Derin olan her şey maskeyi sever; en derin olan hele, tasvirden ve benzetmeden nefret eder. Bunun zıttı, önce, tanrı utancının uygun bir maskelenmesi olmamalı mıydı? Tartışılması gerekli bir soru. Herhangi bir mistik, böyle bir şeyi düşünmeye kalkışmasaydı tuhaf olacaktı. İnsanın bir kabalığı gömmek ve tanınmaz kılmakla
iyi yaptığı ince olaylar vardır; yine öyle aşk ve abartılmış eli açıklık davranışları vardır; işte böyle davranışlara tanık olanlara sopayı alıp bir güzel dayak ziyafeti çekmek evladır; bellekleri karışsın diye. Kimileri kendi belleklerini karıştırmayı, hırpalamayı iyi bilirler, en azından biricik sırdaşlarından intikam almak için: - utanç icat ettiricidir. Bu en kötü utancı doğuracak şey, en kötü şey değildir: Maskenin ardında yalnızca hile yok - hilede birçok iyilik var. Bin adam düşünebilirim, değerli, duyarlı şeylerini saklayıp bin yeşil, eski, ağırca, çemberlenmiş bir şarap fıçısı gibi, kaba ve yuvarlak, yuvarlanır yaşamda: utancının inceliği böyle ister. Bin adam, utancında derinlik olan, yazgısını ve ince kararlarını çok azının ulaştığı yolda karşılayan, varlığının en yakınlarının en güvendiklerinin olduğu gibi, yaşam tehlikesi onların gözlerinden saklanır. Susmak ve susarak saklamak için güdüsel olarak konuşmaya gerek duyan, iletişimden kaçışlarında dur durak bilmeyen böyle gizlenmiş biri, maskesinin, kendi kafasında değil de, dostlarının kafalarında ve yüreklerinde dolaşmasını ister; istemiyor diyelim, bir gün anlayacaktır ki, buna rağmen maskesi oranıdır, - ve böylesi daha iyidir. Her derin ruha bir maske gerek: Üstelik, her derin ruhun çevresinde bir maske durmadan büyür, her sözcüğün, her adımın verdiği yaşam işaretinin sürekli yanlışlığı, yani sığlığı sayesinde.