Okuldan dönerken rüzgârın siniri geçmemişti arabayı çok hızlı sürmeye başlayınca korkmuştum ne zaman sinirlense saçma sapan hareketler yapıyodu ve çok fazla uzatiyodu eve giderken çok fazla hız yapsada sağlam bi şekilde eve gelmiştik eve girdiğimizde odama çıktım yara bandımi değişme bahanesiyle rüzgârın odasına gittim
- yara bandı nerde dedim yatakta uzanmış telefonuyla oynarken kafasını kaldırıp bana baktı ardından elini saçından geçirip
- noldu bişey yok dimi
- üstüne bi daha düştüm çok kanamaya başladı o yüzden istiyorum deyince korkmuştu gözlerini büyütüp
- niye buraya geliyosun seslenseysin duyardim dedi sonra yatağa doğru bilerek topalladim oda yardım etti eşofmanimin paçasını sıvamak için eğildi sonra ben başladım gulmeye o kadar çok gülüyordum ki bana delirdin mi bakışları yolluyordu sonra ayağa kalkıp
- şakaa yaptiiiiiim diyip koşmaya başladım arkamdan koşuyordu kalidorun orda beni yakalayıp gıdıklayamaya başladı ama o kadar çok gedikliyordu ki çok gülüyordum karnima ağrılar girmişti karnımı gıdıklayamayi bırakınca gülmekten kisilan gözlerimi açtığımda rüzgârın gözleriyle karşılaştım gözü dudaklarıma kaydiğında koşarak odama gitmeye başladım bi ara durup arkamı döndüğümde gülüyordu.***
Okula geldiğimde başıma geleceklerden habersizdim sınıfıma girdiğimde cerenin yanına ezgiler vardı ve bişeyle söylüyorlardı yanlarına gittiğimde
- noluyo dedim
- başına gelecekler için hazırlıklı ol diyip gitti korku filmi mi çekiyoruz mal mıdır nedir
- noluyo ceren
- kanka ya bilmiyom seni sorup duruyolardı dediğinde salla diyip geçiştirdim dersten sonra zil çalmıştı bahçeye inerken mutluydum aşağı indiğimizde tam okulun ortasına gelince üzerime yumurta atmaya başladılar ezgilerin işiydi emindim yumurtaları daha hızlı atmışlar saçıma üzerime her yerime yumurta gelmişti gözlerimden yaşlar akmaya başlayınca ezgi konuştu
- rüzgardan uzak durman gerektiğini söylemiştim dedi titriyordum ve benim yüzümden cerenin de her yeri yumurta olmuştu ardından rüzgarın medivenlerden indiğini görmüştüm ama hiç umursamamıştım sevgilisine karşı beni koruyamazdı hatta gelip onun da yumurta atmasını bekliyordum fakat o öyle yapmamıştı ne zaman oturduğumu bile hatırlamadığım nerden elimden tutarak kaldırdı cebindeki mendili alıp üzerimi hafifce sildi bi işe yaramıyordu üzerimde hala yumurtalar vardı ama elinden bu kadarı gelebilirdi sonra kafasını kaldırıp ezgiye baktı ve üzerine doğru ilerledi sonra sinirle bağırıp
- naptığını sanıyosun ha bu şekilde o kızı benden uzaklaştırıcağını sanıyosan aptalın tekisin sen ne yaparsan yap ben o kızdan uzaklaşmicam anladın mı diye bağırırken berk gelip cereni yerden kaldırdı cerenle beraber ilerlemeye başladıklarında benim hala gözlerimden yaş akıyordu ve yere bakıyordum bi süre sonra ceren geri dönüp elimden tutarak
- gel dedi okul bahçesinden çıkarken cerenin de gözlerinden yaş akıyordu ikimizde durgunlaşmıştık ve ağlıyorduk ceren berke dönerek
- gidebilirsin berk dedi buruk bi ses tonuyla berk dikkatlı olun derken bahcenin demirliklerinin ordan ilerlerken ruzgarın bitti ezgi tamam mı bitti uzak dur benden kelimelerini duymuştum cerenle biraz ilerleyip bi kaldırma oturup ağladık sonra bana baktı ve gülmeye başladık kesinlikle pisikolojimiz bozuktu
- ne gülüyosun be dediğimde daha çok gülmüştük ceren iyi ki vardı ardından rüzgar arabasını önümüzde durdurunca bize anlamsızca baktı sonra ben yine yere bakarak ağlamaya başlayınca ceren gözlerini sildi ve rüzgara döndü
- ne var dedi ben olsam bende aynısını yapardım onun yüzünden yumurtaya bulanmıştık
- özür dilerim böyle olmasını istemezdim dedi ama öyle olmuştu bende gözlerimi silerek ona baktım ayağa kalktığımda gözlerimi devirerek ilerledim belki de suçu yoktu ama o an ona çok sinirliydim ben ilerleyince arkamdan cerenin gelip gelmediğine baktım geliyordu eve nasıl gidicektik napıcaktık hiçbir fikrim yoktu öyle yürüyoduk buraları daha iyi öğrenmiştim ve kadınlara otobüslerin gideceğim yere gidip gitmediğini soruyordum bir teyze oraya giden otobüsün adını söylediğinde teşekkür ettim herkesden sonra ben binicektim cerenin akbilini basıcaktım ve otobüs gitmeden cerene vericektim böyle yapmıştık insanlar üzerimdeki yumurtalara değişik değişik baksada umursamamıştım otobüs biraz ilerledikten sonra ani bi frenle durmuşu herkes noluyo diye tuhaf bi şekilde anlamaya çalışıyordu sonra otobüse rüzgar girdi otobüs şöförüyle bişeyler konuşup otobüstekilere göz gezdirdi beni görünce gözleri bende durmuştu sonra otobüste oturduğum yerin yanına oturdu arabası nerdeydi ?
- özür dilerim dedi kulağıma fısıldayarak umursamadan önüme bakmaya devam ettim elini belime koyunca irkildim dönüp baktığımda gülümsemişti ve önüne dönmüştü.
***
Duş aldıktan sonra uzerimi giyindim telefonumu alıp fotoğraf çekilmeye başladığımda rüzgâr kapıyı tıklatti kapıyı açtığımda
- ne var dedim
- konuşabilir miyiz dediğinde elimle odama girmesini işaret ettim odaya girince konuşmaya başladı oturmamıştı ayakta duruyordu
- özür dilerim tamam mı bu kadar abartacagini bilmiyordum
- daha kaç kere özür diliceksin
- affedene kadar
- tamam affettim dedim affetmiyorum ses tonumla
- yemin et dedi gülerek biri bana gulunce benim de gülesim geliyordu ve bende gülmüştüm
- ayrıldım dedi
- kimle dedim
- ezgiyle zaten sevmiyordum başkasını seviyordum bunu anlamam zaman aldi ama anladım dedi
- kimi seviyosun ki dedim gülerek
- özel hayatim seni ilgilendirmez dedi gülerek cevap verdim
- kimseye söylemem söz dedim sonra yaklaştı biraz bana doğru ve elini belime koyup beni kendine çekti
- biliyor musun ?
- neyi ?
- Galatanin terasina kiminle çıkarsan onunla evlenirmissin
- biliyorum okumustum dedim gözlerini gözlerimden ayırıp dudaklarıma baktı sonra tekrar gözlerime bakarak
- benimle Galatanin terasina gelir misin ? dedi ardından gözleri tekrar dudaklarıma kaydi ve dudaklarını dudaklarima bastırdı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Papatya
Novela Juvenil" Ecenin o sıradan hayatını babasının evli olmasına rağmen başka birine aşık olması değiştirdi. Peki Ece alışabilecek mi yeni hayatına ? Annesinden uzakta yaşamaya, yeni okuluna, yeni arkadaşlarına, yeni evlerine, üvey annesine ve üvey abisi Rüzgâr'...