---Nazlı---
Yataktan yavaş hareketlerle kalktım. Tüm gece uyumamıştım. Aynanın karşısına geçtiğimde gözaltlarımın morardığını ve içinin kızardığını gördüm. Çok kötü görünüyodum. Kendim bile korktum valla.
Banyoda işlerimi hallettikten sonra dolabımdan dar kotumu ve üzerine beyaz tişörtümü çıkardım. Onları giydikten sonra saçlarımı toplayıp normal bir topuz yaptım. Gözlerimin altını da kapatabildiğim kadar kapattım. Saate baktığımda altı buçuğa geliyodu. Annemler evde olduğu için yavaşça kapıya ilerledim. Beyaz converslerimi giyip evden çıktım.
Bugün okul olmadığı için ilk olarak sahile ilerledim. Banklardan birine oturdum ve düşünmeye başladım. Ne yapmalıydım? Onlara gideceğimi söylemeli miydim? Üzülürler miydi acaba?
Baya bir süre orada tek başıma oturdum. Etrafta insanlar çoğalmaya başlayınca telefonumu elime alıp saate baktım dokuz'a geliyodu. Burada baya vakit öldürmüşüm. Rehbere girdim ve Kuzey'i aradım. Birkaç çalıştan sonra cevapladı.
''Günaydın kardeşim'' dedi.
''Günaydın abi. İnşallah uykunu bölmemişimdir'' dedim. Sesi uykulu gelmiyodu ama yine de sordum.
''Yok hayır. Biz Savaş'ın evindeyiz. Buraya geldik hepimiz'' dedi.
''Hıımmm''
''Sende gel istersen'' dedi. Acaba gitmeli miydim? Onlara orada desem daha iyi olurdu sanırım.
''Tamam, geliyorum. Siz kahvaltı yaptınız mı?''dedim.
''Yok yapmadık. Herhalde dışarı da yaparız''
''Tamam, beni bekleyin'' diyip ve telefonu kapadım. Oturduğum banktan kalktım ve bir markete girip kahvaltı için alışveriş yaptım. Onlara kahvaltı hazırlamak istiyodum. Sonra bir taksiye binip Savaş'ın evine gittim. Kapıya geldiğimde zile bastım ve beklemeye başladım. Kapıyı bir adet tişörtü olmayan Savaş açtığında şaşkın bir şekilde ona bakmaya başladım. Yani aslında ona değil kaslarına. Vaaooww!
''Tamam, biliyorum çok yakışıklıyım. Kaslarımda var. Bakmaya doyamadığını farkındayım. Zaten hangi kız bana bakmaya doyar ki? Neyse içeri geç artık'' dedi sırıtarak.
''Bu kadar ego cildi bozar kas yığını'' diyip kapının kenarından içeri geçtim. Salona geçtiğimde Kuzey ve Ali telefonuyla oynuyodu. Emir'le Emre'de play station oynuyorlardı. Kuzey beni fark ettiğinde yanıma geldi ve sarıldı.
''Sen iyi misin?'' dedi ardından da.
''İyiyim'' dedim.
''Peki, yemedim ama. Elindekiler ne?''
''Size kahvaltı hazırlicam'' dedim gülümseyerek.
''Süper! Kardeşimin elinden kahvaltı yapıcam'' dedi gülerek. Onu orada bırakıp mutfağa geçtim. Hızla poşetten aldıklarımı dolaba yerleştirdim. Ardından milföy'ü hazırlayıp fırına attım. Hemen servisleri açtım ve aldığım tüm kahvaltılıkları masaya yerleştirdim. Sosisleri kızartıp bir tabağa aldım. O sırada zaten milföyler olmuştu. Onları çıkarıp tabağa yerleştirdim. Arkama dönüp tabağı masaya koyacağım sırada Savaş'ı gördüm. Bu sefer üzerinde tişört vardı.
''Bunları gerçekten sen mi hazırladın?'' dedi.
''Evet. Hadi diğerlerini de çağır'' dedim. Kafasını salladı ve diğerlerini de çağırıp geldi. Emir gelip bana sarıldı.
''Hoş geldin. Geldiğini görmemişim. Oyun oynuyoduk'' dedi. Hepsi masaya geçtiklerinde hep beraber yemeye başladık. Tabi ben yemiyordum. Çünkü canım yemek istemiyordu. Sadece onları izliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri#SavNaz#
Fiksi PenggemarVücudumun her bir noktası sızlıyordu. Daha ne olduğunu anlamadan bir elini boğazıma dayadı. Az önceki eğlenen ifadesinden eser yoktu. Gayet ciddi ve korkutucuydu ve dişlerinin arasından tıslayarak konuştu. "İlk okul kuralı Savaş bir şey sorarsa cev...