Donmuş gözlerimi büyüterek titrek ellerimle telefonu yatağıma fırlattım.
"Kahretsin! Kahretsin! Kimsin sen? Yeter! Yeter artık bırak peşimi! Ne istiyorsu? Ne? Allahın cezası herif" başımı ellerimin arasına allarak saçlarımı çekiştirmeye başladım.
"Seni!" telefondan yine ses geldi. Telefonu sertçe elime alarak kapattım.
Telefon yeniden çalmaya başladı. Sinirle açtım hemen.
"Bana bak lan seni polise şikayet ederim. Anladın mı? Bırak peşimi! Yaa... Ne istiyorsun benden? Kimsin sen? He kim!?"
Telefondan 1 yada 2 dakika ses gelmedi. Dalga mı geçiyordu bu benimle?
"Ne? Çimen iyimisin? Birşey mi oldu...?Konuşana kızım!"
Şaşkınlıkla ağızımı açtım."Me... Melih! Sen?!... Sen miydin? Ya yani sen misin?"
Ah hayır olamaz! Gözlerimi kapatarak elimi sertçe alnıma vurdum.
"Ahhh aptal ben!" fısıldamıştım ama o duymuş olacakki güldü
"Bence aptal falan değilsin.Çimen! Bu arada bir sorun mu var? Yani peşinde bir sapık falanmı var?Öyleyse halledebilirim"
Aha Çimen çık işin içinden şimdi! Hadi bakalım!offff
"Yok öyle birşey değil yaa... Şey sadece... Şey... " offf...
"Şeyler işte şeyler... Sadece beni korkutmaya çalışan bir kaç sapık işte. Önemli birşey değil. Eee sen niye aradın beni?" konu değiştirdim hemen.
"Hee ben mi? Ben şey diyecektim yaa, bugün bir planın falan var mı?"
Var mıydı?
EYVAH!!!
Hemen saate baktım.
12:48!Offfff!Ardaa... Arda vardı yaaa...Ardayla buluşacaktık
"Çimen?"
"Şeyyy kapatmalıyım şimdi üzgünüm sonra görüşürüz"
"Ne oldu?Planın mı vardı?"
"Hı hı evet evet,ben seni sonra ararım,tamam mı? Gadi bayyy"anında telefonu kapatıp yatağa fırlattım ve hızla Selda ablanın benim için hazırladığı dolabın karşısına geçtim.###
Siyah dar paçamı üzerinede koyu gri kapşonlumu da giyindim. Altımada yine gri bir spor ayakkabı giyindim.
Telefonumuda pantolonumun arka cebine sıkıştırdım. Saçlarımı da at kuyruğu yaparak aşağıya indim."Nereye böyle?"
Yeşim televizyonun karşısına oturmuş meraklı gözlerle bana baktı.
Maraz nerelerdeydi?
"Dışarı da bir kaç işim var da..."
Sözümü kesti
"Taamaamm peki çık"
Ahh.Gerizekalı bu kız yaa.
Gözlerimi devirdim. Allahım sen bana sabır ver."Maraz nerede?"
Bana bakmadan dudaklarını aşağı sarkıttı.
"Ben ne bileyim?" offf tamam. Pekela belli ki morali bozuk bunun. Takma kafana ve ilerle Çimen. Bu kızla şuan daha fazla uğraşamıcam.
"Neyse görüşürüz" cevap beklemeden dışarı çıktım. Ormanın çıkışına doğru yürümeye başladım. Arda gelecekti ama bari evin önünden alacağına ana yoldan alsın.Ürkekçe ormanın içinde ilerliyordum. Adımlarımı hızlandırdım.
Arkamdan bir ses gelince olduğum yerde donakaldım.
Sakin Çimen kedi, köpek falandır. Sakin...
Elime yerden bir sopa aldım. Hızla arkamı dönerek bağırdım.
"Heeaaa!!!" aaaa kimse yokmuşş. Ama yaa ben de hazır havaya girmiştim. Kareteci havası falan.
Gözlerimle her yeri iyice taradım. Ben acaba kendi kendimemi kuruntulanıyordum ne?
Korna sesi duymamla kafamı önüme çevirdim. Araba durdu veee...
İçinden bir meteor indi. Offf Arda sen niye böylesin be aptalım.
Ve oda sanki uyum sağlayalım diye aynı benim gibi siyahlara bürünmüştü.Koyu renkteki pantolonunun üzerine açık gri tşörtünü onun üzerinede yazlık siyah çok güzel bir ceket giymişti. Ama bu haksızlık yaa ona daha çok yakışmış.
"Yakışmış" gözleriyle beni inceliyordu. Ağzımdan istemsizce bir kaç kelime kaçtı
"Aaa hayır sana daha çok yakışmış" nee? Ne diyom ben yaa? Salyalarım aka aka Ardaya bakıyordum. O ise tanıştığımızdan beri hiç görmediğim bir gülümsemeyle bana karşılık verdi.
Senin o gülüşüne kurban lan
İstemsizce kendime tokat attım. Kendime gelmeliydim artık çoçuğun içine düştüm yani. Ahh ben bu hallere düşecek insanmıydım. Hani erkeklerden nefret ediyodum lan ben. Ne oluyo bana?
Elim tekrar yanağıma gidekken bir engele çarptı.
Kafamı benden uzun olan yakışıklıya çevirdim.Hala sırıtıyordu. Ama o daha deminkinden eser yoktu pis pis sırıtıyordu.
"Artık gidelim. Konuşmamız lazım."
Mal mal suratına bakarken kafamı bir aşağı bir yukarı salladım.
Arkasından yürüdüm. Vee bana kapıyı açtı. Bir kapıdaki eline birde Ardaya kaşlarım kalkık bir şekilde bakıyordum. O ise koltuğu işaret ederek konuşmaya başladı.
"Bu senin suçun, şuan ki centilmenliğimin sorumlusu sensin, şimdi... Hadi artık bin şu arabaya" ben ayakta hâlâ dikilirken o ofladı ve sürücü koltuğuna giderek oturdu giderken de mırıldandığını duymuştum
"Sen bilirsin, hem suçlu hem güçlü"Bende onun arkasından şaşkınca sırıtarak arabaya bindim.
Ben ne yapmıştım ki? Benim suçum muş. Pehğ. Hem benim suçum olan şey neymiş ki?
Nereye gittiğimizi bilmiyordum sadece öylece ilerliyorduk işte yolda.
Kafamı çevirip yan profiline baktım.
Biz şimdi arkadaşmıydık. Biz? Hayır olmamalıydık! Arkadaş gibi de değildik hem. İnsan arkadaşına anlam veremediği duygular hissedermi?
Hayır bu arkadaşlık olayı beni iyiden iyiye rahatsız etmişti. Ona bakarken aniden kaşlarım çatıldı.
"Neye bakıyorsun?" bana bakmadan bunu söyleyince utandım. Susarak önüme döndüm utancımdan dudağımı ısırmaya başladım. Kendimden utanmıştım doğrusu.
Konuyu değiştirip nereye gittiğimizi sordum.
"nereye gidiyoruz?" gülümseyerek bana baktı.Dona kalmıştım, sadece o güzel gülüşünü izlemek istiyorum. BANA BİR İYİLİK YAPARMISIN DÜNYA... Şimdi dünya dursa, tam şu andaa... Çok geçmeden manzarası super bir göl ke arına geldik. Arabadan inerek yavaşça yürümeye başladık.
Açık yeşilinden dibindeki yosunlar ve balıkları gözüken gölün üzerine yapılan mekanandan koyu yeşil gölle uyum sağlayan 2 kişilik bir masaya oturduk.
"Evet ne içersin arkadaşım?"
İmalı konuşmasına kaşlarımı kaldırdım."Şey bilmemm. Soda?"
Kafasını sallayarak 2 tane soda istedi."Madem arkadaşımsın özellikle de kızsın peki... Ozaman bana kızlar hakkında yardım edebilirsin. Mesela sevgilim hakkında..."
Kaşlarım aniden çatıldı.SEVGİLİM? Öyle demişti değil mi?
"Edemem!"
Sodasından bir yudum alarak bana baktı kaşlarını kaldırdı.
"Niye?"
"Ben anlamam o işlerden"
"Anlarsın anlarsın"
"peki kim bu kız?"zorlanarak bunu sordum. Cevabını accayip merak ediyordum.O kızı bulup yok etmek istiyordum.
Dudaklarını araladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA AŞKI KANITLA
Genç KurguAşka inanırmısınız? Böyle güçlü bir duygu ve böyle bir bağ varmıdır sizce? Sizi bilmem ama, Çimen inanmıyor. Hemde hiç! Tabi bu umutsuzluğu karşısına onu buna inandırabilecek birisi çekana kadar sürecektir. Arda... Kendiside buna inanmazken bu nası...