Bölüm 58 - Son-

880 28 16
                                    


Arda'nın doğası hiçbir şeye benzemezdi. Bahar kapıya dayanmış, doğa yeniden canlanmıştı. Fakat buradaki uyanış çok daha farklı olurdu. Ağaçlar titreyerek mutluluklarını belli eder ve meyvelerini verirdi. Nehirler ve dereler de büyük bir gürültü ile coşar ve akar giderdi. Balıklar dans edercesine hareket ederek ve su yüzeyinde oynardı. Çiçeklerin açışını izlemek bile hayranlık verici bir manzaraydı. Yatağından yeni uyanmış bir insan gibi taç yapraklarını güneşe doğru kucaklayıcı bir şekilde açardı. Hayvanlar neşeyle ormanlarda koştururdu. Burada her şey çok daha hareketli ve çok daha canlıydı. Duyabilen kulaklar için doğa şarkı söyler ve yeni yıl için Allah'a şükür ederdi. Çünkü bahar, doğa için diriliş demekti. Yeni bir hayatın başlangıcıydı.

Kızagan Han uzun zamandır ilk kez huzur içinde bu manzarayı haz alarak izliyordu. Çocukluğundan beri doğanın uyanışını izlerken kalbinde bir ağırlık bu olağanüstü şölene gölge düşüyordu ama Gara Berge'nin söylediği gibi artık o yük gitmişti. Gülümseyebilirdi. İçinden de gelen buydu. Umay'ın sımsıkı sarılmasıyla neşesi daha da arttı. Karşılık olarak karısını göğsüne yaslayıp kokusunu içine çekti.

Tanyu Şehrinin kumsalındaki çocuklarını ve yeğenlerini izlerken keyiflerine diyecek yoktu. Ayzıt, Galhan'a güçleriyle ilgili bir şeyleri heyecanla anlatıyordu; Mergen de Suyla'ya zorla bir şey içirmeye çalışıyordu. Muhtemelen üzerinde uğraştığı başka bir iksirdi. Selefinin günlüğü ona yeni fikirler vermişti. Erdeney de Eun'a And Bilekliğini nasıl kullanacağı hakkında bilgiler veriyordu. Galçan bir Yabgu olduğu içinde bilekliğe ihtiyaç duymuyordu. Bu yüzden bilekliği Eun'a vermişti. Eun şüphesiz burada yaşamayacaktı ama bir ayağı artık buradaydı. Uasal ile hiç fırsat bulamadığı balayının keyfini çıkartıyordu. Annesini bile getirmişti. Erdeney ve Fìorghlan için durum oldukça garipti. Zira ikisinin hiçbir tanışıklığı olmamasına rağmen bir oğulları vardı. Bu garipliğin getirdiği gerginlik yüzünden ikisi de gözle görünür bir şekilde birbirinden kaçıyordu.

"Alışırlar." dedi Akça.

"Durumlarına bakarsak baya bir zaman gerekecek."

Akça kırkırdadı. "Önemli değil." Kocasına daha da sıkı sarıldı. "Her şey hayal ettiğin gibi mi?"

"Mükemmel?"

"Hıhı"

"Hayat sorunsuz geçmez Akça. Ama mükemmelliğe yakın olduğunu söyleyebilirim."

"O zaman tadını çıkartın beyim. Sorunlarımız tam anlamı ile çözülmüş değil."

"Öyle. Ama büyük kısmı atlattık." Akça'nın yüzünü nazikçe tutup kendisinkine yaklaştırdı. "Siz de yanımda olduğunuza göre, halledemeyeceğim bir şey yok, çok şükür." diyerek dudaklarına küçük bir buse kondurdu.

(Kitap sonunda bitti, inşallah beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı ve arkadaş tavsiyelerinizi unutmayın. Kitap, yeniden düzenlendikten sonra inşallah yayınevlerine gönderilecek ve bakarsınız Allah'ın izniyle kitap olarak elinize alacaksınız. :) )

ELEMENTER SAVAŞLARI - Son Hüküm-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin