Yanlış Tercih - Umut

2.7K 342 26
                                    

Jungkook şaşkınlıktan açılan gözleriyle Jimin'e döndü. Büyüğünde ondan bir farkı yoktu. İçinde büyümeye başlayan siniri bastırmaya çalıştı ama başaramadı. Sakince konuşmak isterken bağırdığını fark etmişti.

"Bu ne böyle?! Bizimle dalga mı geçiyorlar?!"

Jimin cevap vermedi. Zaten bilmediği bir şeye de cevap veremezdi. Aklında dönen soruları Jungkook sormuştu ama ekranda ne bir değişiklik olmuştu ne de başka bir şey. Jimin bakışlarını Yoongi'ye çevirdi.

"Onun kağıdı yoktu."

Mırıldandığı için, Jungkook onu duyamıyordu. Jimin'in tek düşündüğü, Yoongi'yi tanımıyor olduğuydu. Nereden geldiğini, kaç yaşında olduğunu, korkusunu, ailesini hiç bir şeyi bilmiyordu. Ama dikkatlice düşündüğünde ona hep güvendiğini fark etmişti. Yaşını bilmeden abisi olarak benimsemiş, ona dokunan tanımadığı bir bedenden sonra bir de Yoongi'ye yaklaşması için izin vermişti. Ama Yoongi, her zaman onu korumuş, yemeğini paylaşmış, korktuğu zamanlarda yanında olmuş ve hiç bir zaman Jimin'e zarar vermemişti. Sadece bir kere... bir kere hatırlamasına sebep olmuştu o kadar. Bir yabancının bilmeden konuşması kadar doğal bir şey yoktu.

Aşama 3: Yanlış Tercih

Ekranda değişen yazıyla ikisi de kendine geldi. Jungkook cebindeki hapları, saati, ona burayı hatırlatacak her şeyi masaya bırakmıştı. Dışarı çıkacaktı. Ablalarına kavuşacak, okuluna devam edecekti. Onu bekleyen bir arkadaşı yoktu belki ama kendi kendinede olsa tüm dünyaya iyi olduğunu söyleyebilecekti. Çıkışı buldum diyebilecekti.

Ama onun ne yaptığını fark eden Jimin tarafından durdurulmuştu.

"Aptal olma Jungkook."

Küçük olan bakışlarını Jimin'e çevirdi.

"Neden? Çıkacağım buradan."

Jimin küçüğe yaklaşmış ve az önce çıkardığı hap kutusunu tekrar cebine yerleştirmiş, saati de zorla öne uzattırdığı bileğinden geçirip bağlamıştı.

"Bizi o kadar kolay bırakırlar mı sanıyorsun? Bir oyunun içindeyiz Jungkook. Bizi test ediyorlar. Aşama 3 yazdı ama oyunun açıklaması gelmedi. Sence neden?"

Jungkook Jimin'e öylece bakakaldı. Anlamıyordu. Daha az önce çıkabileceklerini yazmışlardı işte, bu çocuk daha neyi sorguluyordu? Yoongi, ne yaptığı belli olmayan bir suçlu ve ikisi kobay fareleriydi o kadar. Bu çözülmesi zor bir yapboz değildi.

Ona cevap vermeyen çocuğu umursamayıp kendi sorusunu kendi cevapladı Jimin.

"Çünkü bu oyunun açıklaması... aslında duyuru."

Jungkook'un yüzünde küçük ve alaycı bir tebessüm oluştu. Bu tam bir saçmalıktı.

"Çok fazla kafa yoruyorsun hyung. Çıkmak istemiyor musun?"

Elbette istiyorum! Buraya konulmadan önce neler çektim haberin var mı?! Bacaklarında ki yaralara bakılırsa sende kolayca getirilmemişsin. Ama orada ne yazıyordu? 'Jungkook ve Jimin sadece eşlik etmek için orada' Mantıklı değil bu. Çıkışın bu kadar kolay olması mantıklı değil."

Bir daha düşününce, Jungkook'un da yazı hakkında şüpheleri vardı elbet. Ama artık karanlıkta kalmak zorunda olmadığı düşüncesi bile onu dışarı itmeye sebep oluyordu Mantıklı olup olmaması, küçüğün pek umrunda değil gibiydi.

"Tamam... Düşünmem için biraz zaman ver." dedi Jimin'in tuhaf teorisiyle baş başa kalabilmek için. Hayatta her zaman tedbirli davranmıştı. Her ne kadar bu kuralını, bu durumda yıkmak istese de yapmayacak ve düşünecekti. Tedbirli davranacaktı. Çünkü ne böyle boktan bir yerde hayatını geçirmek istiyordu ne de böyle boktan bir yerde ölmek.

"İstediğin kadar düşün Jungkook. Buradan, bu oynuları tamamlamadan çıkamayacağız."

***

Yoongi'nin gözleri aralanmaya başlamıştı. Başına bir ok gibi saplanan ağrının kaynağı açlık, acının kaynağıda kanında gezinmeye devam eden ilaçtı. Başını tuttuktan sonra inleyerek doğruldu yerinden. Ortamda ki sessizlik, bir hastane odasına eş değerdi.

"Uyandı."

Jungkook'un bıkkın sesi yankılandı odada. Jimin incelemeye doyamadığı ekrandan Yoongi'ye dönmüş ve küçük bir tebessüm yerleştirmişti yüzüne. Jungkook ikiliye kötü kötü bakmayı tercih etmişti.

"Sonunda." dedi Jimin Yoongi'ye yürürken. Ardından yanına, bedeni ona çevrili bir şekilde oturdu. "Sen uyurken tuhaf bir duyuru geldi hyung."

Yoongi ağrıyan başını elleri arasından çıkarmış ve sorgulayan gözlerle karşısındakine bakmaya başlamıştı. Üç gündür kullanmadığı ses tellerini, çıkaracağı tuhaf sesleri bilmediğinden şimdide kullanmak istemiyordu.

"İyi misin? Şimdi söylemesem daha iyi sanırım..."

Yoongi yutkundu ve ardından başını iki yana salladı.

"D-devam et."

Tahmin ettiği gibi sesi tuhaf değil daha çok çatallı çıkmıştı. Jimin ona parıladayan gözlerle bakmaya devam ederken şimdi anlatma diyebileceğini sanmıyordu zaten.

Fakat Jungkook'ta bir tuhaflık vardı ve bunu sormayı aklının bir köşesine yazmıştı.

"Senin bir suç işlediğin için burada olduğunu ve bizimde sana eşlik etmek için buraya konulduğumuzu yazmışlardı. Sonra Jungkook ve bana dışarı çıkmak için izin verdiler ama ben bunun çokta inandırıcı bir 'duyuru' olduğunu düşünmüyordum. Çünkü hemen ardından üçüncü aşama geldi, ismi de yanlış tercihti. Kalmanın mı gitmenin mi daha yanlış olduğunu bilemediğimden kalmayı tercih ettim. En azından bu yolda başıma neler gelebileceğini tahmin edebiliyorum."

Jimin o kadar hızlı konuşmuştu ki, Yoongi kelimeleri sindirmekte güçlük çekmişti. Ama her şey yavaş yavaş beyninde birleşmeye başladığında o da tıpkı Jimin ve Jungkook gibi şaşırmadan edememişti.

"Ben ne suçu işlemişim?" dedi şaşkınlığı atamamışken.

"Bunu senin bilmen gerekiyor."

Jungkook böyle cevap vermişti . Bir süredir sessizce onları dinliyordu.

"Sen neden gitmedin Jungkook?"

"Senin için değil! Sadece, Jimin'in anlattıkları mantıklı geldi. Buraya gelişimiz kolay olmadı. Çıkışımızın da pek kolay olacağını sanmıyorum."

Cümlesinin arasında kendi bacaklarını ve Jimin'in geçmeye başlamış çürüklerini göstermişti. Yoongi ikisine de içten bir tebessüm bıraktı.

"Teşekkür ederim. Beni geride bırakmadınız."

"Dedim ya, senin için değil."

Ayakta durmaktan sıkılmış olan küçük, kendini Yoongi'nin yanına bıraktı. Ama nedeni onun canlı vücudunu özlemiş olması değildi ya da sesini ya da ona öylece bakmasını. Sadece yorulmuştu o kadar. Sadece yorulmuştu.

Kararınız nedir?

Değişen ekrana baktı üçüde. Her değişimde çıkan şu ses artık can sıkmaya başlamış olsada her şey gibi bunada alışmaları gerekiyordu.

Jimin, Jungkook'tan onayı aldıktan sonra cevap verdi.

"Devam ediyoruz."

Böylece Jungkook'un içinde oluşan o küçük umut, daha da büyümüştü. Çünkü biliyordu, bunun bir bitişi vardı, bir çıkışı, bir sonu... Tek yapmaları gereken ilerlemekti. Ya korkularının içine gire gire ilerleyeceklerdi ya da onları yene yene, ama bir şekilde ilerleyeceklerdi. Bir şekilde o çıkış yolu bulunacaktı.

Jimin göğsüne çektiği bacaklarına sardı kollarını. Uykusu gelmeye başlamıştı ve artık düşünecek hali olduğunu sanmıyordu. Başını kanepenin üstüne yasladıktan sonra gözlerinin ağır ağır kapanışına tanık oldu. Bir ara, küçük bir aralıkta Yoongi'nin dediklerini duymuştu.

"Yarın ilk iş olarak birbirimizi tanımaya başlamalıyız bence."

Yüzüne yayılan sıcak gülümsemeyle uykuya daldı.




the way out #yoonminkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin