir şeye benziyordu.
"Evet. Bence düşüncelerime odaklanmalısın. Ve-"
Rose bir şey daha söylerken,bir kahkaha duydum.
Neşeli,mutlu bir kahkaha. Odanın kaba gürültüsünü bastırıp beni uyaran bir kahkaha.
O sesi nerede olsam tanırdım. Onun ismini de çok iyi biliyordum. En yakın dostum. Kız kardeşim saydığım kişiydi o.
Yüzünü görebilmek için etrafıma baktım. O kişi benim eski hayatıma ait tek kişiydi. O gerçek beni tanıyor olabilirdi,ismimi biliyordu. Kaybettiğimi sandığım bir anda karşıma çıkmıştı. Sadece...yüzünü görmek istiyordum. Onun da beni tanımasını istiyordum. Burada ne işi olursa olsun bu kez asla onu bırakmayacaktım,arkadaşlığımıza tutunacaktım.
İsmi her iki haliyle aklımdaydı.
Bethany.Bee.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proje Ivy (Güncellenmeyecek)
Science FictionProje Ivy,kıyameti başlatan salgının yarattığı yıkıcı etkiyi azaltması ve yeni bir toplum düzeni kurulması amaçlanan bir projedir. Ve bu projenin en değerlileri Ekstra adındaki seçilmiş kişilerdir. Ekstralar üstün güçleriyle yeni kurulan şehir Togra...