Onu çok özlüyordum herkesi çok özlüyordum, ama en çok onu. Şimdi ne yapıyor, nerede, bugün okulda ne yaptı, benim için üzüldü mü, beni özlüyor mu, aklına geliyor muyum ?
İzmir güzel şehirdi ama onun kadar değildi. Şuan yanımda olmasını o kadar isterdim ki herhangi bişey demesine gerek yok öylece otursa yeterdi.
Babam ne yapıyor, Neriman abla ne yapıyor ? Sorularım beynimin içini kemirirken annem yanıma oturmuştu bunu fark etmem fazla zamanımı almamıştı bana baktığını hissedebiliyordum annemi çok seviyordum, ama aklım oradaydı.
Annemle rüzgarın arasında kalmıştım ve annemi seçmiştim bundan pişman değildim anneme çok değer veriyordum. Ama yine de onu çok özlüyordum.
- özlüyor musun ? dedi annem verecek cevabım yoktu ne diyebilirdim ki kafamı odanın ortasındaki masadan kaldırarak anneme baktım şuan ağlamak istiyordum ama gülümsedim ve küçük bir kahkaha attım,
- saçmalama anne kurtardın beni o evden zorunlu olmasam asla kalmazdım derken otuz iki diş gülüyordum annem hafif bir gülümseme yapınca oturduğum yerden kalktım,
- ay havalar çok sıcakladı bunaldım valla bi duş alıp geliyim zaten pazartesi yeni okuluma gidicem hiç çekilmez dedim ve söylenerek banyoya girdim.
Suyu açtığımda sessiz banyoda su sesi yankılanmaya başlamıştı gözümden akan yaşı silerken kendimi suyun altına bıraktım ayakta duramayacak kadar yorgundum olduğu gibi mermerin üzerine oturdum burada küvet yoktu şofbenin kolu yerine asılıydı ve oturduğum yere gelerek saçlarımı ıslatıyordu su sıcaktı sıcacık ağlamamak için kendimi sıksam da gözyaşlarım akıyordu, sol tarafımda tarif edilemeyecek bir acı vardı tarifi yoktu.
Sanki... sanki ölüyordum. Neden böyle olmak zorundaydı ki neden arada kalmak zorundaydım hem Rüzgarla, hem annemle, hemde babamla olmaz mıydı ? Olmazdı tabi kendi mutluluğum için Neriman ablayı düşünmüyordum kadının hem kocasını hem oğlunu istiyordum.
Olmaması gereken herşey oluyordu ve ben acı çekiyordum. Onunla tartışmalarımızı bile özlüyordum, aptallıklarını, kahkahasını, beni umursamadığı, kendimi salak gibi hissettirdiği zamanları bile özlüyordum. Belki beni sevmiyordu, belki de kendine çoktan daha iyisini bulmuştu. Ama ben onu çok seviyordum.
Kapı çalınca annemin
- Ece kaç saat oldu yemek hazır acele et dediğini duydum oturduğum mermerden kalktım ve gözlerimi silerek suyu kapattım havluya sarılarak odama gittim ve kıyafetlerimi dolaptan alarak yatağa fırlattığım sırada camın perdesinin açık olduğunu ve karşı komşumuz olduğunu tahmin ettiğim çocuğun marsta insan görmüş bakışlarını fark ettiğim anında perdeyi çektikten sonra üzerimi değişerek mutfağa gittim ve masaya oturdum.Ceren gibi bir dost, Ezgi gibi bir düşman, Can gibi bir plotoniğim, Berk gibi en yakın arkadaşımın aşık olduğu kişi ve Rüzgar gibi bir arkadaş, bir sevgili, bir düşman olmayınca hayat çok sıkıcı oluyordu. Kurduğum cümlenin ne kadar anormal olduğunu düşünerek kafamı dağıtmaya çalışırken yine annemin sesiyle irkildim,
- yesene kızım
- pardon anne dalmışım derken annem kaşığını tabağından çıkararak masaya koydu
- burada mutlusun dimi
- mutluyum tabiki anne sadece oradaki arkadaşlarımda kaldı aklım dediğimde buruk bir gülümseme yaptı
- sadece arkadaşlarında mı dediğinde gülümsedik
- sadece arkadaşlarımda dedim annem tabağına yönelirken bende tabağıma yöneldim kim bilir annem nasıl acılar çekmişti babamın evlendiği, düğünü olduğu o akşam nasıl yanmıştır canı "başka birine aşık oldum" derken babam nasıl paramparça olmuştur kalbi gözlerim dolmaya başladığında gözyaşlarımı göndermeye çalışsam da bir damla akarak çorbaya düştü.
Annem gözlerini tabağıma diktiğinde kafamı kaldırıp ona bakamadım anneme "ben burada mutlu değilim ben Rüzgarsız mutlu değilim" demek istiyordum ama susuyordum bağırmak istiyordum ama susuyordum. Sustuklarım içimde biriktikçe acı olarak bana geri dönüyordu. Ağlayarak bağırmak, bağırarak şarkı söylemek istiyordum. Caddelerde gezerek "rüzgar benim canım" diye bağırmak istiyordum "kimse canı olmadan yaşayamaz" demek.
- ece dediğinde masadan kalkarak
- anne ben biraz dışarıya çıkmak istiyorum hava almaya ihtiyacım var çok uzaklaşmam diyerek daire kapısına ilerledim merdivenden ağlayarak inerken duyduğum sesle durdum,
- asansör var merdivenlerden inmene gerek yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Papatya
Teen Fiction" Ecenin o sıradan hayatını babasının evli olmasına rağmen başka birine aşık olması değiştirdi. Peki Ece alışabilecek mi yeni hayatına ? Annesinden uzakta yaşamaya, yeni okuluna, yeni arkadaşlarına, yeni evlerine, üvey annesine ve üvey abisi Rüzgâr'...