Bölüm 25 : Doğum Günü

4.7K 240 322
                                    

Bölümü, hepimizin 'Pota boylu puştu' olan Cenk ile aynı gün doğmuş @Gnrktl, @TChazar163 ve bugün doğum günü olan @sadeceasosyalim'e ithaf ediyorum. Nice mutlu ve bol kahkahalı senelere. Herkese iyi bayramlar!

~

"Çocuklar siz balonları şişirin, ben de mutfak işlerine devam edeceğim. Mehmet, oğlum, senin ciğerlerin kuvvetliydi hatırladığım kadarıyla."

Mehmet, Sezin ablaya bıkkınlıkla başını sallarken, ona doğru eğilip "Acilen sigarayı bırakmalısın." dedim sessizce. "Ciğerlerin kuvvetini kaybetmesin."

Yeşil gözlerini devirirken, balonları memnuniyetsizce kucağına koyup "Herkesin derdine derman olan Suna ablacığım." dedi bana doğru eğilerek. "Acilen espri yapmayı bırak."

Son birkaç gündür, bugüne, Cenk'in doğum günü hazırlıklarına Sezin ablaya yardım etmek için gitmiyordum okula. Selim, akşamki partiye evi hazırlama olayından kaytarmak için Cenk'i oyalama ve hiçbir şeyi belli etmeme işini üstlenirken, Mehmet huysuz ifadesiyle dolanıp duruyordu sabahtan beri.

Mehmet'i, kapının önünde oturup ettiğimiz sohbetten beri bugün ilk kez görüyordum. Yine bana karşı soğuk ve mesafeli olmasını beklerken, sadece aksiliğiyle karşılaştığım için şaşkınlığa uğramıştım. Bunu dile getirdiğimde ise, 'Kardeşimin doğum günü bugün, tabi ki mutlu olacağım.' cevabını işitmiştim.

Zaman zaman onu kızdırmak hoşuma gidiyordu ve bugün de o günlerden birindeydim. Kucağındaki balonlardan birini alıp, şişirmeye başlarken "Hediye işini hallettin mi?" diye sordum asık suratına bakarak.

Cevap vermeye tenezzül etmeden, hafifçe başını salladı ve balonları şişirmeye devam etti. Ben de onun gibi balonları şişirmeye çalışsam da, ayarını kaçırıp bir sürü balon patlatmıştım. Yeniden şansımı denerken bir tane daha patlayınca, bana doğru eğilerek "Şu balon işini bana bıraksan? Akşama etrafı süsleyecek balon kalmayacak bu gidişle. On yedi tane patlattın, az buz değil." dedi ve elimdeki balonları aldı.

Başımı sallayıp, az önce ortalıkta dolanan Cedric'e bakınsam da bulamadım hiçbir yerde. Balonları şişirmesini izlerken, "Selim umarım Cenk'e bir şey belli etmeden oyalayabiliyordur onu." dedim, yeniden önüme dönerek.

"O konuda bir sıkıntı çıkmaz, en iyi yaptığı şey zevzekliktir, şimdi bir yığın şey saçmalar. Feleğin çemberinin yarı çapını hesaplatmaya başlar, oyalar bir şekilde."

Kıkırdayarak şişirdiği balonlardan bazılarına tekme atmaya başladım. "Bir şey soracağım, senin doğum günün ne zaman? Ve Selim'in?"

"Benim on üç mayıs, Selim'in bir nisan. Anne babasına büyük şaka olmuş tabi."
"Boğa burcusun o zaman."

"Bilmem kaç milyar insanı, belli gruplara ayırıp ona göre özellikler vermeyi saçma buluyorum." dedi güzel yüzünü buruşturarak."İnanmıyorum burçlara."

"Sana inanıyorum ben de." dedim kendimi tutamayarak. Söylediğimden bin pişman olup dilimi ısırırken, bir şey söylemek yerine beni duymamış gibi yapıp balonlarla uğraşmaya devam etti.

Şişirdiği balonlara dönüp, üçlü olarak bağlamaya başladım farklı renkteki balonları birbirlerine. Mehmet'in hayatımda tanıdığım sohbet etmesi en güç insan olduğunu bildiğim halde, dilime mühür vurmak oldukça zorluyordu beni.

Kendimi tutmak için hiç olmadığı kadar çok çaba sarfetsem de zihnimin duvarlarında yankılanan sesleri susturmak her saniye biraz daha güçleşiyordu.
Yine bir soru dudaklarımdan döküleceği anda telefonuma gelen mesaj durdurdu beni. Dikkatinin bende olduğunu fark etmeme rağmen, odada tek başımaymışım gibi telefonu aldım sehpadan. Mesajın Selim'den geldiğini görünce içimi ufak bir panik sardı.

İzmir ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin