17- Acı Tesadüfler

2.7K 117 1
                                    

Uzuuuuuuuuuuuuuuuuun bir aradan sonra bu satırları yazarak sizlerle buluşturmak benim için oldukça zor ve güzel oldu. Zor oldu çünkü kenara itilmiş gibi duran hikayemle tekrar adapte olma sorunu yaşadım. Ve bu sorunla şunu fark ettim ki eminim bir çoğunuz tıpkı hikayemin bana küstüğü gibi sizde ona küstünüz. Tabi sizde haklısınız. Bunun için çok özür dilerim. Aslında bu bölümü bile şimdi değil de yaz tatilinde tamamen özgür ve rahata kavuştuğum düşüncelerimin beni öldürmeyi düşünmediği bir zamanda yayımlamayı düşünüyordum ama daha sonra bir şey bu bölümü paylaşmam gerektiğini fısıldadı bana. Umarım beni affedersiniz. En azından hikayemi affedersiniz. Onun bir suçu yok tüm suç bu düşünceleri intihara meyilli yazarda. Sizleri ve kendime ait kahramanlarımı özlemişim.

İyi okumalar...

2 Hafta sonra...

Zaman. Akıp giden şu kısa boktan zamanda bir fare gibi daireme sıkışıp kalmış, kafamı dahi dışarı çıkaramamıştım. Bu öylesine benim sinirimi bozan bir durumdu ki. Yani böyle bir korkak gibi saklanmak. Acilen yapmam gereken bir şeyler olduğunu anladım.
Saat gece ikiyi biraz geçerken evin salonunda bulunan bir iki eski eşyadan biri olan tünediğim tekli koltuktan kalkıp geceleri sözde uyuduğum odaya doğru adımladım ve Ecrin'in çantamın içine atmış olduğu kıyafetlerden siyah dar pantolonumla siyah üstünde yabancı dilde egoyla ilgili sözlerin yazdığı yarım kollumu alıp hızlıca üzerime geçirdim. Çantamda tek yedek olan siyah zımbalı botlarımı da ayağıma geçirdiğimde hazırdım.
Şimdi yapılacak işlerin bir listesini hazırlamak kalmıştı.
Öncelikle ev için alışveriş yapmalı, kendime sigara ve bulabilirsem bir paket benim şu siktiri boktan zıkkımlarımdan almam lazımdı. Sonra duruma göre eğer etraf sessizce eve uğramalı ve biraz daha parayla daha çok eşya almalı , kaçmak için gerekli hazırlıkları yapmalıydım. Heh tabi en önemlisi şu birden ortaya çıkan gizli not vardı. O işi de halletmem lazımdı.
Ama yani bunların hepsini bir gece de yapmasam da olurdu. Sanırım öncelik yiyecek, sigara ve uyuşturucuydu.
Evet şu aralar deli gibi uyuşturucu isteyen bedenime daha fazla direnemeyeceğime karar vermem üzere eski dostlarla bir iki telefon konuşması yapmış, bana birileriyle mal göndermelerini istemiştim.

***

Ailem yok. Gittiler. Yalnızım. Okuldan atıldım.

Soğuk hava baya bir soğuk. Yine üzerime incecik bir şeyler giymiş dolaşıyorum öylece sokak aralarında. Saat epeyce geç olmuş olmalı ki gökyüzü kapkara. Tek bir yıldız bile yok gökyüzünde yeryüzünü aydınlatacak. Sanırım yıldızlarda terk edip gitmiş geceyi.

Soğuk.Çok soğuk. Üşüyorum. Ve henüz yaşım daha çocuk.

Başımı kapkara gökyüzüne çevirip bakıyorum ve tekrar tekrar anılarımı oynatıyorum bu kocaman siyah perdede. Canımı acıtıyor anılar ve sanırım ağlıyorum. Çünkü benim elimde sadece anılarım var.

Benim kimsem yok. Ben yalnızım. Kimsesiz. Sevilmeyen bir çocuk. Ama daha bir çocuk.

Saat epey geç ama merak edenim yok. Benim bir ailem yok. İncecik giyinmişim ama azarlayanım yok. Bu çok acı veriyor ama elimden gelen bir şey yok. Acıyı anlık olsa bile kesen bir şey yok. Olsaydı... Keşke olsaydı.

"Hey minik!" Bir ses geliyor kaba ve hırçın. Bana hem uzak hem yakın. Sesin geldiği yöne doğru çeviriyorum bakışlarımı ve seslenen kişinin yüzünü görmeye çalışıyorum.

Görüş açıma sonunda bir yüz girdiğinde elektrik çarpmış gibi acı çekiyorum. İrkiliyorum ve biraz da korkuyorum. Bu adam yaralı. Çok yaralı. Canı yanıyor olmalı.

"N-Ne işin var s-senin burada?" diye soruyor zar zor kekeleyerek. Kaşlarım benden habersiz çatılıyor ve ürkek adımlarla ona yaklaşıyorum. Oldukça iyi giyinimli biri. Sessiz kalıyorum. Bakıyorum. Bakıyor.

TUTARSIZ (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin