❌❌

3.8K 411 80
                                    

Yoongi kağıdı yere bıraktıktan sonra çocuğun ağzındaki kumaşı çıkardı. Onun titriyor olması umrunda değildi, ona güvenmiyordu. Sorularının cevabını almadan küvetten çıkarmayacaktı.

"Bu kağıttaki bilgiler senin mi?"

Soğuk sesiyle sordu. Jimin vücudundaki titreme şiddetlenirken başını aşağı yukarı salladı.

Küvetten kendisi çıkabilirdi elbette, ama onu buraya koyan adam çıkarsa kötü şeyler olacağını söylemişti. Jimin bunun doğru olduğunu biliyordu çünkü ayağa kalktığı anda vücuduna çarpan elektrik yüzünden bir gün boyunca, bacaklarını uyuştukları için kullanamamıştı. Üstelik aklı pek yerindeymiş gibi de hissetmiyordu.

"Kapalı alanlardan korkuyormuşsun."

Jimin herhangi bir cevap vermedi. Titremeye devam ediyordu. Bu adam onu buradan çıkarabilir miydi ki? Min Yoongi kimdi ve nerede kalmıştı?

"Burada ne pencere ne de havalandırma var."

Yoongi ellerini adamın beline koydu. Şimdi güvenmemenin sırası değildi. Eğer donarak ölürse, cevap alamazdı. Bu yüzden onu kaldırdı ama Jimin direnmiş ve suyun içine geri oturmuştu. Elektrik yemekten çok korkuyordu.

"Seni çıkarmaya çalışıyorum!"

Jimin adamın yüzüne baktı. Nasıl anlatacaktı ki ona? Sesi çıkmıyordu, soğuktan dolayı çoktan kısılmıştı.

"Mi...n..."

Bir kez yutkundu ve sonra boğazını temizledi.

"...Yoo..."

Ama nafile, sesi çıkmıyordu.
Neyse ki Yoongi Jimin'in derdini anlamıştı.

"Ben Min Yoongi. Kağıtta da yazıyor, seni çıkarmam gerek. Öleceksin burada."

Jimin'in gözleri şaşkınlıkla açıldı. Bir de, doğru mu hissediyordu emin değildi ama sanki küçük bir tebessüm yayılmıştı dudaklarına.

Kollarını hafifçe kaldırıp Yoongi'nin ellerini tekrar yerleştirmesini bekledi ama soru soran gözlerle karşılaşmıştı.

"Kendin kalkamıyor musun?"

Jimin başını olumsuzca salladı. Aslında kalkabiliyordu ama cesareti yoktu. Gücü yoktu. Bu yüzden kollarını biraz daha açtı. Yoongi nefesini seslice dışarı verip Jimin'i dışarı çekmişti. Burada görebildiği herhangi bir bez parçası bile yoktu. Açık kapıya doğru yürüdü ve arkasına bakmak için hızla ittirdi. Kapı kapanmıştı ama Yoongi bir bez parçası bulmuştu, aslında daha çok bir vücut havlusu bulmuştu. Onu Jimin'e sararken kapıdan bir tık sesi duydu, önemsemedi. Küvetteki suyu boşaltmaya gitti sonra da Jimin'i kaldırıp çeşmeden su içirdi.

Klozet kapağını kapatıp üzerine oturdu. Jimin'in üzerindeki ıslak kıyafetleri değiştirmesi gerektiğini düşünmüştü o anda, bu yüzden odaya gidip kıyafet getirmeye karar verdi. Bir kaç saniye süren oturma faslını bitirip kapıya yöneldi ve tokmağı çevirdi. Kapı açılmıyordu.

Önceki gibi bir kaç kez daha denedi ama yine önceki gibi bir sonuç alamadı. Her şeye katlanabilirdi, her şeye katlanmaya hazırdı ama bir tuvalette kilitli kalmayı kesinlikle kabullenemezdi.

Sonra aklına Jimin geldi ve ona döndü. Küçük olan hala ıslak kıyafetlerle duruyordu.

"Onları çıkarman gerek."

Jimin'in beyaz şortunu ve beyaz atletini işaret etti.

Jimin umursamadan Yoongi'den gözlerini ayırdı ve aynaya, kendi hayali penceresine baktı. Yoongi'nin sormak istediği sorunun cevabı işte buydu.

'Kapalı alan korkun olmasına rağmen burada nasıl kalabiliyorsun? '

Jimin o aynayı bir pencere olarak kabul etmişti. Ardında kendi evindeki gibi gri, uzun bir bina, biraz parmak uçlarına yükselince görülen kısa saçlı bir kadının biraz aşağıda kalmış evi vardı. Camı açıp kafasını dışarı çıkardığında kadınların sokak boyunca, balkondan balkona astıkları çamaşırları görebiliyordu. İşte bu küçük hayal Jimin'i duvarların arasında sıkışıp kalmamasını sağlamıştı. Zaten korktuğu elektriğin, soğuk suyun, koyu kahve saçlı adamın ve beklemenin üstüne bir korkunun daha eklenmemesini sağlamıştı.

Daha sonra düşünceleri penceresinden uçup gitti. Min Yoongi ona sesleniyordu.

"Hey, sana diyorum."

Jimin kaşlarını kaldırdı.

"Üzerindeki ıslak kıyafetleri çıkarmazsan ısınamazsın."

Anladığını belirtmek için başını salladı. Sonra ayağa kalkıp havluyu üzerinden attı. Aynı şekilde kıyafetlerini de. Yoongi gördükleriyle duvara öylece sinmek zorunda kalmıştı. Jimin'in üzerinde çürükler ve arkasında -su yüzünden olacak ki- kabuk bağlayamamış yaralar vardı.

"Sana ne yaptılar öyle?"

Jimin'in yanına giderken, onun kendisinden biraz çekinmiş olduğunu fark etti. Küçük olan hemen havlusuna sarındı ki utancı daha fazla görünmesin. Yoongi onu ikiletmedi ve durdu. Jimin de klozetin üstüne oturdu.

"Her yerinde kesikler var."

Jimin dudaklarını ısırdı. Şu adam sadece sussa olmaz mıydı? Her şeyi tekrar hatırlamak istemiyordu.

"Hey, Jimin."

Cevap vermedi. Dudaklarını ısırmaya devam etti.

"Ah... özür dilerim."

Arkasına, ona baktı ama yine cevap vermedi. Dudağından akan kan damlasını, son anda görmüştü.

Yoongi telaşla onun dudaklarına yönelirken ne yaptığını sorgulamadı. Neden tanımadığı adama acıdığını, neden ona ne olduğunu merak ettiğini, neden onun kanayan dudaklarını sildiğini sorgulamadı. Sadece yaptı.

Bir de kendi dudaklarından şu kelimeler çıkmıştı.

"Çok özür dilerim."

Jimin cevap olarak yalnızca başını iki yana salladı. Maalesef hatırlamak istemediği her şeyi tekrar hatırlamıştı.

the way out #yoonminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin