▶ Park Jimin ◀

2.1K 311 17
                                    

Jimin arabadan indikten sonra Jungkook'a tekrar bakmak için geri döndü fakat o çoktan gitmişti. Yalnızlık hissi yine baş gösteriyordu. Ailesine kavuşmayı hiç istememek normal miydi? Evine girdi. Sanki uzun süredir temizlik yapılmamıştı . Jimin neler olduğunu merak ediyordu ve annesinin odasından gelen seslere doğru yürüdü, kapıya yanaştı. Babası yine iş hakkında birileriyle konuşuyor olmalıydı.

Jimin yavaşça kapıyı tıklattı. Annesinin tiz sesi ona "Gel." diyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra içeri girdi.

"Jimin?!"

Babası aniden telefonu bırakıp ayağa kalktı, annesi ise şaşkındı ve ağzından tek kelime çıkmıyordu. Bu, Jimin için çok tuhaf bir andı, hem de çok. Sanki ilk defa önemseniyor gibiydi.

"Nerelerdeydin?! Bizi meraktan öldürdün!"

Küçük olan kaşlarını çattı. Nerelerdeydi öyle mi? Hayatını kurtarmaya çalışıyordu, evine dönmeye çalışıyordu. İçinde duygu barındırmayan ses tonuyla konuştu.

"Bilmiyor muydunuz?"

"Gecenin bir yarısı evden çıkıyorsun ve tam bir ay boyunca eve gelmiyorsun. Nasıl bilebiliriz?"

Bu sefer konuşan annesiydi. Sesinde üzüntü vardı, birazda hayal kırıklığı belki... ama Jimin kadar hayal kırıklığına uğramış olamazdı.

"Beni aramak için bir şeyler yaptınız mı peki? Polise haber verdiniz mi mesela?" diye sordu umutla. Küçük bir ihtimal... ama çok küçük... ailesi çaba göstermiş olabilirdi.

"T-tabii ki... Jinyoung, polisi ara ve onlara oğlumuzu bulduğumuzu söyle hadi."

Annesi, babasının isteğiyle birlikte telefonunu cebinden çıkardı. Gerçekten de polise haber vermemişlerdi. Jimin bunu fark ettiğine üzülüyordu.

"Çok düşüncelisiniz."

Onların odasından ayrıldı ve kendi büyük, karanlık odasına çıktı. Aynanın karşısına geçti. Berbat görünüyordu. Saçları yağlanmış ve dağılmıştı, elbiseleri kirlenmişti, eski koyu ten rengi ise solmuştu. Ama Jimin'in önemsediği şeyler bunlar değildi. Bunların hepsine çare bulunabilirdi. Onun önemsediği şey ailesinin onun bu haline tek bir laf etmemesi, ilgi göstermemesiydi. Oğulları karşılarında mahvolmuş bir halde dururken onlar yalnızca bağırmışlardı. Oğullarını aramak yerine yalnızca yalan söylemişlerdi ve şimdi de, özür dilemek için Jimin'in yanına bile gelmiyorlardı.

Jimin, bir ay boyunca yıkılmayan umudunun nasıl şimdi paramparça olabildiğine hayret ediyordu.

Elinde buruşmuş kağıttaki numaralarını, yatağının üstünde duran telefonuna kaydettikten sonra ayağa kalktı ve kendine çeki düzen verdi. Güzel kıyafetler giydi, güzel kokular sıktı ve güzel takılar taktı. Madem her şey eskiye dönmüştü, o da eski Jimin olacaktı.

Eski Jimin sokaklara aşıktı.

***

Bir kaç bardaktan sonra, sonunda sarhoştu. Uzun süredir yapmamıştı bunu. Çerezlerle karnını doyurmamış, içkilerle susuzluğunu gidermemişti. Bazı insanlarda belli ki bu tür şeyleri özlüyordu.

Jimin, diğerleri gibi değildi. Sarhoş olduğunda içine kapanırdı. Yine böyle olmuştu işte. Gecenin bir yarısı bir banka sinmiş, sessizleşmiş ve müzik dinlemeye başlamıştı. Bulunduğu durumdan memnun olmasına rağmen içinde eskilerden kalan bir sıkıntı vardı. Dışardaydı, özgürdü ama sanki kahverengi saçlı adamın ayak sesleri sürekli kulaklarında çınlıyordu. Nerdeyse on defa, bu yüzden kulaklıklarını çıkarmak zorunda kalmıştı.

Cebinden telefonunu çıkardı ve bir sonraki şarkıya geçti. Müziğin her şeyin ilacı olduğu doğruydu ama ne yazık ki özlemi gidermiyor, daha çok arttırıyordu. Mesaj kısmını açtı.

Gönderilen: Yoongi, Jungkook

J: Evinize dönebildiğinizi umuyorum. Sizi özledim çocuklar. Pazar günü Blue Cafe'de buluşalım olur mu?

Gülümsedi. Pazar günü olmasını istiyordu çünkü ancak o zamana kadar her şeye alışabilirdi. Kendini toplaması biraz uzun sürüyordu. Üstelik açıklama yapması gereken bir çok sahte arkadaşı vardı. 'Oh, Jimin nerelerdesin? Meraktan öldüm. Akşam ki partiye geliyor musun? veya 'Nasılsın Jimin? Seni görmeyeli uzun zaman oldu. Nerelere kayboldun?' gibi mesajlar artık samimi gelmiyordu. Yazılışlarında bile, seni değil, bize ısmarlayacağın içkileri, yemekleri, vereceğin hediyeleri özlüyoruz diye bağırıyorlardı.

Jimin bunu çok sonra fark etmişti ama, çok yalnızdı.

Arkadaşlarını para karşılığında yanında tutabilecek kadar çok yalnızdı.

the way out #yoonminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin