Bölüm 26

306 24 25
                                    

Yeni bölüme hoş geldiniz! OY ve YORUMLARINIZI eksik etmeyin. :)

DİPÇE: Gİf'de Birge yazarken. :P

_____________

Birge kendisine hayli büyük gelen masanın başına oturmuş harıl harıl yazıp çiziyordu. Sandalyesine de bir sürü minder konmuştu ki masaya rahat ulaşabilsin. Fakat etrafında büyük olan yegâne şeyler bunlar değildi. Odada her şey çok büyüktü. Eh, bir Siyun için bu olağan bir durumdu. Birge biraz kıpırdanarak minderlere iyice yerleşti. Yazmayı bırakıp etrafına iyice bir baktı. Büyük pencereden görünen bahçeyi karanlıkta kısa bir süre izledi. Güzel bir bahçeydi ama geldiği yerlerdeki ile kıyaslama yapmaya kalkar ise burası sınıfta kalırdı. Sırıttı. Yazmaya geri döndü. Masanın üzerindeki mürekkep ve kuş tüyü kalemler doğduğu yerde geleneksel yazma aletleriydi. Fakat burada kalem dahi nedir, bilmeyen insanlar vardı. İsmine bilgisayar dedikleri bir şeye yazıyorlar, holodisk dedikleri bir şeye de kayıt edip saklıyorlardı. Onların kitap dedikleri şey buydu. Tamam, şu birkaç metre havalanıp giden mekanik arabalar ve havada-uzayda uçmayı sağlayan gemiler falan güzel teknolojik bir gelişmeydi. Hatta sağlık alanında da hayli bir gelişmiş duruyorlardı. Fakat kitap dedikleri şey de neydi? Dokunamadığın koklayamadığın sanal-soyut bir şey! Oysa kitap dediğin şey canlı ve somut olmalıydı. Elini sürdüğünde yaprakları hissedebilmeliydin, kokladığında mürekkebin kokusunu içine çekebilmeliydin ki elindekinin gerçek olduğunu anlayasın. "Ne zamandır sanal âlem gerçek âlem gibi kabul edilir oldu?" Birge başını salladı, bir yandan da yazmaya devam etti. Arda'da teknolojinin bu denli gelişmemiş olmasından memnundu. Aksi halde doğanın dengesinin bozulmasını geçti, hayatın basit zevklerinden bile mahrum kalırlardı.

Birge yazmaya o kadar odaklanmıştı ki Eun'ın gelip yanı başına oturduğunu fark etmedi. "Ne yazıyorsun?" Birge yerinden zıpladı. Neredeyse sandalyesinden düşecekti. Masaya tutunmasaydı düşecekti de. "Bu kadar sessiz gelinir mi!" Eun güldü. "Sessiz mi? Adını seslenerek girdim içeri ama öyle bir odaklanmışsın ki derin dehlizlere dalmış gitmişsin. Sanırım bu dünyada değildin?" Genç Siyun neşeyle gerindi. "Evet! Babamdan geçmiş. Ne zaman yazıp çizsem veya okusam, böyle kendimden geçer giderim. Yazmak da okumak gibi insanı başka dünyalara götürür."

"Peki, sen ne yazıyorsun?" Eun kalın deri kitaba baktı. Daha önce Birge'nin babası Bilik'in elinde gördüğünü fark edince aşağı yukarı alacağı cevabı da tahmin etmişti. "Tanyu tarihi. Artagan Bey ile gelince babam da bunu bana verdi. Burada olan bitenler Tanyuları da etkiliyor. Ne oluyor bitiyor yazmam gerek. Ayrıca bu teknolojik galaksiyi de..." Eun tebessüm etti. Defteri alıp yazılanlara baktı. "Elf dilini de alfabesini de bilmiyorum ama bu alfabeyi biliyorum." Birge başını salladı. "Sizin burada da ortak dil bu. Ben de şaşırdım."

"Bir de bana sor. Tüm evrende bu dili kullanarak anlaşabileceğimi idrak ettiğimden beri galaksinin dışına çıkıp keşfetme arzusu ile yanıp tutuşuyorum."

Birge başını salladı. "Bu yüzden buraya geldim. Sağ olsun, Efendi Artagan beni her gittiği yere götürür."

"Yakın mısınız?"

"Ben çok genç iken tanıştık. Hoş bir şekilde olmadı, ama beni sevdi. İkimiz de okumayı çok seviyoruz. Tüm Arda'yı gezdik, kütüphanelere girip kitapları okuduk."

"Ya Altın Şehir Kütüphanesi?"

"Bir oraya giremedim. Oraya herkes giremez. Sadece Tanyular ve Yabgular."

Eun anladığını göstererek başını salladı. Kitabı karıştırdı. Kimi yerlerde resimler çiziliydi. Boydan boya bir resme denk gelince durdu. Kuş bakışı ile renkli çizilmiş; denizin ortasında bir ada, deniz savaşları ve uzun saçları olan-kim olduğunu tahmin ettiği- bir adam ve hemen karşısında elf bir kadın vardı. Başında 'Son Deniz Savaşları' yazıyordu. Eun yazının kalanını okumaya çalıştı ama lehçe farklılığından bazı kelimeleri çıkartamadı. Belli ki kendi lehçelerinin çok eski bir halini kullanıyorlardı. Veya yenisini. "Buradaki hikâye nedir?" Birge kitabı alıp baktı. "Ahh..." dedi. Başını bilmiş bilmiş salladı. "Son Deniz Savaşları günümüzden 800 yıl önce gerçekleşti. Dünyamız barış içerisindeydi. Tüm isyanlar sonlandırılmıştı. Fakat bir gün Sogd adasının insanları büyük bir ordu ile saldırıya geçti. Hem de Tanyu şehrine! İntikam istediler."

ELEMENTER SAVAŞLARI - Son Hüküm-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin