'Şafak söktü yine Suna'm uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım Suna'm sesim duyulmaz
Uyan Suna'm uyan derin uykudan.'Cenk'in mırıldandığı türküyle açtım gözlerimi.Yatağımın başında oturmuş,sırıtarak bakıyordu yüzüme.Görüntüm netleşmesini bekledim bir süre,ardından etrafıma bakındım.Pazartesiden beri uykusuz geçirdiğim gecelerin acısını çıkarmıştım.Dün Mehmet'in intihar etmeyi düşünmediğini öğrendikten sonra,eve gelip kafamı vurmuştum yastığa.Hayatımın en derin ve deliksiz uykularından birini çekmiştim.
"Günaydın." dedi,hevesle ve heyecanla bana bakarak.Yattığım yerde doğrularak,"Günaydın." dedim.
"Uyandırdım,saat ona geliyor.Biliyorum bugün cumartesi ama dün eve geldiğinden beri uyuyorsun,özledim seni kız."Gülerek saçlarımı düzeltmeye çalıştım.Bugün saçlarım yine inatçı günündeydi ama uzun zamandır olmadığım kadar dinç hissediyordum kendimi ve moralimi bozamazdı hiçbir şey.Mehmet'i kaybetmeyeceğimi bilmek,yeniden yaşam enerjisi ile dolmama yetiyordu.
"Şey ben senden bir şey isteyecektim aslında."
Toparlanarak baktım Cenk'e.Nasıl söyleyeceğini bilemez bir hal içindeydi.Deyim yerindeyse kıvranıyordu.Biraz da olsa cesaret vermek için gülümseyerek bakmaya başladım.
Yutkunarak,"Bana sucuk kızartır mısın?" diye sorunca kaşlarımın şaşkınlıkla çatılmasına engel olamadım.Daha ciddi ve önemli bir şeyler duymayı beklerken,kıvranmasının altından böyle bir sebebin çıkması afallatmıştı.Bakışlarımı görünce,açıklama yapma gereği duyarak devam etti."Hayvan mısın,beni bunun için mi uyandırdın aptal,manyak,pis,salak diyebilirsin ama iki haftadır brokoli yemekten ebem vefat etmiş,dün haberini aldık.Hazır annem de işte,ufak bir sucuk kaçamağından bir şey olmaz,ha?"
"Bilemiyorum." dedim,kendimi ciddi görünmeye zorlayarak."Sezin abla öğrenirse çok kızar,suçlu ben olurum sonra."Yüzü asılırken,ciddileşerek başını salladı."Doğru söylüyorsun,ihale sana kalmasın.Benim yüzümden sana da ceza vermesin.Zaten zayıfsın,brokoli ile iyice küçülürsün.Hem çok naifsin,bir şey de diyemezsin anneme."
"Brokoli severim ben." dedim yatağımdan kalkarak."O konuda sıkıntı olmaz.Ama Sezin ablanın bana kızmasını istemiyorum.O yüzden sucuk kızartamam."Yeniden salladı başını.Elini sakince saçlarını daldırıp,odada volta atmaya başladı.İstediğini yapmayacağımı söylediğim halde yine de bana hak vermesi,beni düşünmesi içimi ısıtmıştı.Daha fazla kendimi tutamayıp kıkırdayarak "Ama sucuklu yumurta yapabilirim." dedim.
Gözleri şaşkınlıkla büyürken,"Harbi mi?" nidası döküldü dudaklarından."Evet,bol sucuklu bir yumurta yaparım.Yanına da güzel bir çay demlerim,ekmeği bana bana yaparsın kahvaltını."
"Allah!" diye bağırıp,bana doğru koşarak geldi ve kemiklerimi kırarcasına sarıldı."Suna doğduğumdan beri başıma gelmiş en iyi şeylerden birisin."Havayla kasıla kasıla sırıttım.Üstümde fark ettiğimden daha fazla etkisi vardı,Selim'in.Söylediği gibi öğrencisi olup çıkmıştım.Ruhuma sinen huylarını şimdilik düşünmemeye çalışırken,"Ben o zaman ekmek almaya gidiyorum." dedi Cenk benden ayrılarak.Başımı sallayınca hevesle çıktı odadan.Ben de yüzümü yıkayıp aşağı indim.Babam ve Sezin abla cumartesi günleri de çalıştığı için ev boştu,sessizdi.
Mutfağa gidip,bir süre öylece etrafa baktım.Aklıma Mehmet geldi sonra.Şu anda neler yaptığını merak etmeye başladım.Gece yine uyuyamamış mıydı,ya da şu anda uyanık mıydı...Uyanıksa ne düşünüyordu...Her geçen gün zihnimde daha fazla yer kaplamaya başlıyordu ve bu durum hem endişe veriyor hem de iyi hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir Çetesi
HumorEvet, annemin evlenmesiyle babamın yanına, İzmir'e taşındım. Evet, hayatımın en güzel günlerini burada geçireceğimden habersizdim. Evet, hikaye çok klasik. En azından benim için, üç kafadarla tanışana kadar. Suratsız ve huysuz 'Buzlar Prensi' Mehmet...