Kobalt gezegeni, ismiyle anıldığı gibi kobalt yataklarının zengin olduğu bir yerdi. Bu madeni çeşitli elektronik malzemelerin yapımında kullandıkları gibi sağlık alanında da kullanıyorlardı. Hali ile galaksinin kobalt ihtiyacı da bu sistem tarafından karşılanıyordu. Kobalt zenginliği elbette ki mimariye de yansımıştı. Madenin hafif maviye kaçan özelliği sayesinde, küçük bir oynama ile binalar mavi ve tonları ile kobalttan yararlanarak inşa edilmişti. Bu da gezegene gerek dışarıdan gerekse içeriden olağanüstü bir görüntü veriyordu. Kimileri gezegenin adeta akvaryum gibi olduğunu düşünürdü. Zira ikinci kaynakları da deniz ürünleriydi.
Yıllar önce Galaktik Birlik ile olan birlikteliğini sonlandırmış olan sistem, Bölücüler Birliği tarafından işgal edilmişti. Elementerler, sabık başkan Mayana Hanım'ın da desteklemesi ile sistemi geri almak için harekete geçmişti. Meclisin artık onları daha özgür bırakmaları kesinlikle derin bir nefes aldırmıştı, ama askeri kaynakları sınırlıydı. Bu yüzden sadece Artagan'ın birliklerini ve yerel güçleri bu savaşta kullanma kararı almışlardı. Bunun içinde üstat Altan ve Kunter bu savaşta yer alacak elementerlerdi. Altan'ın varlığı Adanmışlar için sorun kaynağı değildi. Anlaşmakta asla zorluk çekmezlerdi.
Üstat Altan ve Kunter çırakları ile birlikte bu amansız savaşın ortasındaydı. Kunter küçük ama oldukça etkili olan otomatik insansız hava araçlarını-güçlü lazer silahları ile donatılmışlardı- havayı kullanarak güçlü saldırılar ile bir bir avlarken, Altan da güçlü ateş topları ile top havanlarını yok ediyordu. Havan topları, yuvarlak şekilde, hızlı hareket ederek yer değiştirdiği için bu ismi almıştı. Bu etkili silahlar gerektiğinde anında kendini yok edecek şekilde programlandığı için savaş meydanlarında tehdit içeriyordu.
"Biliyor musunuz? Ateş elementerleri ve su elementerleri en talihsiz olanlarımız. Bu iki kaynağa erişmek her zaman kolay olmuyor." dedi Altan. Bir yandan kılıcı ile düşman askerini biçerken, diğer yandan fırsat buldukça top havanları yok ediyordu.
Üstat Kunter güldü. "Size katılmadığımı söyleyemeyeceğim." OİHA avlama işi şimdilik bittiği için-ortadan bir tane bile kalmamıştı.- birebir kılıç dövüşüne geri dönmüştü. "Hava bolcana mevcut. Olmasa ölürdük. Toprak olmasa muhtemelen üzerinde gezeceğimiz bir gezegen de olmazdı. Yiyecek kısmına girmiyorum bile."
"Aslında Semerkant sisteminde topraksız bitki yetiştirmeye başlamışlar." Altan son anda üzerine doğru gelen bir atıştan kurtuldu.
"Bu da bizi suyun önemine getiriyor. Su yoksa toprak da ölür."
"Ve ateş olmaz ise hepimiz donarız."
"Hava ve toprak bol, ama su ve ateş kaynakları oldukça kısıtlı olabiliyor. Doğa her zaman her konuda cömert değil."
"Eğer kaynakları akıllıca kullanmayı seçseydik aksine oldukça cömert olduğunu düşünüyorum. Herkese yetecek kadar kaynak var, paylaşmayı bilirsek."
"Asla öğrenemeyeceğiz." dedi Kunter. Umutsuzluk ona göre bir şey değildi. Fakat bariz gerçeklere de gözlerini kapatan biri değildi. İnsanlar hırslarına sürekli yenik düştüğü için sayısız yanlış kararlar alarak düzeni bozuyordu. Bir gün paranın yenmeyeceğini anlayacaklardı, ama çok geç olacaktı.
Bir patlama ile dikkatleri dağıldı. Kümüş büyük bir tankı parçalarına ayırmayı başarmıştı. Patlamadan önce tankın üzerinden atlamış, arkasından da yaralı olan olmayan kim varsa hepsini öldürme işine geri dönmüştü. Kunter kızın acımasızlığına mı şaşsın yoksa sezmeden edemediği gücüne mi bilemiyordu. Erkini kullandıkça bunu çok daha net seziyordu. Son birkaç gündür konuşma imkânı da bulamamıştı. Genelinde sessiz biriydi. Sadece dinliyor, izliyor ve gerekmedikçe harekete geçmiyordu. Çoğu zaman varlığını unutabileceğiniz biriydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/43645202-288-k919865.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTER SAVAŞLARI - Son Hüküm-
Science-FictionBinlerce yıldır, beş elemente hükmeden Elementer Savaşçılarının kadim günleri artık geride kalmıştır. Bin yıldır sadakat ile hizmet ettiği Galaktik Birliğin varlığı tehlikeye girince, elementerler de buna kayıtsız kalmayacaktır, lakin düşmanın arkas...