Sabah uyandığımda Deniz'in kolu üstümdeydi. Sarılmıştı bana. Kolunu üstümden çektim ve yataktan kalktım. Deniz esneyerek,
"Ne güzel sarılıyodum sana ya"
"Sanayağlı ekmek yaparım şimdi ben sana" dediim gülerek.
"Oluur"dedi. Saate baktım ve,
"Deniz kalk saat 6 buçuk servisi kaçırcaz"
"Gerek yok ki"
"Nasıl ya?"
"Arabayla gideriz"
"Aç şu gözünü Deniz bunaltıyosun adamı"
"Taam dur ya"
"Ben aşağıdayım."
"Hııım tamam"dedi ve kendini tekrar yatağa attı. Deniz kokuya önem verdiği için,
"Deniz leş gibi kokuyosun kalk banyo yap"diye bağırdım aşağıdan. Deniz'in koşma sesleri geldi ve duşa girdi. İşte zafer. 5 yumurta kırdım. Sonra portakal suyu sıktım. Bahçeye kurdum masayı.
Yumurtayı masaya götürdüm ve geri dönüp portakal suyunu alcakken Deniz'e çarptım ve Deniz beni yanağımdan öptü.
"Fazla alışma"dedim ve yanından geçip portakal suyunu getirdim. Emir'i de dürterek uyandırdım.
"Emir kalk"
"Tamam anne 1 dakika daha"
"Kalk lan ayı kahvaltı hazır"dedim ve uyandı beni görünce,
"Babam zannettim seni"
"Kalk kalk"dedim ve bahçeye çıktım. Deniz dedi ki,
"Şeker mi kattın sen buna?"
"Yoo"
"Şekerli bu"
"Dur bakıyım"dedim ve yumurtadan bi parça ağzıma attım. Gerçekyen şekerliydi.
"Deniz yeşil kavanoz tuz muydu?"
"Hayır"
"Çok güzel"
"Onu mu koydun"
"Evet"
"Hazır yumurta gitti."
"Kendiniz yapın o zaman beyfendi."dedim ve masadan kalktım. Yukarı çıkıp gitarımı aldım ve evden çıkıp yürümeye başladım. İstanbul sokakları o kadar karışıktı ki. Biri ağzımı tutup beni çekti. Baktığımda Açelya'yı gördüm.
"Ne işin var burda?"
"Esas senin ne işin var delirdin mi"
"Niye deliriyim Açelya?"
"Burası bizim çetenin dolaştığı sokak ve senin Deniz'in yanında olmadığını görünce sana zarar verebilirler."
"Niye ki?"
"Boşver niye olduğunu. Al şu okla yayı"dedi ve elime tutuşturdu.
"İyi de ben ok atmayı-"
"Çekicen ve bırakıcan"
"Çenemin arkasına kadar mı?"
"Gerisine"
"Tamam"dedim ve ordan çıkıp yürümeye devam ettim. 3 şansım vardı. Bu yüzden iyi kullanmalıydım okları. Sokakta yürümeye devam ettim.
Okul'un önünde Beyinsiz Odun olan Mert ile karşı karşıya geldim. Mert bana baktı ve kafasını çevirip gitti. Ben de artık tehlikede olmadığımı anlayınca okları da yayla aynı elime alıp okula girdim. Kafetaryaya gittim ve oturdum.
Arkadan biri bana sarıldı.
"Öküz!"dedim ve arkama baktığımda Burak'ı gördüm.
"Burak?!?"dedim ve ona sarıldım.
"İyisin demi? Çıkmasaydın hastahaneden nasıl olsa tekrar giricen"
"O ne demek şimdi Derin?"
"Deniz seni öldürmeden huzurlu bi şekilde yaşayamazsın"
"Dur o çarpan araba.... Deniz mi yaptı?"
"Yok hayır"
"Derin, Doğukan amcaya söylicem görüştürmesin seni o piskopatla seni de piskopat yapmış elinde okla geliyosun"
"Ha-"
"Söylicem dedim. Sus"dedi ve yanıma oturdu.
"Açelya'yla da bi daha görüşmek istemiyorum"dediği an nedense bana çok dokandı ve,
"Burak! Kız seni bütün gece hastahanede bekledi. Sen ölcen diye korktu kız. Gözyaşlarının altına bi kavanoz koysan taşar!"
"Beklemeseydi efendim!"
"Burak sana bişey diyim mi? Sen belki Deniz'den bile öküzsün. Git ahırda yaşa! Zaten odan da ahır gibi!"
"Bağırmazsan iyi olur"
"Bağırıyım bağırıyım ki insanlar görsün senin nasıl biri olduğunu."dedim ve devam ederek ve alimle işaret ederek.
"Görüyosunuz demi bu öküzü onun adı Burak!"dediğim an Burak elimi tuttu ve bileğimi çevirdi. Çok pis acımıştı. Ama ağlamıycaktım. Burak'a yumruk attım. Sanırım benim dünyamda tokat diye bişey yoktu. Tam Burak bana yumruk atcakken biri beni kollarımdan tuttu ve arkasına geçirdi. Açelya'ydı. Burak nedense Açelya'yı görür görmez yumruğunu durdurdu. Açelya,
"Görememişim senin ne tür bi hayvan olduğunu ama buldum. Öküz, ayı karışımı bişeysin sen"
"Kızım sen başıma bela mısın ya çık git!"
"Ha çık git demek kolay ama gitmiyorum. Ve evet bi insan birini sevince bela oluyo çok haklısın Burak"dedi ve ben den okları ve yayını alıp gitti. Burak sağ elini saçının arasından geçirdi ve masya oturup yumruk attı. Sonra kafasını masaya koydu. Masanın üstüne oturdum ve gitarımı çıkarıp çalmaya başladım. Burak'ın bana yazdığı şarkıyı çalmaya başladım. Burak kafasını kaldırdı ve
"Kes şunu Derin."
"Aman gıcık"dedim ve gitarımı alıp masadan indim. Yanına oturup,
"Burak,"
"Ne var!"dedi.
"Ne oldu sana?"
"Bişey olmadı"
"Burak!?"
"Sus tamam mı kafamı toplamaya çalışıyorum"
"Gelmeseydin okula"
"Sus"
"Susmuyorum"
"Sus dedim Derin!"dedi ve bana yumruk atmaya çalıştı biri yumruğunu tuttu. Kafamı yukarı kaldırdım Deniz'di.
"Deniz yapma"dedim. Fırsattan yararlanıp bileğini kırabilirdi.
"Yapmıycam Derin. Bak güzel kardeşim kıza el kalkmaz onu bil."dedi Deniz. Hahayt diyene bak. Neyse sace olanları izledim.
"Sen her boka nane olmak zorunda mısın lan"dedi Burak.
"Evet zorundayım. Görevim bu. Gözlerinden korku yağıyo Burak ama benden korkma Allah'tan kork. Sana zarar vermiycem o da sırf Derin için"dedi Deniz bana bakarak ve Burak'ın yumruğunu bıraktı. Burak parmaklarını ovuşturdu. Acımıştır anormal değil. Deniz bana hadi işareti yaptı ve gitti. Burak'a,
"Seni tanımış oldum bu olay sayesinde"dedim ve hızlı adımlarla gittim tamam belki de kaçmış olabilirim. Okulun kapısından girer girmez biri kolumdan tuttu ve beni çekti. Baktım yine Deniz.
"Dsniz beni çekmeyi ve sürüklemeye fazla alışma çünkü bi gün bıkıp anlının ortasına bi şaplak atabilirm"
"Olur masaj yapmış olursun"
"Benle dalga geçme Deniz"
"Tamam. Burak'tan uzunca bi süre uzak dur tabi yaşamak istiyosan. Açelya'yı da yanından ayırma. Ben başımın çaresine bakarım. Siz iki kız anca benden bi tane ediyosunuz. Gerekirse gitarını Burak'ın kafasını geçir benimkini veririm sana."dedi sonra gözünde ki güneş gözlüğünü çıkardı. Gözlerinin içinde büyük bi korku vardı.
"Deniz...korkuyosun sen."
"Ben korkmam"
"Atmaaa"
"Tamam aana zarar gelmesindsn korkuyorum"
"İyi. Adının güçsüz die çıkmasını istemiyosan birini kendine bu kadar yakın tutma"
"Kıskanmaa"
"Hah ben mi? Beni daha tanıyamamışsın Deniz"
"İyi. Açelya geldi ben gidiyorum"dedi ve gitti.
"Noldu? "Dedi Açelya.
"Burak'tan korunmamız lazımmış"
"Gerekirse gitarını kafasına geçirirsin"
"Sen bizi mi dinledin?"
"Hayır"
"İyi öyle olsun."dedim çıkardı kokusu yakında.
Sınıfa gittik. Açelya yanıma oturdu Deniz'de Burak'ın yanına oturdu. Burak kafasını masaya koymuştu arada sırada da yumruk atıyodu. Deniz'de kıkırdayarak onu izliyodu. Deniz'i kalemle dürttüm ve
"Deniz yapma"dedim fısıldayarak. Deniz,
"Elimde değil"dedi. Ve dudaklarını birbirine bastırdı. Hoca çok pis bakıyodu. Ders boyunca beni kesti doğradı rendeleyip öğüttü. Ders bitince Açelya bi 'ohhh' ladı.
"Bence de ohh"dedim.
"Sen niye oh"
"Hoca beni öldürdü belki 100'den fazla."dedim. Açelya gülerek,
"Çok normal parlıyosun"
"Saçımı siyaha boyatcam yakında"
"Aman diyim. Güzel sarı saçların gitmesin"
"Saol"dedim. Ve kalktık. Kantine gidip içicek bişeyler aldık. Açelya grubun yanına gitti. Ben de onla gittim. Grup ben masaya oturana kadar Deniz hakkında konuşuyodu. Ben oturunca kestiler. Ve oturmamı izlediler.
"Devam edin sorun yok sövebilirsiniz de"dediğim de gerçekten devam ettiler Açelya gülmemek için kendini zor tuttu. Bana yaklaşıp,
"Aslında bi susun diyip devam diyceksin" dedi.
"O kadar da değil"dedim ve bi yudum aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZİN DERİNLİKLERİ
Roman d'amourİkisi de büyük zorluklar atlatıyo. Özellikle Sakar, Cesur ve biraz da Korkak olan kızımız çok göz yaşı döküyor. Agrasif beyefendimizin buzdan kalbi bu kızımızın kalbinde yanan ateşle eriyor. "DENİZİN DERİNLİKLERİNE HOŞGELDİN"dedi kafamı öperek...