*Bölüm 14*

251 15 10
                                    

*Eda'nın ağzından*

Zeynep'i gördüğüme çok sevinmiştim. Beni yalnız bırakmayıp gelmişti. Yılların dostluğu tabi.. İyi günde olduğu kadar kötü günde de yanımda. Anlayamadığım tek bir şey vardı o da Zeynep yanında neden bu kızları getirmişti. "Siz kimsiniz?" diye sorduğumda Zeynep de dahil herkes bir garip olmuştu. Bir yanlış mı yapıyordum? Uzun bir sessizlikten sonra merak dolu gözlerimi gören Zeynep lafa girdi. "Şey.. Onlar benim arkadaşlarım. Haber gelmeden önce onlarlaydım. Onlar da geldiler." dedi. "Ha anladım. Okullar açılmadan iyileşsem bari." dedim. Herkesin suratına yine garip yüzler yerleşti. Birbirlerine bakıyorlardı. "Bir şey mi oldu?" dedim. "Yo.. Yok yani. Bir şey yok. İyileşirsin okul açılana kadar. Ben de yanında olurum." dedi Zeynep. Tebessüm ettim. "İsimleriniz ne?" diye sordum Zeynep'in getirdiği kızlara yönelerek. Zeynep "Bu Sıla, bu da Nafiye." dedi işaret ederek. "Tanıştığıma memnun oldum." dedim. Onlar sadece kafa sallamakla yetindiler. Daha sonra Zeynep "Biz bir annenlere bakalım." dedi ve kafasıyla kapıyı gösterdi Sıla ve Nafiye'ye. Ben de dinlenmek için rahat bir pozisyona geçip gözlerimi kapattım.

*Zeynep'in ağzından*

"Aylin Teyze." dedim kapıdan çıkar çıkmaz. Aylin Teyze birden ayaklandı ve "Bir şey mi oldu çocuklar?" dedi. "Çok büyük bir problem yok ama Eda hafıza kaybı yaşıyor sanırım." dedim. "Nasıl yani?" dedi kaşları çatılırken. "Ama her şey normal gibiydi." "Şöyle ki Sıla ve Nafiye'yi tanımadı. Bu yetmezmiş gibi bir de hala liseye başlamadığını sanıyor." dedim. "Bunu gizlersek, Eda'ya söylemezsek sonradan fark ettiğinde hiçbirimizle konuşmaz. Biliyorsunuz değil mi çocuklar?" dedi Aylin Teyze. "Evet. Şimdi gidip anlatmaya başlayalım o zaman." dedim. Kapıdan içeri girdiğimizde Eda'nın gözleri açıldı ve gülümsedi. Yatağın yanındaki kanepeye oturduk. Halka konuşma yapacakmışım gibi boğazımı temizledim. Erkenden söylesek de gerçekleri bize yine de kızacaktı. Çünkü çoktan yalan söylemiştik bile. Herkes gergin gözüküyordu. Eda'nın kızgın hali hiç çekilmiyordu gerçekten de. Bir annenin yavrusuna azar çekmesi gibiydi onun kızgınlığı. Üstelik kızdı mı kolay kolay affetmiyordu. Ne işlere bulaşmıştık. Allah'ım sen yardım et. Tam cümleye başlayacağım, tam ağzımı açtım kapı açıldı.

*Eda'nın ağzından*

Açıkçası kapıda annemleri görmeyi bekliyordum ama gamzeli gülümsemesiyle gözleri parlayan bir doktor girdi içeriye. "Eda'cım nasıl oldun?" dedi. Oturduğum yerde hafif dikleşerek yanıtladım sorusunu. "Daha iyiyim." dedim. "O zaman sana bir iyi bir kötü haberim var." dedi sırıtarak. "Hangisinden başlayayım?" Kapının önünde bekleyen annemle bakıştıktan sonra "Kötüden başlayalım, sonra iyi olanla kendimizi avuturuz." dedim. Herkes tebessüm ediyordu. "Kötü haber şu ki başına darbe aldığın için 2 gün kadarcık uyumaman gerekiyor." Yüzümdeki tebessüm silinirken "2 gün mü?" dedim. "Bana öl deseniz daha çok sevinirdim." Doktor güldükten sonra cümlesini tamamladı. "İyi haber ise birazdan polisler ifadeni aldıktan sonra evine gidebilirsin." "Eve çıkacağıma sevindim ama ben hiçbir şey hatırlamıyorum. Neden burada olduğumu bile. Ben ne anlatacağım?" dedim. "Seni birazcık zorlayacaklar hatırlaman için. Merak etme çok fazla üstüne gelmemeleri konusunda uyarırım onları." dedi göz kırparak. "Peki." dedim. Doktor odadan çıktıktan sonra babam çıkış işlemlerini yapmak için hareketlendi. Ben de üstümdeki saçma sapan hastane kıyafetinden kurtuldum. Yatakta oturup polisleri bekliyordum ki Zeynep anneme dönerek "Aylin Teyze, Eda bizde kalsın mı?" dedi. "A yok canım olmaz." dedi annem. Zeynep ikna yöntemlerine girişerek "Ya ama uyumaması gerekiyor ya. Biz birlikte dedikodu, sohbet derken uyumayız. Hem Sıla ve Nafiye de bizde olur." dedi ve kaş göz işareti yaptı. Hiçbir şey anlamamıştım. Annem "Ay bilemedim ki." dedi. "Babam zaten iş için 2 aydır yurtdışında. Annem de işe gidiyor biliyorsunuz. Hem evde olduğu zamanlarda bize bulaşmaz ki. Sağlıklı çorbalar da yapar." dedi. Muhteşem kozlarını önüne sermişti annemin. "Tamam ama önce eve gidip eşyalarını toplayalım. Ha bir de yarın iş çıkışı bir uğrarım, kuzumu görürüm." dedi annem bana bakarak. Zeynep sevinç çığlıkları atarken bana bakıp 32 diş gülümsedi. Ben de sevinmiştim. Ben uyurken ne dedikodular olmuştu da anlatmak için dileniyordu diye düşündüm. O sırada kapı açıldı. Ayol ne çok sevenim varmış diyecektim ki polislerin geldiğini gördüm. "Odayı boşaltır mısınız?" diyerek yüksek bir giriş yapmışlardı. İstemsizce suçluymuşum gibi gerildim. Bir şey hatırlamıyordum ki.. Herkes odadan çıktıktan sonra bir polis soruya başlarken öbür polis de not almaya başlamıştı. "Servis şoförünüz önceden de dikkatsiz miydi?"

ÇİRKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin