Resim olarak Ateş(kan) Kılıcını görebilirsiniz. :)
______________
Höyük Ormanın çıkışında Armagun gergin bir şekilde bekliyordu. Bir kumaşa sarılmış kılıcı sıkı sıkı tutuyordu. İkizi Kızagan'ı görünce nispeten rahatlamış görünse de içindeki duygular hala yoğundu. Onlarla başa çıkabilirdi; bastırabilir veya yok edebilirdi. Tabi eğer kendisine ait olsalardı. İkiz olmanın getirisinden biri de buydu. Birbirlerinin duygularını hissedebiliyorlardı. Kaçırıldığında bu bağ gözle görünür şekilde zayıflamış görünse de onun yaşadığını hep biliyordu.
"Bir anı daha mı?"
Kızagan elindeki altın işlemeli yaya baktı. "Benim için değil. Hiçbir zaman olmadı."
"Biliyorum."
Ormanın içinden gelen acı dolu çığlıklara kulak kabarttığında kardeşinin istediğini aldığını gördü. Yine de bu konuda yorum yapmaktan kaçındı. Zira Kızagan'ın konuşmaktan hoşlanmadığı şeylerdi bunlar.
"Öngördüğün gibi Asi Birliğinin kalan güçleri de Beò Mòr-uaigh bölgesine sürüldü. Galçan istediğimiz yerde kalmalarını sağlayacak. Az önce Galhan ile de konuştum. Arat, Nansaidh ve Berinçel ile Bölücülerin ordusunu sürmeye başlamış. Ne zaman harekete geçeceksin?"
"Mümkün olan en kısa zamanda."
"İkinci bir toplu imha mı?"
Gara Berge neşeyle ikizlere baktı. "Yardım edebilirim."
"Toplu bir imhaya niyeti olduğunda bunu kendi başına yapabilir."
"Biliyorum. Yine de yardımdan kimse ölmez."
"Yüzüne ne oldu?"
"Senin yapmak istediğin ama yapmadığını yeğenin yaptı diyelim."
Kızagan'ın gözleri şaşkınlık ve kızgınlıkla açıldı. "Ona söyledin mi?!"
"Sonsuza kadar saklamak istediğin bir sır mıydı? Hey! Yerinde kal!"
Berge bir iki adım geri giderek Kızagan'dan uzaklaştı. "Öfke ile tepki vermemen gerekir. Sana bir iyilik yaptım. Elementerlerin yıkımı için ailenin tepkisini üzerinden çekmek zorundasın. Siyaset Kızagan! Eylemlerinin amacını artık bildiğine göre Galhan sana yardım edebilir."
"Galhan, annesi gibi. Ne bu ne de başka bir şey onları yok etmem için bana destek olmasını sağlayamaz."
"Senin fikrin nedir, Üstat Arkıl?"
Arkıl sessiz kalmayı sürdürme kararı alınca Gara Berge gülümsedi. "Sanırım hepimiz senin fikrini az çok tahmin edebiliriz."
Ormanın içinden duyulan belli belirsiz başka bir çığlık sesi ile Arkıl'ın dikkati cezbedildi. Gözleri Kızagan'ın elindeki yaya kaydı. Altın renkli, baştan aşağı kabartmalı işlemeleri olan bir yay. Zamanında babasına ait olan ama en büyük oğluna verdiği değerli bir aile mirası... O an biri onu iteklemiş gibi ormana doğru yöneldi ama Kızagan önünü kesti.
"Bırak gideyim. İstediğini aldın. Görmeme izin ver."
"Muhtemelen Karahan'ın arzu edeceği şey bu olurdu. Eline bir hançer verip geçmene izin vermem."
"Fakat bunu yapmayacaksın. Merhametin yüzünden mi?"
"Merhamet?" Kızagan başını iki yöne salladı. "Herkes bilirki bende merhamet yoktur. En iyi sen biliyorsun."
"O zaman ne... Ah! Onu acısından kurtaracağımdan endişeleniyorsun? Babanın sana yapamadığını benim ona yapacağımdan?"
"Ve sen bunu yapabilecek birisin. Hayır, Arkıl. Keyfimi kaçırmana izin vermem."
![](https://img.wattpad.com/cover/43645202-288-k919865.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTER SAVAŞLARI - Son Hüküm-
Science-FictionBinlerce yıldır, beş elemente hükmeden Elementer Savaşçılarının kadim günleri artık geride kalmıştır. Bin yıldır sadakat ile hizmet ettiği Galaktik Birliğin varlığı tehlikeye girince, elementerler de buna kayıtsız kalmayacaktır, lakin düşmanın arkas...