Medya: Deniz
Sabah saat 6:30'u gösterirken yatağımdan fırladım. Duş aldım, Üstümü giydim, Saçımı taradım. Mutfağa gidip kendime tost yaptım ve elime alıp evden çıktım. Evin yanındaki kafeye girip portakal suyu aldım. Saat 7:40'da servisim gelmişti. Servisime bindim. En arka koltuğa gidiyodum. Bi kız bana çelme taktı. Ve bi oğlanın üstüne düştüm. Oğlan beni tuttu ve
"Önüne bak bidaha yürürken"dedi. ODUN
Ama çok tatlıydı ya. Böle kahverengimsi saçlı, laciverte kaçan mavi gözlüydü bi de siyah siyah giyinmişti. Arka koltuğa geçtim ve kafamı öne eğdim. Servis bi süre gittikten sonra tekrar durdu. Bi kız bindi. Kız yanıma oturdu. Kulağıma,
"Şu önünde oturanı görüyo musun? İşte ona yaklaşmamanı tavsiye ederim kalbin kırılabilir"dedi.
"Tavsiyen için saol"dedim. Kız çok garip bi görünüşü vardı. Ben mi çok renkli giyinmiştim, hayır. Yarım koyu yeşil tişörtüm ve siyah yırtık kotum vardı üstümde. Ayakkabılarım da siyah topuklu spor ayakkabıydı. Tamam belki biraz dikkat çekiyo olabilirim sonuçta parlayan sarı saçlarım var. Servis okulun önünde durdu. Birisi beni iterek geçti tam aşağıya dülüyodum ki biri beni tuttu. Baktım ki Odun. Bana dedi ki,
"Hep yanında olamam sarı sakar"dedi.
"Olmanı isteyen yok zaten!"
"Bırakıyım istersen?"
"Tamam tamam"dedim beni kaldırdı ve kulağıma,
"Gerçekten hep yanında olamam o yüzden sakarlığı bırakmalısın"dedi ve gitti. Servisten indim. Fotoğrafı çantamdan çıkarıp tekrar baktım. Deniz'le adını bilmediğim Odun'un yüzü çok benziyodu. Tipleri filan aynıydı. O muydu ki? Diye düşünürken bi yerden,
"Yüriycen mi güzellik"diye bi ses geldi arkamı döndüm ve başka bi Odunla karşılaştım ona,
"Karınca kadar aklın yok mu senin? Kafanı havayla mı doldurdular"diyerek kafasına vurdum.
"Tarzını beğendim"
"Aaaah"diye bi ses geldi arkamı dönüp baktım. Adsız Oduna biri yumruk atmıştı ona. Yanına gidersem yanlış anlaşılırdı beyinsiz odunun yanında durursam da başıma kötü şeyler gelebilirdi. O yizden Adsız Odunu seçtim ve yanına koşarak gittim.
"İyi misin? Dudağın patlamış hemşireye gidelim"
"Gerek yok"
"Derdi neydi onun?"
"Bana alışmışsın bakıyorum sarı sakar."
"Evet Odun alıştım."diye ağzımdan kaçırdım.
"Odun...güzel isim bulmuşsun. Bu arada ben Deniz"
"Oha Deniz mi?"
"Evet ne oldu ki?"
"Hhiiç yok bişey ben de Derin"
"Derinliklerime inme diosun?"
"Anlışalan senin kafan da havayla doldurulmuş"
"Başka kiminki öle ki?"
"Şurdaki beyinsiz odunun"
"Ondan uzak dur!"dedi.
"Yakınlaşmaya da niyetim yok zaten"
"İyi"
"Niye ki?"
"Boşver"
"Niye?"
"İnatçılardan nefret ederim"
"O zmn neden benle konuşuyosun?"
"Çok güzelsin"
"Ne?"
"Yok bişey"dedi. Demek ona göre güzeldim. Haha işte öyle bülbül gibi ötersin
"Tamam yok bişey"diyip gülmeye başladım.
"Ne var ne gülüyosun?"
"Yok bişey"
"İyi öyle olsun"dedi sonra gitmeye başladı ve geri dönüp,
"Derste görüşürüz"dedi. Ben onun ynına hayatta otuzmazdım. Ben ve o hayatta olmaz :D
Ders zili çaldı. İçeriye sınıfıma gittim. En arka sıraya oturdum. Öğretmen zili çaldı. İçeriye müdür girdi. Sonra kapı çaldı. Gelen Deniz'di. Müdür,
"Deniz servisin erken geliyo. Neerdeydin?"
"Kantinde"
"Kameralara bakarım Deniz"
"Oturabilir miyim?"
"Otur"dedi müdür. Deniz yanıma doğru yürümeye başladı ve yanıma oturup,
"Demiştim"dedi.
"Müdür neden sana böyle davranıyo?"
"Normal değil"
"Müdür mü?"
"Evet"
"İnsan değil mi yani?"
"Bana göre hayır değil"
"Müdürden sonra gelmen yanlış bi davranış ama"
"Bana kural mı öğretiyosun?"
"Evet bilmen gerekir"
"Kuralları pek umursamam ben"
"Belli oluyo"
"Susmanı öneririm çünkü müdür sana bakıyo sarı sakar"
"Ne?"diyip müdüre baktım. Gerçekten bana bakıyodu.
"Tatlım gel kendini tanıt istersen"
"Tamam"dedim ve kalktım. Bütün herkes bana döndü.
"Ben Derin eee yeniyim işte gördüğünüz gibi. Dün buraya Istanbul'a taşındık."dedim ve oturdum. Deniz kulağıma,
"Kimse senle arkadaş olmak istemez"
"Sen neden oluyosun?"
"Hoca gelicek"
"Konuyu değişmeyi iyi biliyosun"
"Senin de öğrenmen lazım. Bildiğin okullar gibi değil. İstanbul burası sarı sakar"
"Öğret o zaman"
"Yeter ki iste"dedi ve bi defter çıkarıp bişeyler çizmeye başladı. Hoa geldiğinde ayağa kalkmadı. Hoca,
"Denizcim kalk istersen"
"Görmedim sizi"
"Şimdi gördün kalk"dedi ve Deniz kalktı.
"Günaydın çocuklar"ded hoca kimse cevap vermedi. Oturdular. Benim 'SAOL'sesim sınıfta yankılandı. Deniz dışında herkes bana güldü. Ama gözüme en çok takılanda gözlüklü bi kızdı. O da gülmüyodu. Arkadaşça bakışları vardı. Yanında sıra arkadaşı bile yoktu. Deniz ders boyu önündeki defteri karaladı. Durmadan da bana bakıp duruyodu. Dayanamayıp,
"Deniz habire neden bana bakıyosun?"
"Sana bakmıyorum"
"Nereye bakıyosun o zaman?"
"Duvara"
"Duvar sana ne anlatıyo?"
"Herşeyi"
"Nasıl yani?"
"Zil çalınca görürsün"
"İyi tamam"dedim ve önüme döndüm. 15 dakika sonra zil çaldı. Deniz karaladığı sayfayı yırttı katlayıp telefon kapının içine koydu.
"Ne görücem şimdi?"
"Kapa gözünü"
"Tamam"dedim ve kapadım.
Yırtma seskeri geldi.
"Aç"dedi. Açtığımda duvarın üstünde birsürü yazılar kalpler gördüm.
"Bu ne?"
"Bu güne kadar bu sınıfa gelip ölenler"
"Ne demek istiyosun?"
"Kendine dikkat etmen gerektiğini"
"Bi dakikaa...sen...bana-"
"İlgisi yok. Sadece seni bnm kulübüme alıyorum"
"Ne kulübü bu?"
"Dövüş teknikleri"
"İyi de"
"Yeni geldiğin için daha çok tehlike altındasın"
"En tehlikeli kim?"
"Selin"
"Selin hangisi?"
"Gözlüklü olan. Yanında sıra arkadaşı olmayan"
"İyi de imkansız"
"O öldürceği insalarla arkadaş oluyo ardından öldürüyo."
"Nite piskopat mı?"
"Sayılır"
"Deniz bunların tam anlamını söyle bana, senin isminde var ama yaşıyosun"
"Evet çünkü kurtuldum."
"Sırada ki kim?"
"Bakalım"dedi ve cebinden bi çakmak çıkardı. Duvara yaklaştırdı ve yazıyı belirginleştirdi.
'Derin'yazıyodu.
"Deniz?"
"Anladın mı neden seni kulübe aldığımı"
"Evet"
"Orda tek kız sen olucan ama yanımdan ayırmıycam seni"
"Deniz! Kafayı mı yedin"
"Ölmek istemiyosan dediklerimi yapıcaaksın sarı sakar"
"Benim bi adım var tamam mı o da Derin! Sok şu koca kafana!"
"Tamam Derin ama şu an bana değil kendine zarar veirosun"
"Ben niye umrundayım ki?"
"Umrumda değilsin"
"O zaman beni rahat bırak"
"Tamam ama bana gelip 'Deniiz yardım et' deme anladın mı!"
"Özür dilerim"
"Kabul edilmedi"dediği an Küçüklüğümde ki Deniz'i hatırladım. O da böyle konuşuyodu.
"Beni hatırlıyo musun? "
"Nerden hatırlıyım seni?"
"Ben seni hatırlıyorum Odun"
"Derin?"
"Yaa Derin"
"İyi de?"
"Sana kızmıyorum çünkü bn de şimdi hatırladım seni"
"Derin Özür dilerim"
"Kabul edildi"
"Senin ki de"
"İyi güzel ama o kulüpteki tek kız olmam meseleseni kafandan çıkar hayatta olmaz."
"Seni hatırladım artık umrumdasınız küçük hanım"
"O yüzden mecbursunuz"
"Gıcıksın Deniz gıcık"
"Ben de seni seviyorum"
"Ne?"
"Yok bişey"
"Ne dedin?"
"Sen de gıcıksın dedim"
"Saol"dedi yüzünü buruşturarak.
"Bakası sana diyince kötü oluyo demi"
"Hayır"
"Öyle olsun"
"Öyle zaten"dedim ve zil çaldı Deniz aceleye duvarın yırtık tarafını kapattı ve
"Kimseye söylemiyceksin"
"Tamam"dedim ve içeriye bi hoca girdi.
"Merhabalar, ben yeni tarih öğretmeninizim. Geçen sene ki öğretmeniniz bi kzada hayatını kaybetti." Derken. Gözüm Deniz'e kaydı ve telefonuna koyduğu kağıdı çıkardığını gördüm. Çaktırmadan bakmaya devam ettim. Kağıdı açtığında benim resmimi gördüm. Çaktırmadan bakmayı bırakıp bakmaya başladım ve,
"Deniz bu ne?"
"İnsan"
"Deniz sen beni çizmişsin"
"Hayır sadece sana benzeyen birisi"
"Deniz sarışın olabilirim ama gerzek değilim."
"Offf"
"Niye çizdin beni?"
"Derin daha fazla konuşursan kalbini kırıcam. Kendini seviyosan sus"
"Aman senle de konuşulmuyo. Tip."dedim ve önüme döndüm. Hoca jala kendini tanıtıyodu. Anladım ki bu ders böyle geçicek. Kafama sıraya koydum ve uykuya daldım.Deniz
Derin kafayı yemişti böyle tehlikeli bi sınıfta uyuyodu. Basbaya kafasını koymuş melek gibi uyuyodu. Hoca arkasını döndüğü her an Selin dönüp Derin'e bakıyodu ve iğne atıyodu. Bağırarak,
"Hocam benim birsürü sorum var"dediğim an hoca bana döndü, Selin önüne döndü. Elimin içi iğne dolmuştu. Acıyodu ama olsun değerdi.
Off ne diyorum ben.
"Sor Deniz, anlaşılan bu sene sınıfı geçip kurtılmak istiyosun"
"Evet."
"Sor bakalım"
"Aa şey anlattıklarınızı tam anlayamadım tekrar anlatır mısınız?"
"Tabi yeter ki iste tatlım"dedi ve tekrar anlatmaya başladı. Dikkat ettimde Derin uyanmış ve bana garip garip bakıyodu.
"Niye bakıyosun?"
"Kaç senedir sınıfta kalıyosun sen?"dedi. Derin'le aramızda 2 yaş fark vardı. Ben şu an çoktan liseyi bitirmiştim tabi Selin olmasaydı.
"2 senedir"
"Oha bi dakika sen Deniz 19 yaşındasın off benim beynim neden böyle karışık bugün? "
"İlk olarak günaydın ve Ne biliim neden karışık olduğunu."
"Deniz senin bu sene sınıfı geçmen lazım. Geçircem seni bu sınıftan."
"Derin saçmalıyosun"
"Hayır efendim. Bana verdiğin sözü tutucan Deniz"
"Ne? Hangi söz? "
"Bi gün seninle evlenicez fıstık demiştin bana"
"Ne zaman?"
"Küçükken"
"Derin küçükken demişim"
"Sonuçta söz verdin"
"Derin tamam ama şartlarım var"
"Alalım?"
"Sen de savunma tekniklerini öğreniceksin."
"Şartlarım denmez. Şartım denir Deniz bey. Neden sınıfta kalfığın belli"
"Derin....a şey neyse boşver."
"Laf ağzından çıktı."
"Olabilir."
"Deniz..."
"Tamam"
"Hadi"
"Derin ya ben seni küçüklüğümüzden beri seviyorum ama bu sene iöimde başka bi his var."
"Karnında kelebekler mi uçuşuyo?"
"Gibi"
"Aşık olmuşsun sen"
"İmkansız"
"O zaman git başımdan."
"Tamam"
"Deniz dur!"dedi durdum yanıma koşup elimi açtı elinin içine bişey koydu ve gitti. Elimi açıp baktım. Deniz kabuğuydu. Sahilde Derin'e vermiştim. İçinde Beni Hiç Unutma Fıstık yazıyodu. Küçüklük işte.Derin
Eline deniz kabupunu verdim ve gittim. Önüme Selin çıktı ve
"Sıra Sende"dedi.
"Deniiz!!"diye çığlık attım.Deniz
Derin çığlık attı. Kesin Selin vardı kesin. Koşarak sesin geldiği yere gittim. Selin elinde ünlü bıçağı ile Derin'e ilerliyodu. Selini arkadan tuttup bıçağı elinden aldım. Derin bıçağa tekme atıp uzağa fırlattı. Selin'in kulağına,
"Sıra o kızda değil"dedim.
"Evet onda. Ölmeden benden kurtulamıycak."dedi. Selin'i bıraktım bıçağı kapatıp cebime koydum. Okulun arkasına gidip bıçağı gömdüm. Bi ses,
"Teşekkür ederim"dedi arkama baktım ve Derin'i gördüm. Neden bilmiyorum ama yerimden fırlayarak ona sarıldım ve anlından öptüm. Derin bana gülümsedi ve,
"Aşıksın olum sen"dedi. Evet aşıktım ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZİN DERİNLİKLERİ
Romanceİkisi de büyük zorluklar atlatıyo. Özellikle Sakar, Cesur ve biraz da Korkak olan kızımız çok göz yaşı döküyor. Agrasif beyefendimizin buzdan kalbi bu kızımızın kalbinde yanan ateşle eriyor. "DENİZİN DERİNLİKLERİNE HOŞGELDİN"dedi kafamı öperek...