▶ Min Yoongi ◀

2.2K 305 37
                                    

"Büyükanne?"

Yoongi, paspasın altında duran anahtarla evine girmişti. Büyülannesine seslenmiş olmasına rağmen bir cevap gelmiyordu. Evinin özlediği kokusunu içine çektikten sonra odasına ilerledi, fakat içeri girmek istemiyordu. Kapının arkasından kapanabileceği düşüncesi onu korkutmuştu. Bu yüzden kapıya bir sandalye yasladıktan sonra içeri girdi ve temiz kıyafetleriyle masanın üstünde onu öylece bekleyen telefonunu aldı.

Büyükannesi neredeydi ki?

Telefonunda onlarca arama vardı. Bayan Min sürekli olarak, telefonun açılmayacağını bile bile torununa ulaşmaya çalışmış olmalıydı.

Alabileceği her şeyi aldıktan sonra banyoya girdi. Burada korkmuyordu ama kapıyı ne olursa olsun açık bırakacaktı.

***

Saçlarını kuruladı ve salona geçti. Endişelenmeye başlıyordu çünkü neredeyse gece olmuştu ve büyükannesi hala ortada yoktu. Telefonunu eline aldığı anda dış kapı açıldı. Yaşlı büyülannesi bitkin, yorgun ve huzursuz görünüyordu. Bir de şaşkınlıkla torununa bakıyordu.

"Yoongi?"

Titreyen sesiyle sordu yaşlı kadın. Gördüklerine inanamıyordu.

"Benim büyükanne."

Bayan Min, Yoongi'ye yaklaştı ve önüne düşmüş saçlarını nazikçe geriye attı.

"Gerçekten döndün mü?"

Yaşlı kadının gözlerindeki yaşlar akmaya başlamıştı. Yoongi'de ona katıldı ve büyükannesine sıkıca sarıldı. Kapalı kaldığı günlerde bunu çokta fark etmemiş olmalıydı ama onu çok özlemişti. Büyükannesi her şeyiydi ve artık karşısında duruyor olması, saçlarını okşuyor olması asıl şimdi onu evindeymiş gibi hissettirmişti.

"Aç mısın oğlum?"

Yoongi gözyaşlarını sildikten sonra başını salladı. Her şey arasında acılı karın ağrısını unutabilmesi de şaşırtıcıydı.

"Sana bir şeyler getireyim."

Büyükannesi mutfağa gitti ve bir kaç dakika sonra elindeki tepsiyle birlikte geri döndü. Yoongi'ye her zaman bolca yemek yedirmeye çalışmıştı ama o, ya gerçekten yemiyordu ya da yedikleri hiç bir işe yaramıyordu. Torunu çok cılızdı, aynı zamanda boyuda kısaydı. Büyükannesi her zaman onunla kız olduğuna dair şakalaşırdı.

Yoongi çubuklarına sıkıştırdığı ddukbokiyi ağzına attı. Sanki yemek yemeyeli yıllar oluyordu. Öyle ki sıcaklığını bile hissetmiyordu.

"Teşekkür ederim büyükanne."

Büyükannesi gülümsedi. Fakat bir kaç saniye sonra aklına gelen şeyle birlikte ister istemez suratı asılmıştı. Rahatsızca yerinde kıpırdanırken torununa sordu,

"Neden öylece gidiverdin Yoongi?"

Torunu büyükannesine odaklandı.

"Bir not bırakmak yerine en azından vedalaşıp gidebilirdin. Üzülürdüm belki ama arkadaşlarınla yapmak istediğin bir şeyden de seni alıkoya-mazdım. Sen bana babandan kalan tek varlıksın, biliyorsun."

Yoongi duyduklarıyla şaşırmıştı. Aslında daha çok oyun kurucuların bunu bile planlamasına şaşırmıştı. Küçük bir notla yaşlı bir bayanı kandırmak kolay olmuş olmalıydı. Yoongi nota ne yazdıklarını merak ediyordu ama şimdi sormayacaktı. Büyükannesinin anlamasını, yaşadığı sıkıntıları bilmesini istemiyordu.

"Özür dilerim büyükanne. Söz veriyorum bir daha sana söylemeden hiç bir yere gitmeyeceğim."

***

Yoongi dolabından çıkardığı pijamalarını üstüne geçirdi. Evde olmak insanı gerçekten iyi hissettiriyordu. Küçük, tek kişilik yatağı sanki kollarını açmıştı da onu sarmak için bekliyordu. Biraz abartıyor olabilirdi tabii ama artık önemli değildi. Artık hiç bir şeyin önemi yoktu. Bir ay süren o kabus artık bitmişti.

Ama Yoongi için hala bir şeyler eksikti.

Mesela,

Kucağına yatırabileceği biri yoktu.

Omzuna yaslanacağı, kendi boyutlarındaki peluş ayısı da yoktu.

Şimdi kim bilir, Jungkook ve Jimin ne yapıyorlardı? Kim bilir, aileleriyle nasıl bir ilk buluşma yaşamışlardı? Yoongi onları da merak ediyordu. Kesinlikle özlemek değildi bu, daha ayrılalı bir kaç saat olmuştu. Yoongi'nin ki yalnızca o eksiklik hislerinden biriydi. Bir de galiba onlara alışmıştı.

"İyi geceler Yoongi."

"İyi geceler büyükanne."

Yoongi telefonunu eline aldı, bilinmeyenden gelen bir kısa mesaj vardı. Mesajı okumadan önce pantolonunun cebinde unuttuğu kağıdı eline alıp açtı ve iki numaradan biriyle karşılaştırdı.

Belli ki bilinmeyen kişi Jimin'di.

J: Evinize dönebildiğinizi umuyorum. Sizi özledim çocuklar. Pazar günü Blue Cafe'de buluşalım olur mu?





the way out #yoonminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin