Yatağıma uzandığımda derin bir nefes aldım. Bu akşam baya eğlenceli geçmişti. Kızlarla çok iyi anlaşmıştık. Özellikle Selin'in kuzeni Azra'yla. Ece ve Şebnem de iyi kızlardı. Bu tatili onlarla güzel bir şekilde geçirebilirdim.
Aklıma Savaş'ın gelmesiyle kaşlarımı çattım. Bugün beni hiç aramamıştı. İnsan sevgilisini arardı değil mi? Tabi o kesin başka kızlar bulmuştur. Ama ben de Nazlı'ysam ona gösteririm! Düşüncelerimi telefonumun sesi bozdu.
''Uyudun mu? - Mr.Odun-''
Sen beni bütün gün arama ondan sonra gece gece 'Uyudun mu?' diye mesaj at! Oh ne güzel!
''Evet, uyudum'' diye mesaj attıktan sonra telefonumu sinirle komodinimin üzerine koydum. Aradan on saniye geçmeden telefonum çalmaya başladı.
Mr.Odun arıyor...
''Sen beni bu saatte ne diye rahatsız ediyorsun?! Demedim mi uyuyorum diye?!'' telefonu sinirle açtım. Sesime dikkat ediyordum. Çünkü yan odada Selin uyuyordu. Ne olur ne olmaz.
''Uyuyorsan nasıl mesajıma ve telefonuma cevap verebiliyorsun huysuz?'' dedi alayla. Ah gıcık! Bir huysuz eksikti!
''Ben huysuz falan değilim! Hem uyku tutmamış olamaz mı?''
''Hımm demek ki benim küçük ayımın uykusu kaçmış'' dediğinde kafamda Savaş'ın dediği yankılanıyordu. Küçük ayım!
''Off ne diyeceksen de!'' dediğimde sesimi sert tutmaya özen gösterdim.
''Beni de uyku tutmuyor'' dediğinde şaşırdım.
''Ne yani gelip seni ayağımda mı sallim?'' dediğimde kahkaha attı.
''Hımm. Aslında senin gelmene gerek yok. Ben kapının önündeyim'' dediğinde hızla yataktan kalktım.
''Anlamadım?''
''Diyorum ki kapının önündeyim. Kapıyı aç da sevgilini içeri al'' dediğinde sessizce bağırdım.
''Saçmalama. Git evine uyu. Kapıyı falan açmıyorum''
''Peki. Sen açmıyorsan ben de Selin'i ararım kapıyı açtırırım. Hem sevgili olduğumuzu öğrenir bu sayede'' dediğinde telefonu yüzüme kapatmıştı. Odamdan koşarak çıktım ve kapıyı ilerledim. Selin'i aramadan onu durdurmalıyım.
---Savaş---
Bardağımdaki son votkayı da yudumladıktan sonra bizimkilere döndüm.
''Ben kaçar beyler'' dediğimde hepsi kafalarıyla onayladılar. Barın çıkışına geldikten sonra hızla arabama atladım. Arabayı eve doğru sürerken aklıma küçük ayım geldi. Tüm gün beni aramasını beklemiştim. Ama kendisinde tam bir keçi inadı olduğu için aramamıştı.
Kendimi Nazlı'nın evinin önünde bulduğumda gülümsedim. Eve dikkatle baktım. Işıklar yanmıyordu. Yatmış olmalılardı. Elime aldığım telefonla küçük ayıma mesaj attım.
Bana geri mesaj atmasıyla onu aradım. Açması kısa sürmüştü. Ama bir an da konuşmaya başlamasıyla şaşırdım. Bu kız her zaman huysuz olmak zorunda mı?
Kapıda olduğu söylediğimde ki sesi o kadar komik gelmişti ki gülmemek için zorlanmıştım. Şimdi de kapıyı açması için ortaya küçük bir tehdit savurdum. İki dakikaya kalmaz kapıyı açardı zaten. Tam da beklediğim gibi oldu. Karşımda pembe renk tavşanlı pijamalarla duruyordu. Hımm tavşanlar? O da olur. Aslında ayılar olsa ona daha çok hitap ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri#SavNaz#
FanfictionVücudumun her bir noktası sızlıyordu. Daha ne olduğunu anlamadan bir elini boğazıma dayadı. Az önceki eğlenen ifadesinden eser yoktu. Gayet ciddi ve korkutucuydu ve dişlerinin arasından tıslayarak konuştu. "İlk okul kuralı Savaş bir şey sorarsa cev...