38 |Katil Misin?|

3.5K 228 29
                                    

Elinde tuttuğu silahı sinirle Mert'e doğrultan Savaş diğer yandan da korku dolu gözlerle ikisini izleyen Nazlı'ya baktı. Ağladığı belli oluyordu. Küçük ayısını nasıl ağlatırdı?!

''Merhaba Savaş. Seninle tekrar karşı karşıya gelmek hoşuma gitti'' diyen Mert Savaş'ın tüm dikkatinin tekrar ona toplamasını sağlamıştı.

''Onu bırakıyorsun!'' diyerek kendinden emin bir sesle konuşan Savaş Mert'in gülmesini sağladı.

''Demek onu bırakıcam?'' diyerek dalga geçerek konuşan Mert Savaş'ın daha da öfkelendirdi. Zaten Mert'in amacı da bu değil miydi?

''Ahh şu güzelliğe bir baksana. Gerçekten yazık olacak'' diyen Mert'e Nazlı cevap vermeye çalıştı. Ama ağzındaki bez nedeniyle dedikleri anlaşılmıyordu.

''Ona zarar gelmicek Mert! Burada kendi mezarını kendin kazmak istemiyorsan onu bırak. Yoksa sonuçları senin için daha da kötü olacak'' diyerek Savaş konuştuğunda aklında sorular devam ediyordu. Savaş'ın niye buraya bir silahla girmesine izin vermişti?

''O elinde olan silahın hiçbir işe yaramayacağını biliyorsun değil mi? Her türlü sevgilin gözlerinin önünde can çekişerek ölecek''

''Sadece senin o halini göremem o kadar'' dediğinde yalandan hüzünlendi. Aslında Nazlı'ya acıyordu. O bu hikâyeden haberi dahi olmayan masum biriydi. Tek kötü tarafı onun sevgilisiydi. Savaş'ın...

Ama Savaş'ın canını tek bir yolla yakabilirdi. Bu yolda Nazlı'ydı. En başından beri biliyordu zaten. Savaş'ın Nazlı'yı seveceğini... Ama o kadar korkaktı ki ona 'Seni seviyorum' gibi bir cümleyi kuramıyordu. Oysa Mert Nazlı'yı sevebilirdi. Onu okulda gördüğünden beri beğeniyordu. Özellikle gülüşü... Sadece uzaktan görebilmişti oysa.

''Onun bir saç teline zarar gelsin...'' dediğinde Savaş duraksadı. Diyecek bir şey neden bulamıyordu. Küçük ayısına zarar geldiğini düşündüğünde neden gözlerini siyah bulutlar kaplıyordu?

''Ne yaparsın?!''

''Bana daha fazla ne yapabilirsin?! Öldürür müsün?! Ahh o yolu deneme bence. Çünkü ben bir ölüden farksızım. Sen Melisa'yı öldürdüğün gün bende öldüm'' dediğinde Mert'in gözünde öfke bariz belli oluyordu. Kız kardeşini, kardeşi dediği kişi öldürmüştü.

Savaş Mert'in dedikleri karşında susarken Nazlı Savaş'a dikkatle bakıyordu. Savaş neden kendini savunmuyordu? Neden bir katil olmadığını söylemiyordu?

''Savaş bir katil olamazdı değil mi?''

''Daha sevgiline bir katil olduğunu söylememişsin Savaş. Ahh biliyor musun bir de bana inanmıyor'' diyerek Mert araya girdiğinde Savaş gözlerini Nazlı'dan ayırmadı.

''Onu öldüreceğimi söylediğimde de ne dedi biliyor musun?''

''Seni öldürüp öldürmeyeceğimi sordu'' dediğinde kahkahası depoda yankılandı. Bu kahkahanın sebebi neydi? Savaş'ı kıskanmak mı? Neden Nazlı Savaş'ı seviyordu? Onun için ölmeyi göze alıyordu? Bunu Mert daha da hak ettiğini düşünmüştü.

Savaş gözlerine inanamaz gibi Nazlı'ya baktı. Orada ölecekken halen onu mu düşünüyordu yani? Aptal mıydı bu?! Neden kendini düşünmüyordu ki?! Aslında bir yandan buna sinirlenirken bir yandan da sevindi. İlk defa ona biri bu kadar değer veriyordu. Ölmeyi göze alabilecek kadar...

Elindeki silahı Nazlı'nın kafasına biraz daha bastırdığında Nazlı silahın soğukluğunu daha da hissederek gözlerini kapadı. Derin bir nefes aldı. Birazdan bir ölü mü olacaktı yani? Aklına annesi, babası, abisi gibi sevdiği Kuzey, kız kardeşi yerine koyduğu Selin ve diğerleri geldi. İstemsizce gözyaşları tekrar yanaklarından süzülmeye başladı. Savaş geldiğinde beri ağlamamaya çalışıyordu. Ama sevdikleri aklına gelince dayanamamıştı. İçinden geçirdi 'En azından sevdiğim biri için ölüyorum'. O sırada o lanet iç ses neden devreye girmişti ki?!

Serseri#SavNaz#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin