▶ Jeon Jungkook ◀

3K 333 53
                                    

Jungkook, mesaiye kaldığı işinden sonunda çıkmıştı. Bütün gece bir kafede tıkılı kalıp sarhoş insanlara servis yapmak zorunda kalmak, zevkleri arasında yer almıyordu. Ama yaşaması gerekiyordu, yaşamak için para kazanması ve sevdiklerini de yaşatması gerekiyordu. İki ablasını yani. Onun, anne babası gittikten sonra, okuması için okulu bırakan, her gün dönüşümlü çift vardiya çalışan ve cehennemden çıkma evlerini bir cennete dönüştüren iki ablası. Jungkook onlara minnettardı ama artık bir çocuk değildi ve hayatın ne denli zor olduğunu da biliyordu. Bu yüzden okulda aldığı 'ara ders' denilen ve notu olmayan dersleri almayı bırakmış ve çalışmak için günde fazladan iki saat kazanmıştı.

Şimdi ise o haris patronu yüzünden erkenden kapatılmayan kafe gecenin üçüne kadar sarhoşlara hizmet etmeye başlamıştı.

Neyse ki, patron insafa uğramıştı da, okulu olan Jungkook'un on ikide gitmesine izin vermişti.

Küçüğün gözü, yolda öylece duran bir taşa takıldı. Adımlarını ona çevirdi ve sağ ayağıyla güçlü bir tekme attı. En az yüz santim ileri gitmişti. Jungkook tekrar ona doğru yürüdü ve bir tekme daha vurdu. Bu sefer taş, evinin yolunun, bir gölge oluşmasına bile izin vermeyen karanlığında kaybolmuştu.

Jungkook iç çekerek ileri doğru yürüdü. Eğer diğer bütün insanlar gibi kahrolası 2015 yılında onunda bir akıllı telefonu olsaydı, onun ışığını açıp yolunu aydınlatabilirdi, ancak, Jungkook şanslı doğmamıştı. Para bulunca gözleri dönen anne babası, üç çocuğuna bakamayacağını düşündüğü için kaçıp gitmişlerdi... O paraları tek başlarına yiyebilmek için gitmişlerdi... Belki de yeni çocuklarına yedirmek için gitmişlerdi...

Jungkook omzunda hissettiği acıyla duraksadı. Galiba birine çarpmıştı.

"Ben...özür dilerim."

Sanki, güneşten gözleri kamaşmış gibi karanlığa gözlerini kısarak baktı. Bir kaç hışırtı ve ayak sesleri duyuyordu ama kesinlikle bir beden görmüyordu.

"Dikkatli ol çocuk."

Bu, adam -sesi yüzünden erkek olduğunu düşünüyordu- onun çocuk olduğunu nasıl bilebilmişti ki? Kedi gözleri mi vardı?

"Gerçekten özür dilerim, burası çok karanlık, sizi görmemi-"

Ve Jungkook o anda suratına bir yumruk yiyip yere düştü. Çenesini sızlıyordu ve gözleri dolmuştu. Bu kadar çabuk ağlama moduna girmesinin sebebi ise daha önce kimsenin ona vurmamış olmasıydı.

O sırada bacaklarına gelen bir tekmeyle bağırıp dizlerini kendine çekti.

İnsanlara hep kibar davrandığı için genelde herkes özrünü kabul ederdi. Bu adam neden ona vuruyordu ki? Jungkook nasıl karşılık vereceğini bilemiyordu.

Bir tekme de karnına geldi. Gözlerine toplanan yaşlar akmaya başlamıştı.

"Gerçekten...özür dilerim." dedi cümleleri arada hıçkırıklarıyla karışırken. Seslerden anladığı kadarıyla adam ona doğru eğilmişti. Aslında bu biraz da burnuna dolan içki kokusundan anlaşılıyordu.

"Bu bana çarpmanın cezası...Jeon Jungkook."

Ve adam, o an ne yaptıysa, Jungkook'un ağzını ve burnunu bir bezle kapatmıştı. Kısa süre içinde ise küçük olan, zaten karanlık olan görüş alanını artık gerçekten göremediğini hissetmişti.

Karanlığa olan aşırı korkusu da, tam o gün başlamıştı.

the way out #yoonminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin