O sancta simplicitas!44 Ne de tuhaf basitlikler ve sahtelikler yaşıyor insanoğlu! İnsanın bir
kez mucizeyi görebilecek gözleri olunca, durmadan şaşırıyor! Nasıl da çevremizdeki her şeyi aydınlık, özgür, kolay ve basit kılıyoruz! Duyumlarımıza, bütün derme çatmalığı, düşüncemize, Tanrısal serseri sıçrama yapma isteğinin ve yanlış çıkarımların girmesi için geçiş izni vermeyi nasıl da biliyoruz! Başından beri, hemen hemen kavranamaz bir özgürlük, düşüncesizlik, temkinsizlik, bir yaşam yürekliliği ve şenliğinden tat almak için - yaşamdan tat almak için, bilgisizliği korumaya nasıl da akıl erdirebiliyoruz? Ve yalnızca bu katı, sert bilgisizlik temelinde şimdiye dek bilgi yükseldi; çok daha güçlü istemenin temeli üstündeki bilgi istemesi, bilmemeyi, bilgisizliği, yanlışı isteme! Onun karşıtı olarak değil de - daha incelmiş biçimi olarak! hatta dil bile, burada, diğer yerlerde olduğu gibi, beceriksizliğinin üstesinden gelemiyor: yalnızca, derecelenmenin, çeşit çeşit aşama inceliklerinin olduğu yerde karşıtlıktan söz ediyor; hatta, şimdi bizim başa çıkılamaz "et ve kanımıza" ait olan, derinlere kök salmış ahlak Tartüfçülüğü, daha iyi bilenlerimizin bile sözlerini saptırır: Orada burada. kavrar da güleriz, en iyi bilimin en iyisinden bizi bu basitleştirilmiş durumda tutmaya çalışmasına; istemeye istemeye yanlışı sevmesine, tümüyle yapay, yolunca yordamınca uyduruk. düzmece dünyada yaşayan bir varlık olduğu için - yaşamayı sevmesine!